"Sen,ölmemişsin."
"Savaş, Demir? Sizin be işiniz var burda?"
"Asıl senin ne işin var burda hain!" Savaş Cem'in üzerine yürüyünce diğerleri onu durdurdu.
"Savaş, noluyor? Cem'i nerden tanıyorsun?"
"Sizin ısırıldığınız gece ormandaki yangında kayboldu, öldüğünü düşünmüştük."
"Yani bizi zaten tanıyordun, öyle mi?" Sena onun yanına giderken Savaş'ı arkasına aldı.
"Bir saniye, hain olmasının sebebi ne?"
"Daha öncesinde yaptıkları, kurtarmaması gerekenleri kurtardı. Bizim ailemizden olanları yerine onları öldürmeye gelen kurtları savundu."
"Başarısız olduğum için şu an burdayım."
"Ne diyorsun lan?!"
"Eğer Cevdet ölmüş olsaydı kanima ile uğraşmak zorunda kalmazdınız." Rukiye bunu duyunca üzülmüştü. Herkes kanimayı yani onu bir problem olarak görüyordu. Onlar tartışırken diğerlerine çaktırmadan evden çıktı ve koşmaya başladı. Güneş çoktan doğmuştu, eğer yeterince uzaklaşırsa kanima onlar için bir problem olmazdı.
Koşarken arkasından bir ses duydu.
"RUKİYE! NEREYE GİDİYORSUN?!" Burak'ın sesiydi. En azından ona veda etmesi gerektiğini düşündü. Olduğu yerde durunca Burak daha da hızlanıp yanına geldi.
"Rukiye, nereye gidiyorsun?"
"Bilmiyorum, sadece gitmem gerekiyor ve lütfen beni durdurmaya çalışma."
"Ne demek gitmem gerekiyor? Rukiye bana açık açık söyler misin ne olduğunu?"
"Kanima olduğum için sürekli sorun çıkartıyorum tamam mı?! Her dolunayda Cevdet'in beni kontrol etmesini istemiyorum, arkadaşlarıma zarar gelmesini istemiyorum, sana zarar gelmesini istemiyorum!"
"Eper kontrol etm-"
"Sandığın kadar kolay değil! Hiçbir şey o kadar kolay değil! Her gece kanimaya dönüşeceğimi hissediyorum, engellemeye çalışıyorum. Elimden geleni yapıyorum ama olmuyor!"
"Her gece mi? Rukiye biz senin hiç dönüştüğünü görmedik, Deniz olaylarından sonra hiç."
"Na-nasıl? Her gece ben dönüştüğümü hissediyorum."
"Hayır, dönüşmüyorsun. Eğer gerçekten dönüşüyor olsaydın kesinlikle haberimiz olurdu."
"B-Ben bilmiyorum. Size gerçekten zarar vermek istemiyorum. Sanki her an canavara dönüşüp hepinizi öldürecekmişim gibi hissediyorum."
"Hey, öyle bir şey olmayacak." Burak Rukiye'nin yanaklarını tuttu. Rukiye ne yapacağını şaşırmıştı. İlk defa bu kadar yakın oluyorlardı. Rukiye panik oldu ve ona sarıldı. Suratının ne kadar kızarmış olduğunu görmemesi için yapmıştı.
"Her şey yoluna girecek, ben yanındayım." Rukiye biraz daha iyi hissetmişti.
"Başka biri fark etti mi, gittiğimi?"
"Evet, ben onlara söylemeden hemen önce onlar da nerde olduğunu sordular. Birlikte dağılıp seni aramaya çıktık, başına bir şey geldi sandık."
"Neyse ki sen beni buldun."
"İyi ki."
Başka bir şey konuşmadan birlikte geri eve yürüdüler. Yoldayken Burak diğerlerine haber verdi. Eve geldiklerinde Rukiye çekindiği için onlara bakmamıştı ama kızlar koşup ona sarıldılar.
"Bir daha böyke bir şey yapma Rukiye!"
"Hepimiz çok meraklandık!"
"Gözlerim az kalsın sarıya dönecekti." Çağıl'ın dediğiyle gülmeye başladılar.
"Bu cidden bizim esprimiz olmaya başladı." Onlar kendi aralsronda gülüşürken Cem yanlarına geldi.
"Rukiye, özür dilerim. Güçlerini kontrol edemiyor olman senin suçun değil. İstersen saba yardımcı olacak birilerini bulabilirim."
"Gerek yok Cem, biz ona yardım ederiz. Bu zamana kadar aldığımız avcı yardımı bize faydadan çok zarar verdi." Kimse cevap vermedi. Kızlar daha rahat konuşmak için yukarıya çıktılar. Erkeklerse aşağıda yoğun sessizlik içinde oturuyorlardı. Cem'in gitmesi gerektiği için uzun süre durmadan gitti. Savaş ve Demir birbirlerine bakıp bakışmalarla konuşmaya çalışıyorlardı.
