7.Bölüm

31 4 0
                                    

Coşkun Yağmur'un yerden kalkmasına yardım etti. Ensesinde çizik yoktu. Coşkun onun arkasında olduğu için kim olduğunu görmüyordu ama kızların yüzündeki ifadeden dolayı kim olduğundan korkmuştu.
"De-Deniz?"dedi Başak. Bir adım ona yaklaştı. Sena ve Çağıl onu tutmaya çalıştılar ama Başak izin vermedi. Coşkun da şok oldu ismi duyunca. Başak biraz daha yaklaştı. Başak yaklaştıkça Deniz yani kanima ya da her ikisi geri gidiyordu.
"Deniz,benim,Başak." Cevap vermiyordu. Başak ona daha çok yaklaşmaya çalışınca hemen kapıdan çıktı ve koşarak uzaklaşmaya başladı. Başak kapıya çıktı ve arkasından baktı. Bu kimsenin beklemediği bir şeydi. Sena ve Çağıl Başak'ın yanına gittiler hemen.
"Yani kanima Deniz mi?"dedi Yağmur.
"Hayır,o ustası. Kanima bizimleyken Deniz yanımdaydı."dedi Başak.
"Bu durumda kanima Rukiye mi?"
"Sanırım,bu zamana kadar bizi öldürmemesinin nedeni bizden biri olmasıdır belki de." dedi Coşkun.
"Peki şimdi ne yapacağız?"
"Deniz'i kurtarmamız lazım."
"Nasıl yani? Deniz bize saldırıyor ama biz onu mu kurtaracağız?"dedi Sena.
"Evet Sena. Napalım öldürelim istersen?!"diye bağırdı Başak.
"Tamam,sakin ol. Derya Doktor'a gidelim. O bilir ne yapmamız gerektiğini." Evden çıktılar. Sena dışarı çıktığında durdu.
"Anne,baba? Ne çabuk geldiniz?"
"Birkaç eşya almaya geldik kızım,geri gideceğiz. Dönerken teyzengille döneceğiz yani araba burda kalacak. İstersen kullanabilirsin ama en ufak bir çizikte ne olacağını sen düşün."dedi babası. Sena koşup sarıldı. Şu son günlerde olan tek güzel şey bu olabilirdi. Babası ve annesi evden eşyalarını alıp geri gittiler. Sena arabanın anahtarını salladı.
"Atlayın bakalım. Size şehri göstereyim."dedi Sena.
"Önceliklerimizi unutma!"dedi Başak.
"Biliyorum önceliklerimizi Başak. Sadece sizinle birlikte ilk defa arabaya bileceğim yani arabayı ben kullanacağım. Hadi gidip o kanimanın ağzına edelim mi diyim?"
Biraz daha atışıp arabaya bindiler. Derya Doktor'un kliniğine geldiklerinde kapı açıktı. Derya Doktor kapıyı asla açık bırakmazdı. Dikkatli bir şekilde içeri girdiler. Muayene odasına geldiklerinde Derya Doktor'un yerde yattığını gördüler.
"Çocuklar."diyebildi sadece. Dikkatli bir şekilde onu kaldırdık.
"Seni ısırdı mı?!"dedi Çağıl. Bu beklenmedik bir şeydi.
"Evet,dolapta panzehir var ama daha tam bitirmemiştim,sizin yapmanız gerekiyor."
"Nasıl yapıcaz ki? Ben daha önce panzehir yapmadım."dedi Sena.
"Ben yapabilirim."dedi Başak.
"Tamam,eşyalar dolaptaki rafta. Sadece oradaki bitkileri kullanacaksın." Başak'a oradaki şeyleri getirmesi için yardım ettik. Bir kabın içine dikkatli bir şekilde iki zehri de ekledi.
"Şimdi bitkilerin her birinden ekle." Sesi giderek azalıyordu.
"Bayıldı!"dedi Coşkun.
