Çağıl Sena'yı biraz kenara çekiştirip fısıldamaya başladı.
"Sena cidden onu çağırmış olamazsın!"
"Ondan yardım almıyorum, Çağıl. Onu kullanıyorum. Bizim ona ihtiyacımız olduğu kadar onun da bize var. Cevdet onu gördüğü ilk yerde öldürecek."
"Evet, çünkü Cevdet'i birden fazla kere öldürmeye çalıştı!"
"Çağıl, bana güvenmen gerekiyor."
"Sana güveniyorum, ona güvenmiyorum."
"Ona ben de güvenmiyorum. Bak, bir planım var. Tek ihtiyacım bana güvenmen."
"Tamam, ne yapıyoruz?"
"Arkadaşlar, bölüyorum ama ben de burdayım ve sizi duyabiliyorum."
"Nasıl?"
"Ben de kanimaya döndüm, hatırlarsanız."
"Ah, doğru. En yakın arkadaşımızı kullanarak yapmıştın!" Çağıl ona doğru yürüdü. Sena kolundan tutup onu durdurdu.
"Şu iş bittikten sonra istediğin kadar dövebilirsin."
"Söz mü?"
"Söz."
"Hey! Burda benim de söz hakkım yok mu?"
"Hayır!"
"Hayır!" İkisi de aynı anda söyleyince Deniz sustu.
"Nereye gidiyoruz?"
"Bunu bize Deniz söyleyecek, Cem ile birlikte çalışırken bütün avcıların bildiği bir yermiş."
"Cem ile çalışırken?"
"Cevdet'i öldürmesine Cem yardım etmiş. Ama gerizekalılar onu öldürmek yerine kurtadam yaptılar."
"Ne?!"
"Bunları anlatması için vaktimiz olacak ama şimdi değil. Şimdi yapmamız gereken kitapları bulmak."
"Üçümüz birlikte tek bir yere gidemeyiz, sadece bir tane sığınak yok. Ayrılmamız gerekiyor."
"Hiçbir şey onun tek gitmesine izin vermemi sağlayamaz."
"O zaman, kimin gideceği belli. Benim aklımda bir yer daha var, siz Deniz'in bahsettiği yere gidin. Ben de kendi aklımdaki yere gideyim."
"Ben ne yaptım da bana bu işkenceyi yapıyorsun?"
"Eğer bize yardım etmezse öleceğini biliyor. Ona güvenme ama onun korkusuna güven."
Çağıl bir şey demedi. Deniz'i kolundan tutup ileri ittirdi ve yürümeye başladı.
"Bak, farkındayım. Yaptığım şeyler iyi şeyler değildi ama-"
"Aması yok, yaptığın şeyler iyi değildi. Her ne olursa olsun bizim zayıflığımızı kullanmamalıydın. Sana olan güvenimizi kullanmamalıydın."
"Bana güvenmiş miydin?"
"Tam olarak değil, sadece şans vermiştim. Sen de onu çok güzel kullandın."
"Sena hiç güvenmemekte haklıydı, onu dinleseydiniz her şey daha farklı olurdu."
"Sana güvendiğimiz için mi suçluyorsun beni şu an?"
"Hayır, sadece bana ikinci şansı verdiğini söylüyorum."
"Sana ikinci şansı vermiyorum, Sena'ya güveniyorum."
"Bana şans vermiyor olsan şu an burda olmazdın."
"Neyi söylemeye çalışıyorsun? Sana şans vermemem gerektiğini mi?"
"Hayır, sadece- Bu konu çok saçma olmaya başladı. Konuyu değiştiriyorum. Bana güvenmiyor olabilirsin, peki Demir'e güveniyor musun?"
"Ne, önce soruma cevap ver!"
"Yanlış şeyler söyleyip benden şüphe duymanı istemiyorum, geç de olsa akıllandım ve size yardım etmek istiyorum. En azından yarım bıraktığım işi bitirmek. Şimdi sen soruma cevap ver, Demir'e güveniyor musun?"
"Birden fazla kere hayatımı kurtardı ama birden fazla kere de beni öldürmeye çalıştı. Ona güvenmiyorum ama şans veriyorum. Sana verdiğim şanslar gibi değil. Yine de eğer zorunda kalırsam seni kullanacağım gibi onu da yem olarak kullanmaktan çekinmem."
"Ups, yem olarak kullanmak mı? Bu acıttı."
Bir süre sessizlik içinde Deniz'in söylediği yere doğru gittiler.Derya Doktor, Rukiye'nin iyileşmesine yardımcı olacak ilaçları verdi. İlaçlar ağır olduğu için Rukiye uyumuştu. Bekleme odasında Burak ve Yağmur oturuyorlardı. Coşkun da telefonla konuşuyordu.
"Rukiye'ye dinlenmesi ve iyileşmesi için ilaç verdim. Uyuyor şu an, sizin yapabileceğiniz bir şey yok. Gidin isterseniz." Coşkun ve Yağmur ayağa kalktı.
"Ben kalıyorum, siz gidebilirsiniz." Burak oturduğu koltuğa daha da yayıldı.
"Aa, az kalsın unutuyordum. Kanimanın dönüşmesini nasıl kontrol edeceğini biliyor musun Derya Abi?"
"Aslında normal kurtların kontrolüne benziyor. Odaklanması gerek. Bir süre çalıştıktan sonra yapabilir. Bugün bir işim çıkmazsa ona bu konuda yardım ederim."
"Tamamdır, teşekkürler Derya Abi. Biz gidiyoruz Burak, görüşürüz."
"Görüşürüz."
Yağmur ve Coşkun ordan çıktılar. Burak da oturduğu yerden kalkıp Rukiye'nin yanına gitti. Derya Doktor masada bir şeyleri not alıyordu.
"Durumu nasıl?"
"Dediğim gibi, iyileşiyor. Dinlenmesi lazım."
"Dönüşümünü tamamen kontrol edebilecek mi?"
"Zamanı geldiğinde. Peki sen ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?"
"Ne-Neyi?"
"Onu sevdiğini."
"Ne? B-Biz sadece arkadaşız."
"Gerçekten öyle misiniz yoksa o mu öyle düşünüyor?"
"Gerçekten öyleyiz." Paniklemişti.
"Bana söyleyebilirsin Burak, paniklediğini ve yalan söylediğini anlamak için özel güçlere ihtiyacım yok. Bence o da arkadaş olduğunuzu düşünmüyor."
"Nasıl yani?"
"Buraya geldiğinizde yarı baygındı. Sürekli senin iyi olup olmadığını sordu."
"Gerçekten mi?"
"Evet, bence zaman kaybetme. Her an ne olacağını bilemezsin."
"Ta-Tamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
WerewolfKendi halinde yaşayan bir grup genç ormanda dolaşırken bir kurt sürüsü saldırısına uğrar. Daha sonrasında başlarına gelen olaylarla hayatta kalmaya çalışırlar.