"Hass, bunun olmaması gerekiyordu." Poyraz hemen onun yanına koştu ve Barış'ı tuttu.
"Burda olmaz, şu an olmaz."
"Siz, nasıl?" Soruyu soran Sena'ydı. Çağıl da oraya gitmişti. Barış sakinleşmeye çalışıyordu. Sena onun yanına gitti. Elini Barış'ın yanağına koydu.
"Bir dahakine kelimelerini doğru seçersin." Sena ona yumruk attı. Barış yere düşünce Poyraz onun önüne geçti.
"Bence bunu yapmanın ne yeri ne zamanı, lütfen, uzatmayın."
"Neden, dövüşemeyecek kadar kontrolünü mü kaybediyor?" Sena kışkırtmaya devam etti. Bu sefer Savaş onu geri çekti.
"Olaylar kızışmadan gidelim."
"Hayır, bir yere gitmeyeceğim, madem o sinirli, ben niye olmiyim?!" Sena pençelerini çıkarttı. Barış yerden kalktı. Şaşırmıştı. Şaşırdığı yüzünden belliydi. Geri normale döndü ama gözlerinin rengi gözükmüştü, kırmızı olduğunu herkes görmüştü. Şaşırmasının sebebi Sena'nın gözlerinin kırmızı olduğunu görmesiydi.
"Se-Sen, Cevdet'i sen mi öl-öldürdün?"
"Evet, ne var bunda?"
"Ne demek ne var bunda?! Bütün avcılar ve kurtlar normalden daha fazla savaş içindeler farkındasın değil mi?!"
"Evet, en azından avcılar şimdi kurtları avlamıyorlar, kurtlarla savaşıyorlar!"
"Evet! Sorun da bu! Bir sürü beta ölüyor!"
"Bir sürü beta avlanıyordu, şimdi savaşarak ölüyorlar. Benimle sakın bu konuda tartışmaya girme!"
"Ne? Ne demek tartışmaya girme ya! Senin çıkarttığın o aptal savaş yüzünden benim betam öldü!" Sena bir adım geri geldi. Sonra olduğu yerde kaldı. Daha önce betası olmamıştı ama nasıl olduğunu tahmin edebiliyordu.
"Ve o benim sadece betam değildi, sevgilimdi!"
"Benden intikam almak mı istiyorsun?"
"Evet!"
"Tamam, bir hafta sonra, ormandaki gölün yanındaki boş arazide. Sen kazanırsan alfalığımı Poyraz'a vereceğim. Ben kazanırsam burdan siktir olup gideceksiniz!"
"Benim alfa olmadığımı nerden çıkarttın?"
"Gözlerim kırmızıyken seninkilerin ne renk olduğunu görebiliyorum, Barış da görüyordur. O yüzden şaşırdı zaten."
"Görebiliyor muydun? Bana niye söylemedin?"
"Şu an konumuz bu değil. Sena, saçma sapan konuşmadan bin şu arabaya!" Savaş onu kolundan tutup geri çekti.
"Hayır, Barış daha bir şey demedi."
"Sena, bu bir oyun değil."dedi Çağıl.
"Biliyorum Çağıl, bildiğim başka bir şeyse alfa olmanın ne kadar zor olduğu. Hem de alfa olduğum yolu düşünürsek. Her dışarı çıktığımda peşimde birilerinin olduğunu hissetmek, okuldaki avcıların ve kurtların benim hakkında konuştuklarını duymak, güçlerimi kontrol edememek ne kadar zor biliyor musun?! Güçlerimi kaybetmeye başladığımı düşünüyorum bazen, sonra bam! Aptal bir kızın arkamdan dedikleri, kafamın içinde. Sonra başka bir çocuğun beni öldürme planı, kafamın içinde. Okulumuzdaki edebiyat öğretmenimizin avcı olduğunu biliyor muydun? Beni öldürmek için kullanacağı silahı nerde sakladığını bile biliyorum. Bunun bir oyun olduğunu düşünmek için iki bardak içki içmek yetmez. Şimdi, Barış. İstiyor musun istemiyor musun?" Barış bir süre bir şey demedi. Sonra elini uzattı.
"Anlaştık." Sena da elini uzatacaktı ama yayın ucundan okun çıkma sesini herkes duymuştu. Ok Poyraz'a doğru geliyordu. Çağıl Poyraz'ı yere ittirip oku yakaladı. Poyraz ne olduğunu şaşırıp Çağıl'a döndü. Diğer herkes okun geldiği yere, Demir'e bakıyordu. Çağıl oku geri Demir'e doğru fırlattı. Ok Demir'in bacağına saplandı. Demir yere düşerken Poyraz yerden kalktı. Çağıl ona kalkaması için yardım etmişti. Savaş, Demir'in yanına koştu.