"Ne kadar eklemem gerekiyor?"dedi Başak.
"Bilmiyorum,bayıldı."
"Hadi Başak,sen yapabilirsin."
"Nasıl yapacağım Çağıl. Ne yapacağımı bilmiyorum."
"Sakin ol,hissetmeye çalış. Senin hissetmen sayende kaç kere hayatımız kurtuldu. Sıra Derya Doktor'da. İçinden ne kadar geliyorsa ya da ne hissediyorsan ona göre ekle." Herkes susmuştu ve Başak'ı bekliyorlardı. Başak gözlerini kapattı ve eline bitkilerden birini aldı. Sadece bir yaprak ekledi. Sonra başkasını aldı,yarısını ekledi. Sonra bir diğerini...
Bütün bitkileri ekledikten sonra dikkatli bir şekilde karıştırmaya başladı.
"Sanırım oldu. Şimdi ne yapacağız?"
"Derya Doktor Burak'a iğne yaparak vermişti panzehiri."dedi Sena.
"Aramızda iğne yapmayı bilen var mı?"diye sordu Çağıl.
"Ben sadece panzehiri yapabilirim. İğne beni aşar." Kızlar Coşkun'a döndüler. Annesi doktordu,belki biliyordur diye düşündüler.
"Hadi ama,annem doktor diye ben de mi olayım?"
"Sevinç Teyze sana acil durumlar için ilk yardım ve pansuman yapmayı öğretti. İğne yapmayı da öğretmiştir herhalde."dedi Sena.
"Evet,hem sen de doktor olmak istemiyor musun?"diye atladı Çağıl.
"Tamam da daha doktor değilim. Ya yanlış bir şey yaparsam?"
"Tamam aynı konuşmayı tekrar yapıyoruz. Sakin ol ve sadece kendine güven." Coşkun şırıngaya panzehiri aldı ve Doktor'un yanına gitti. Bir pamuğa alkol döküp koluna sürdü. Derin bir nefes aldı. Sonra iğneyi yaptı. İğneyi çıkardıktan sonra hemen bıraktı ve beklemeye başladılar. Bir süre geçmişti ama hâlâ kendine gelmemişti.
"Neden uyanmıyor? Yanlış bir şey mi yaptık?"diye endişeyle sordu Başak.
"Burak da hemen uyanmamıştı biraz daha bekleyelim." Biraz daha beklediler. Yine uyanmadı.
"Neden uyanmıyor neden? Panzehiri yanlış yaptıysak ölür. Kendine gelmesi lazımdı bu zamana kadar." Başak giderek panik oluyordu. Hâlâ Derya Doktor'da bir hareket yoktu. Sonra birden derin bir nefes alarak uyandı. Oldupu yerde doğruldu ama bu sefer kusmaya başladı. Ne olduğunu anlamıyorlardı. Derya Doktor kendine geldiğinde temizlenmesine yardım ettiler.
"Ne oldu Derya abi? İyi misin?"
"İyiyim çocuklar,panzehir sağ olsun o korkunç rüyadan uyandım."
"Nasıl yani?"
"Kanima birini ısırdığında eğer öldürmezse kanimanın brdeninde bir rüyaya hapsoluyorsunuz. Siz panzehiri yapana kadar kanimanın bütün hareketlerini ve etrafını gördüm."
"Yani kaniam kötü biri mi?"
"Hayır sorun kanimada değil,ustasında. Ustası da onun bedenini ele geçirmiş durumda. Kendi isteğiyle çıkamıyor. Kanimayı kurtarmamız için bu panzehirden kanimaya da yapmamız gerekiyor ama bu hiç kolay olmayacak."
"Kanimanın kim olduğunu anlayabildin mi peki?"
"Hayır ama ustası..." Başak'a baktı.
"Deniz,biliyoruz." dedi. İçi biraz rahatlamıştı ama sonrane dediğini fark etti.