"Arkadaşlar her ne yapıyorsanız yapmayı keser misiniz? Görebiliyoruz ne yaptığınızı."
Savaş ve Demir Coşkun'a döndüler. Savaş gözlerini devirdi. Demir ise konuşmaya başladı.
"Cem'i bulup onunla konuşmamız gerekiyor."
"Neden?"
"Çünkü kitabın yazarını tanıyor ve bizi uzun süre zorlanmadan hayatta tutacak şeyler bu kitabın içinde gizli. Onu bulmamız lazım."
"Nasıl bulucaz?"
"Kitabın içinde yazılıymış ama sadece dikkatli baktığında ya da görmek istediğinde görebilirmişsin. Saçma salak işler işte."
"Kötü kişilerin eline geötipinde kolayca ölmememiz için mantıklı bence. Aramaya ne zaman başlıyoruz?"
"Kitaplardan sadece iki tanesi bizde. Üçüncüsünü bulmadan bütün bilmeceyi çözemeyiz."
"Nerde bulabiliriz?"
"İlk iki kitap kendiliğinden ortaya çıktı, yani biz bulmadık onlar geldi. Bu yüzden beklemekten başka şansımız yok."
"Son kitap gelinceye kadar ilk iki kitaptan araştırmaya başlayalım o zaman. Kitaplar nerde?"
"Üst katta kızların yanında, ben alıp geliyorum." Demir ayağa kalkıp yukarı çıktı. Kapıyı tam tıklatacakken kendi ismini duyunca duruo dinlemeye karar verdi.
"Eee,Demir'den ne haber?" Sena sormuştu bu soruyu.
"Ne, ne haber? Neyin haberi?"
"Çağıl boş yapma, bir şeyler oldupunu görebiliyoruz. Hayatında bizden sonra en çok muhattap olduğun kişi o, bir şeyler hissetmediğini söyleme."
"Mecburiyetten o Sena, olmadık şeyler söyleme."
"Olmadık şey değil, gördüğümü söylüyorum."
"Yanlış görmüşsün demek ki. Sırf bana yardın etti diye hemen ona aşık olacak değilim. Bana yardın etti diye ona yardım edecek de değişim. Kendi isteğimle onun ayapına yardıma ben gitmedim, mecburiyetten yaptım. Bir daha bir şekilde yardıma ihtiyacın olursa ondan istemem. Onu kullanırım, yem olarak. Birileriyle iki saniye konuşunca hemen aşık oluyorsak konuşmam daha iyi."
"Tamam, sakin ol."
"Ben sana Savaş'a aşıksın dersem ne hissedersin?"
"Tamam konuyu saptırmayalım. Rukiye'nin kanimaya dönüşmesini kontrol altına almasını nasıl sağlayabiliriz?"
"Bence Derya Doktor kesinlikle bu konuda bir şeyler ya da birilerini biliyordur. Ona sormadan hareket etmeyelim."
"Bence de."
Onlar biraz daha konulurken Demir'in eli kapının kolunda kalmıştı. Duydukları umrunda değildi ama biraz acıtmıştı. Üzerinde çok fazla düşünmeden kapıyı tıklattı. Kızlar konuşmayı kesip içeri girmesi için seslendiler. Demir içeri girdi.
"Şu olağanüstüler hakkında olan kitaplar lazım, alabilir miyim?"
"Ne oldu? Bir sorun mu var?"
"Bütün kitaplarda bazı sırlar saklı, siz burda konuşurken biz de aşağıda onları çözelim dedik, en azından deneyelim." Çağıl çantasından kitabı çıkartıp Demir'e uzattı. Demir ona bakmadan sadece kitabı aldı. Diğerini de Yağmur vermişti.
"Teşekkürler."
"Bir şey lazım olursa burdayız, biliyorsun."
"Biliyorum, teşekkürler tekrar." Demir cevabı beklemeden kapıyı kapatıp gitti. Kızların hepsi şaşkın ifadeyle kalmıştı.
"Bu neydi? İronik Demir ölmüş mü?" Rukiye'nin ortaya attığı soruya Çağıl sadece gözlerini devirdi. Dediklerini duymuş olma ihtimali vardı ama bunu yeri gelse onun yüzüne de söyleyeceği için sıkıntı etmedi.
"Ben de anlamadım."
"Bir şey diyeceğim, bu kitapta her olağanüstü yaratıkla alakalı bilgi olduğuna göre kanimanın nasıl kendini kontrol edeceği de olabilir içinde, değil mi?"
"Aaa,evet. Bunu hiç düşünmedik. Neyse hemen şimdi bakmayalım, daha yeni aldı kitabı ayıp olur."
Kendi aralarında sohbet etmeye devam ettiler.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
Loup-garouKendi halinde yaşayan bir grup genç ormanda dolaşırken bir kurt sürüsü saldırısına uğrar. Daha sonrasında başlarına gelen olaylarla hayatta kalmaya çalışırlar.