"Senin zamanlamana sokayım gerizekalı!"
"O oku atmasaydım Sena anlaşmayı kabul edecekti, şimdi Çağıl Poyraz'ı kurtardığı için ve Sena'nın dedikleri için Barış bir daha düşünecek."
"Bilerek mi yaptın yani? Mal mısın oğlum sen?!"
"İşe yaradı."
"Evet, şimdi bacağında kendi okun var!" Savaş Demir'i yerden kaldırdı ve kolunu omzuna aldı.
Barış elini geri çekti.
"Erken karar veriyoruz."
"Ne? Ölmemi istemiyor musun?"
"Hayır, senin ölmeni değil değer verdiğin birinin ölmesini istiyorum."
"O hiçbir zaman olmayacak, bu yüzden ya ben ya hiç."
"Bunu daha sonra konuşuruz." Barış motoruna gitti.
"Beni neden kurtardın?"diye sordu Poyraz.
"Refleks."dedi Çağıl sadece.
"Sadece o mu?"
"Evet."
"Peki, ben gidiyorum. Barış'ı bu konudan vazgeçirmeye çalışacağım."
"Eğer öyle bir şey isteseydin buraya gelmezdiniz."
"Cevdet'i öldürenin Sena olduğunu bilmiyorduk. Buraya onu bulmaya geldik. Yani sizinle yaptığımız konuşmaların hepsi gerçekti." Çağıl bir şey demedi. Poyraz ve Barış gidince Demir'in yanına gitti.
"Özür dilerim." Çağıl, Demir'e balmadan söylemişti. Hâlâ ondan tiksiniyordu.
"Bacağımı vurman şart değildi."
"Biliyorum, maalesef iyi bir nişancıyım."
"Bir saniye, ne oluyor?" Sena şaşkındı.
"Demir, Poyraz ve Barış'ın planını duymuş."
"Ne planı?"
"Yani tam olarak plan değil de, amaçları diyeyim. Cevdet'in katilinin kim olduğunu bulmak istiyorlarmış, bunun için de şehirdeki tüm alfalarla sorun çıkartıp dönüşmelerini sağlıyorlarmış."
"Cevdet'i öldüreni nasıl anlıyor olabilirler ki?"
"Bilmiyorum ama öğreniyorlarmış işte. Senin olduğunu anladıklarında olay büyüyeceği için dikkatlerini dağıtmak gerekiyordu."
"Etrafımdaki herkes çok zeki, bayıldım." Sena güldü. Savaş Demir'i arabaya bindirdi, Çağıl da yanına bindi.
"SEN NE YAPTIĞINI ZANNEDİYORSUN?!"
"Waov, sakin ol!"
"Ne demek sakin ol Sena? Kendini öldürtmek için anlaşma yaptın!"
"Ha, o mesele. O anki sinirle dedim ama pişman değilim."
"Bak, olayın ciddiyetinin farkında değilsin sanırım."
"Asıl sen değilsin Savaş. Bu benim hayatım ve kararları ben veririm. Hem, sen niye bu kadar önemsiyorsun ki? Git o dans ettiğin kıza sor ölmek istiyor muymuş istemiyor muymuş? İstiyorsa ben yardımcı olurum!"
"Ne alaka şimdi?!"
"BİLMİYORUM!" Sena arabaya gitti.
"Hastaneye gidecek miyiz?"
"Hayır, bizim doktora gidelim."
"Neden?"
"Çünkü hastaneye bacağında ok olan bir çocuk gelirse polis de gelir. Uğraşmak istemiyorum. Ah!" Demir bacağını oynatınca canı acımıştı.
"Acını almamı ister misin?"
"Hayır, o kadar çok acımıyor. Sadece oynatınca biraz acıdı." Demir'in acı çektiği yüzünden belliydi. Çağıl gözlerini devirdi ve Demir'in elini tuttu. Odaklanıp acısını aldı. Demir'e bi rahatlama gelmişti. Çağıl da biraz kötü hissetmişti ama kendine gelmeye çalıştı.
"Şimdi, sizi eve bırakacağım, sonra biz Demir'le doktora gideceğiz."
"Ben de geleceğim." dedi Çağıl.
"Hayır, Sena hâlâ sarhoş sayılır ve birilerine kendini öldürtebilir. Beş yaşında çocuk sanki." Savaş arabayı çalıştırdı. Sena bir şey diyecekti ama demedi. Yol boyunca kimseden ses çıkmıyordu. Arada bir Çağıl Demir'in acısını alıyordu. Savaş onları eve bıraktı, sonra da doktora gittiler. Sena ve Çağıl eve girince olanları herkese anlattılar. Sena koltukta uyuyakalmıştı.