"Nasıl biliyorsunuz?"
"Yanımıza geldi ve bize saldırdı. Biz ustası olduğunu düşünmüştük zaten."
"Anlıyorum,kanimanın da gerçek kimliğini bulmamıza az kaldı. Merak etmeyin ustasından kurtulduğunda kanima sizinle daha iyi geçinecek."
"Ustasıyla arasındaki bağı sadece panzehir mi çözebilir yani? Ya ikisinden biri ölürse? Çünkü kanimanın zehrini etkisiz hale getirmek için yapıyoruz bu panzehiri,ya ikisinden birine zarar verirse?" Sena'nın sorduğu soruyla bir sessizlik oldu. Herkes düşünüyordu.
"Doğru ama kanima ve ustasını birbirinden ayırmak için başka bir yol gelmiyor aklıma."
"Ya duygusal bağ? Oradayken gördüm,Deniz Başak dışında herkese öldürücü bakıyordu,aralarındaki bağ kuvvetli. Panzehir onlara zarar verebilir hatta öldürebilir ama duygusal bağ onları kendine getirebilir." dedi Yağmur. Duygusal bağ derken de Coşkun'a bakmıştı.
"Aslında bir bakıma doğru söylüyorsun. Onları duygusal bağ ile kendilerine getirebiliriz." dedi Derya Doktor.
"Kanimanın nerde olduğunu gördün mü?"
"Evet,büyük bir evdi. İçinde silahlarla dolu bir oda vardı ve yaşlı bir adam gördüm. O yaşlı adama saldırmıştı hatta."
"Cevdet."dedi Sena ve Çağıl.
"Neresi olduğunu biliyoruz. Gidelim hadi."
"Ne olur ne olmaz panzehirden biraz daha hazırlamamız lazım. İki farklı grup olarak gidelim."dedi Doktor.
"Tamam. Çağıl ve Yağmur ile birlikte biz önden gidelim,siz de sonradan panzehiri getirirsiniz." dedi Coşkun ve gittiler. Başak ve Derya Doktor panzehiri hazırlarken Sena'nın telefonu çaldı. Arayan Savaş'tı. Başta açmak istemese de ısrarla çalınca açtı.
"Ne var?"
"Sana da merhaba. Öncelikle gerizekalı gibi gelip size saldırdığımız için üzgünüm. Amcam hayatta kalan tek yakınım olduğu içi-" Arkadan öksürük sesi geldi ama kuvvetli bir öksürük.
"Bir de Demir var,tabii. Onlar dışında kimsem kalmadığı için onlara karşı çok korumacıyım. O anki sinirle size saldırdım,özür dilerim."
"Tamam,bitti mi?" Sena Savaş'ın anne ve babasının öldüğünü bilmiyordu,bu onu biraz üzse de belli etmemeye çalıştı.
"Bir de,eğer buraya gelecek olursanız büyük bir desteğe ihtiyacınız var çünkü artık bir değil iki kanima var ve ikisinin de ustaya ihtiyacı yok."
"O konuda şüphen olmasın, gelen arkadaşlarıma karşı misafirperver olacaklardır."
"İki farklı kanima kısmını duymadın herhalde."
"Duydum Savaş,başka bir şey yoksa kapatıyorum."
"Yok." Sena telefonu kapattı ve içeri geri döndü.
"Bölüyorum ama bir sorun var."
"Evet nedir?"dedi Derya Doktor.
"Artık iki kanima varmış,yani Deniz de kanimaya dönüşmüş." İkisi de donup kaldı.
"Na-nasıl?" Derya Doktor konuşmuyordu.
"Bir şey söylemeyecek misin Derya abi?"
"Bu durumda onları sadece duygusal bağ ile kurtarabiliriz anlaşılan. Ne olur ne olmaz elimizdeki bütün malzemelerle yapabildiğimiz kadar panzehir yapmalıyız."