"Şu kızın mallığı beni bitirecek!" dedi Başak.
"Şimdi, doğru mu anladım? Sınıfınıza gelem iki çocuk sizinle flörtleşmeye başladılar. Ama asıl amaçları Cevdet'i öldüreni ve avcılarla kurtların arasında savaş çıkmasına sebep olan kişiyi bulmaktı. Öyle mi?"diye sordu Rukiye. Onlara Burak ile sevgili olduklarını söylememişti.
"Yani, evet."
"Anladım. Bugün çok yoğun bir gündü, ben uyumaya gidiyorum." Rukiye merdivenlere doğru gitti.
"Bize anlatmadan mı gideceksin?" Çağıl gülümsedi. Başak ne olduğunu anlamamıştı.
"Neyi?" Rukiye anlamazdan geldi.
"Ben mi söyleyeyim illa ki?"
"Ay yok tamam, heyecanı kaçar." Heyecanla geri döndü Rukiye.
"Ne oluyor?" Başak hâlâ anlamamıştı.
"Rukiye ve-" Çağık söyleyecekken Rukiye araya atladı.
"Burak ve ben çıkıyoruz!"
"Ne?! Oha!! Aşırı iyi! Sonunda!"
"Biliyorum, evet. Ayayayyy çok heyecanlıyım."
"Ee nasıl oldu?"
"Partide onun kafasına kan çizmeye çalışmıştım ama yanlış renk seçmişim, yeşil oldu. Sonra saçma bir şey yaptım silelim falan dedim."
"İyi demişsin." Başak ve Çağıl güldü.
"Ya dur, sonra o da onlar benim için önemli, onlar sayesinde hayattayım falan dedi."
"Ay çok romantik(!)" Çağıl ve Başak yine güldü.
"Dalga geçecekseniz anlatmayacağım."
"Tamam tamam anlat."
"Sonra işte ben de şaka falan yaptım. Aynen çok önemli falan diye. Sonra işte anlamıyor musun dedi. Ben de neyi dedim. O da seni sevdiğimi dedi. Sonra konuştuk falan. Yani tam sevgili değiliz. Ayrılırsak bir daha konuşamayız diye korkuyorum dedim ona. O da aynısını dedi. Yani sevgiliyiz ama birbirimize o baskıyı yapmayacağız. Öyle bir şeyler."
"Ya sen büyüdün de sevgili mi yaptın? Allah'tan Burak düzgün çocuk da Rukiye'nin toksik aşkları listesine eklemeyeceğiz. "
"Öyle bir liste mi var?"
"Şşt, sonra ne oldu?"
"Sonra işte birlikte eve döndük, beraber müzik dinledik. Duman dinliyormuş o da abi, inanabiliyor musunuz?!"
"İyi çocuk olduğunu biliyoruz, tamamdır onayımızı aldın." dedi Başak. Çağıl ona döndü.
"Senin onayını mı sormuştu?"
"Yo, ben öylesine dedim. Senin neyin var?"
"Bir şeyim yok, az önceki olaylardan sonra gerginim biraz."
"Başınıza bir şey geleceği belliydi zaten. Daha dikkatli olmamız lazım sanırım artık."dedi Rukiye. Başak kapıya doğru yürüdü ve kapıyı açtı. Kapının önünde Poyraz vardı ve kapıya vurmaya hazırlanıyordu. Çağıl ve Rukiye ona şaşkınca baktılar.
"Aa,selam. Çağıl burda mı?" Başak kenara çekildi. Çağıl onun yanına gitti ama hâlâ Başak'ın yaptığına şaşırmıştı. Onun güçleri böyle değildi.
"Neden geldin? Sena uyuyor."
"Onun için gelmedim, senin için geldim. Konuşabilir miyiz?" Çağıl dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Evin önündeki merdivenlere oturdu.
"Saat geç oldu, acele edersen sevinirim."
"Barış buraya gelmeden önce bu olayı başlatan kişiyi öldürmeye kararlıydı. Sürümüzden de bu yüzden atıldık. Buraya gelmeden önce sevdiği kızı beta yapıp yanımıza aldı. Sonrasında bir avcı onu kurtboğan mermisiyle vurdu ve o öldü."
"Bir saniye, kurtboğan ne?"
"Hiç karşılaşmadınız mı? Şanslıymışsınız. Kurtboğan, bizim türümüz için çok zehirli bir bitki çeşididir. Birden fazla çeşidi ve her çeşit için özel panzehir vardır ve kanına karışırsa kalbine gittiği an ölürsün." Çağıl bu bilgiyi bu kadar geç öğrendiğine şaşırmıştı.
"Her neyse, o ölünce Barış kontrolden çıktı ve buraya geldi. Onu durdurmak istedim ama bir yandan ben de sinirliydim. Öldürmek bir şeyi değiştirmezdi ama en azından kim olduğunu bilmek bize iyi gelir diye düşünmüştüm."
Bir süre konuşmadı. Sonra merdivende Çağıl'ın yanına oturdu.
"Şimdi o kişinin Sena olduğunu öğrendiğimizden beri konuşmadık. O kız Barış için çok önemliydi ve Barış onun için her şeyi yapmaya hazırdı. Eğer ben de öyle birini bulmasaydım onu durdurmak için daha fazlasını yapardım." Çağıl, o bunu diyene kadar ona bakmıyordu. Poyraz'a baktığında o başka yere bakıyordu.
"Yani, Sena'yı öldürmesine yardım mı edeceksin? Buna izin vermem, biliyorsun."
"Biliyorum." Çağıl ayağa kalktı.
"Yani yardım mı edeceksin?"
"Hayır, o kendi duracak."
"Ne?"
"Planı kesinlikle bu değildi, en azından Sena olmasını beklemiyordu."
"Bizi sadece bir gündür tanıyorsunuz."
"Hayır, siz bizi bir gündür tanıyorsunuz. Biz sizi neredeyse aydır tanıyoruz."
"Ne?!"
"Burdaki her kurtu biliyoruz ve hepsini takip ediyorduk. Sizi de son bir haftadır takip ediyorduk. Sizden şüphelenmiyorduk ama sizin bildiğinizi düşünüyorduk. O yüzden sizinle konuşmaya geldik."
"Sena olduğunu nasıl anladı peki?"
"Bilmiyorum ama o an öyle hissetti sanırım. Konuşmadık henüz."
"Nerde şu an?"
"Evde."
"Yanına gitsen iyi edersin, yanlış karar vermeye çok müsait şu an."
"Pe-Peki, görüşürüz?"
"İyi geceler." Çağıl, Poyraz başka bir şey demeden içeri girdi.
"Başak?" Başak masada oturuyordu, Rukiye yukarı çıkmıştı.
"Biliyorum, ben de anlamaya çalışıyorum." Kitabı inceliyordu.
"Bir şey bulabildin mi?"
"Evet, sanırım güçlerim değişiyor."
"Nasıl yani, ölüm perisi değil misin artık?"
"Hayır öyle değil. Sanırım kurtadam güçlerim gibi güçlerim de olucak."
"Ne, bu mümkün mü?"
"Yani, eğer öyle değilse ölü biri benimle iletişime geçmeye çalışıyor demekmiş ve hiç ölü bir tanıdığım yok."
"İkinci seçeneği gözden geçirmemiz lazım sanırım."
"Ne?"
"Başak, ölüm perisisin. Ölü biri iletişime biriyle geçmeye çalışırsa bu sen olursun."
"Ama dediğim gibi, ölü bir tanıdığım yok."
"İlk seçeneğe dönelim, bütün kurt özellikleri mi geçmiş olacak."
"Evet. Pençeler, dişler, duyma, hız, koku falan hepsi."
"Sen sadece duyma aşamasındasın değil mi? Başka bir şey oldu mu?"
"Hayır, olmadı."
"O zaman ikinci seçeneğe dönelim. Biri seninle iletişime geçmeye çalıştığında başka neler oluyormuş?" Başak kitabı karıştırmaya başladı.
"Heh, burda yazıyor bir şeyler." Başak okumaya başladı.
"Ölü birinin ölüm perisi ile iletişime geçmesi:
Belirtileri:
•Duyma özelliklerinin gelişmesi ve sese karşı duyarlılık
•Sinirli ve gergin olma
•Panik atak geçirme
•Üşüme
•Uykusuzluk
•Yalnız başınayken birinin seslendiğini duyma
Not:Eğer ölü biri sizinle iletişime geçmeye çalışıyorsa önceliği sizin bedeninizi ele geçirmek olacaktır. Aynada ya da herhangi bir yerdeki yansımanızda kendinizden başka birini görürseniz bilin ki bir ruh sizin peşinizdedir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
Manusia SerigalaKendi halinde yaşayan bir grup genç ormanda dolaşırken bir kurt sürüsü saldırısına uğrar. Daha sonrasında başlarına gelen olaylarla hayatta kalmaya çalışırlar.