Onlar panzehirlerle uğraşırlarken Çağıl,Coşkun ve Yağmur eve varmışlardı. İki farklı kanima olduğundan haberleri yoktu. İçeri girdiler. Karşılarına çıkan birkaç adamı etkisiz hale getirdikten sonra depoya ulaştılar ama depo boştu. Deponun arkasında bir kapı vardı.
"Girmeli miyiz?"dedi Yağmur.
"Bu kadar gelmişken geri dönemeyiz. Hadi girelim." dedi Çağıl ve kapıyı açtılar. Kapı evin dışına çıkıyordu. Evin etrafından dolaşıp girişe geldiler. Etrafta başka kimse yoktu. O sırada bir kükreme duydular. Arkalarını döndüklerinde kanimayı gördüler. Daha doğrusu kanimaları.
"Ne oluyo lan?"dedi Coşkun.
"Ustası kanimanın gücünü tamamen almış."dedi Yağmur.
"Yani? İki kanima mı var?" Çağıl cevabı biliyordu ama içindeki korkuyu dışarı atmak istiyordu.
"Evet, zehirlerinden etkilenirseniz uzun bir süre hareket edemezsiniz. Olabildiğince zehirden uzak durun."
"Onlarla savaşırken aynı anda zehirden nasıl kaçacaksınız acaba çok merak ediyorum." Demir arkalarından elinde silahla geldi.
"Biz baş edebiliriz,siz nasıl edeceksiniz acaba?" dedi Çağıl.
"Bizim silahlarımız var. Uzaktan da saldırabiliriz."
"Yakınına gelirse?" Demir cevap vermedi.
"Bence birini normal haline getirirsek diğeri de normal haline dönüşür. Birbirlerine bağlılar çünkü." dedi Coşkun.
"Haklısın,hangisini dönüştüreceğiz?"
"Rukiye bize saldırmaz,Rukiye'yi dönüştürelim."
"Tamam,güzel. Hangisi Rukiye?" Çağıl'ın sorduğu soruyla kanimalara baktılar.
"Anlamanın tek yolu var." diyen Savaş Kanimalara doğru bir ok attı.
"Napıyorsun?! Amacımız onları öldürmek değil!" dedi Coşkun.
"Öldürmeye çalışmadım zaten, kızdırdım. Hangisi ilk saldırırsa o Deniz'dir." Bunu demesinin üzerine kanimalardan biri onlara doğru koşmaya başladı. Yağmur pençelerini çıkartıp kükredi. Coşkun da alevlerini ortaya çıkarttı. Çağıl da dönüştü ve o da kükredi.
"Ben Rukiye'yi dönüştürmeye çalışacağım,Deniz sizde." dedi Çağıl. Deniz onlara doğru gelirken etrafından dolandı ve kuyruğundan kaçtı. Diğer kanimaya ulaştı yani Rukiye'ye.
"Rukiye,benim Çağıl." Kanimadan bir cevap bekliyordu Çağıl. Aldığı tek cevap hırıltılı bir şekilde üzerine gelmesiydi. Çağıl gözlerine baktı. Önceden baktığında yardım ister gibi bakıyordu ama bu sefer,bu sefer öyle değildi. Gözlerinde gördüğü tek şey nefret ve öfkeydi.
"Sen Rukiye değilsin,Deniz sen misin?" Kanima başını salladı. Hâlâ Rukiye'yi kontrol ediyordu.
"O RUKİYE! DENİZ BURDA ONA SALDIRMAYIN!" diye bağırdı Çağıl. Sonra ordan uzaklaşmaya çalıştı. Diğerlerinin yanına vardığında Yağmur yerde yatıyordu.
"Ne oldu,iyi misin?"
"İyiyim,sadece felçlik zehiri. Dikkatli ol!" Çağıl ensesinde bir şey hissetti. Elini ensesine götürdü ama geç kalmıştı. Sırt üstü Yağmur'un yanında yere düştü. Coşkun ikisiyle de baş edemezdi. Tam Deniz üzerine gelirken bir ses duyuldu. Büyük bir gürültüyle arabanın çarpmasıyla Deniz uzağa savruldu. Rukiye Coşkun'un arkasındaydı.
"Hangisiydi o? Yakaladım mı onu?" diye sordu Sena. Sonra kanimanın kükremesini duyunca arabadan indiler. Başak cebinden bir anahtar çıkardı.
"Deniz! Bana bu anahtarı sen vermiştin. Seni evine bıraktığımız ilk gün,lazım olursa diye. O zaman benimle bunun için mi birlikteydin,beni koruman,benim için kurşunun önüne atladın Deniz! Aynısını ben de senin için yapardım! Bunun hiç mi anlamı yok?!" Başak Deniz'in karşısında elinde anahtarla duruyordu. Sena orda Savaş'ı ve Demir'i ellerinde silah ve oklarla görünce sinirlenmişti ama şu an daha önemli bir durum vardı.
Deniz'in etrafındaki o değişik kertenkeleye benzer deri gitti ve Başak'ın elindeki anahtara baktı. Anahtarı Başak'ın elinden aldı. Giderek normale dönüyordu. Sonra birden yere düştü,daha doğrusu bayıldı. Savaş ve Demir onun yanına giderlerken arkadan bir ses geldi.
"Aşk sahnesini bölüyorum ama benim evimde bu kadar hayvan olmasına tahammül edemiyorum. Çıkmak için 10 dakikanız var."
"Burak nerde?" dedi Sena.
"Onu kanima söyleyecek." Cevdet bunu söyledikten sonra kanimanın zehrini Sena'ya sürdü. Sadece temas bile onun felç olmasına yeterliydi. Sena merdivenlerden düşerken kanima onu tuttu. Sonra kanima kuyruğu ile Cevdet'in ensesini çizdi. Sena'yı yavaşça yere bıraktı ve Deniz'in yanına gitti. Deniz normale dönmüştü ama baygındı. Rukiye yanında duruyordu sadece.
"Başak,panzehir!"dedi Coşkun. Başak cebinden şırıngayı çıkarttı.
"Ben yapamam,sizin yapmanız gerekiyor."
"Şu an yapabilecek durumda değiliz Başak,sakin ol. Yaparsın sen!"dedi Çağıl. Başak derin bir nefes aldı ve yavaşça iğneyi yaptı. Bir süre bir şey olmasını beklediler. O sırada içerden biri geldi. Herkes o tarafa bakmaya çalıştı,büyük bir çoğunluğu zehrin etkisiyle dönemedi. Kimin olduğunu görenler ne olduğunu anlamaya çalıştılar. Başak ayağa kalktı.
"Burak? İyi misin?" Burak'ın her yeri kanlar içindeydi. Yüzü yara izlerinden tanınmaz hâle gelmişti resmen. Rukiye o tarafa doğru gitmeye başladı. Savaş ve Demir onun karşısında dikildiler,bir şey yapabilecek gibi. Kanima ikisini de zehriyle felç etti kısa sürede. Savaş merdivenden yuvarlanıp Sena'nın üzerine düştü.
"Şu gerizekalıyı üzerimden alın!" Demir düşmeden önce merdivenden inmeye çalıştı ama Çağıl'ın ayağına takılıp yüz üstü yere düştü.
"Ayağımı çok seviyorum!"
Kanima kapıda duran Burak'ın yanına gitti. Burak yavaşça elini uzattı ve Kanimaya dokundu. O sırada yine o ışık kümesi çıktı. Herkes gözünü kapatmaya çalıştı ellerinden geldiği kadar. Işık kümesi gittiğinde Rukiye'yi gördüler. Burak Rukiye'ye sarıldı ama Rukiye bayıldı. Burak onu düşmesin diye belinden tutup yavaşça yere yatırdı. Başak o tarafa koştu hemen ve diğer şırıngayı çıkarttı.
"Bir daha benden asla iğne yapmamı istemeyin,yapmam."dedi ve Rukiye'ye de yaptı iğneyi. Rukiye anında uyansa da Deniz uyanmamıştı. Rukiye kendine geldiğinde Burak'a baktı.
"Çok özür dilerim,seni bütün bunlara dahil etmek istemezdim,özür dilerim." Burak lafını böldü.
"Asıl ben özür dilerim,seni koruyamadığım için." Onlar sarılırken Başak Deniz'in yanına gitti. Yağmur ve Çağıl yavaş yavaş kendilerine gelmeye başladılar. Çağıl zorlansa da ayağa kalktı ve Cevdet'in yanına gidip surtına yumruk attı.
"Napıyorsun lan? Bırak adamı!" Demir ona bağırıyordu ama Çağıl dinlemiyordu.
"Yüzü aynı Burak'ın ki gibi tanınmayacak hâle gelene kadar beni kimse tutamaz." Çağıl vurmaya devam ediyordu. Cevdet zehirden dolayı hareket edemediği için kendini koruyamıyordu. Yağmur kalkıp onu durdurmaya çalıştı. Coşkun da gitti. İkisi birlikte ancak durdurabildiler onu.
"Bırakın da iyice sıçayım ağzına! Bırakın beni!"
Çağıl'ı bir yerde tutup sakinleştirmeye çalıştılar. Başak ise Deniz'in neden hâlâ uyanmadığından dolayı korkuyordu. O sırada derin bir nefes alarak uyandı Deniz. Başak'ın içi rahatlamıştı.
"İyi misin?"
"İyiyim ama bana ne oldu? Burası neresi?" Deniz hiçbir şey hatırlamıyordu ya da öyle davranıyordu. Başak bundan emin olamıyordu.
Sena kollarını hissetmeye başladığını fark edince kendini zorlayarak Savaş'ı üzerinden ittirmeye çalıştı ama gücü yetmedi. Hâlâ kollarını kullanmakta zorluk çekiyordu.
"Şu durumdan kurtulalım ilk işim kusmak olacak."
"Yapma ama,bence gayet iyi çift olduk."
"Sabrımı zorluyorsun."
"Neden ki? Bana güvendiğini düşünmüştüm sonuçta senin gibi bir kız herkesin yanında ağlamaz değil mi?"
"Çeneni kapat yoksa kafanı kopartırım,dişlerimle." Savaş sustu. Başak Deniz'in kalkmasına yardım etti.
"Cidden hiçbirnşey hatırlamıyor musun?" diye sordu Çağıl. O da inanmamıştı. Yine de Başak'a onu arabaya kadar götürmesine yardım etti. Arabaya bindirdikten sonra diğerlerinin yanına gittiler. Savaş'ı Sena'nın üzerinden çekip Demir'in yanına koydular. Onlar normal insan oldukları için daha geç hareket etmeye başlayacaklardı. Cevdet'i de yerden kaldırdılar ve sandalyeye oturttular. Coşkun içerden sağlam bir ip buldu. Cevdet'i bağladıktan sonra Savaş ve Demir'i de birbirlerine bağladılar.
"Siz bir süre böyle kalın,iyi gelir."dedi Çağıl.
"Neden direkt öldürmüyorsunuz? Ne güzel kurtulursunuz."
"Çünkü biz öldürmeyiz,biz canavar değiliz." dedi Coşkun.
"Siz sadece köpeksiniz, öldürmemek sizin aptallığınız. Fırsat elime geçtiği anda sizi öldürücem,ne pahasına ol-" Cevdet lafını bitiremeden Sena ona sağlam bir yumruk attı.
"Karşında sadece bir grup ergen yok,biz sadece hak etmeyenleri öldürmeyiz ve sen bunu gayet hak ediyorsun. Sabrımızı zorlama!"

Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin