Sabah çalan alarmla uyanan Başak kendi kendine söylendi. Ona verilen eğitim kıyafetlerini giyip hazırlandı ve aşağıya indi. Dün çalıştıkları yere geldiğinde masada kahvaltı eden Cem'i gördü.
"Hoşgoldon, yor moson?" Ağzı dolu bir şekilde konuşunca Başak güldü ama gözlerini de devirdi.
"Artık hayır." Zar zor lokmasını yutup içeceğinden bir yudum aldı.
"Pardon, yemekhaneden bir tabak alabilirsin. Önce kahvaltı yapman lazım."
"Tamam, yemekhane nerde?"
"İki dakika beklersen birlikte gidebiliriz."
"Tamam." Masanın yanındaki diğer sandalyeye oturdu. Etrafa baktı. Kendisi ve Cem dışında en fazla dört kişi vardı. Şehirde sadece üç tane ölüm perisi olması iyi miydi bilmiyordu ama ortam çok sıkıcı gelmeye başlamıştı. En azından telefonunu verselerdi ya da müzik dinlemesi için herhangi bir şey.
Cem masadan kalkıp tabağını alınca Başak da kalktı. Salonun diğer tarafından bir yere girdiler. Başak'ın burnuna gelen yoğun kızartma kokusu karnının guruldamasına sebep oldu. Kendini tutamayıp derin bir nefes daha aldı. En son ne zaman yemek yediğini hatırlamıyordu. Bulduğu ilk temiz tabağı alıp hemen sıraya girdi.
"Ben bir masaya geçiyorum, oraya gelirsin. Çok fazla şey alıp karnını şişirme."
"Tamam." Sıra ona gelince patates kızartmasından aldı. Birkaç kahvaltılık şey alıp yanına da çay aldı ve Cem'e baktı. Zaten etraf kalabalık değildi bu yüzden kolayca buldu. Tabağı alıp masaya oturdu ve yemeye başladı.
"Çok mu acıktın?" Kafasını salladı sadece. Cem cebinden telefonu çıkartıp kurcalamaya başladı.
"Benim telefonum nerde?"
"Burda,al." Cebinden telefonu çıkartıp masaya koydu.
"Cidden vermek için benim sormamız mı bekledin?"
"Siz sormadan vermiyoruz, ne kadar bağımlı olduğunuzu test ediyoruz bi nevi. Sen yine geç sordun, bu iyi."
"Sağ ol."
"Bu arada arkadaşlarını arayamazsın sadece eğitim süreleri dışında ilgilenecek bir şey olsun diye veriyoruz. Aramak ya da mesaj atmak yok. Hattı çıkardık zaten ama diğer uygulamalardan vesaire konuşma diye söylüyorum."
"Arkadaşlarımla konuşmak neden bu kadar sorun?"
"Çünkü burayı herkesin bilmemesi gerekiyor. Böyle bir eğitim merkezi olduğunu bilen birileri olursa eğitimsiz ölüm perilerini bu bahaneyle kaçırabilirler ve kendileri için eğitebilirler."
"Daha önce böyle bir şey oldupu için mi yapıyorsunuz?"
"Evet, kurucumuzun kızını kaç- Bunu söylememem gerekiyor. Beni hipnoz falan mı ediyorsun, senin yanındayken söylememem gereken şeyler söyleyip duruyorum."
"Hayır, sadece aptal ve boş olduğunu bi anda soru soruyorum, genel olarak soru sorarım yani."
"Waov, mükemmel laf soktun ya!"
"Biliyorum. Her neyse konuşturma beni yemek yicem." Başak bunu dedikten sonra ikisinden de ses çıkmadı. Cem telefonuyla birlikte ona kulaklığını da vermişti. Kulaklığını takıp müzik dinlemeye başladı.
"Çok oyalanma." Cem onunla iletişim kurmaya çalışsa da Başak çoktan müziğe kapılmıştı. Yine de hızlı yediği için Cem bir şey demedi.
Başak yemeğini bitirince toparlanıp çalıştıkları yere gittiler.
"Bugün hücum üzerine çalışacağız. Hazır mısın?"
"Evet." Başak üzerinden ceketini çıkarttı ve kenara attı. Hava dışarıda soğuktu ama bu oda cidden sıcaktı.
"Tamam, önce sorularla başlayayım. Hücum için en iyi an ne zamandır sence?"
"Dikkati dağınık olduğu an."
"Evet, peki dikkati dağınık olsa bile seni alt edeceğini düşündüğün birini nasıl etkisiz hâle getirirsin?" Başak biraz düşündü.
"Duygusal bir anını yakalamaya ya da duygulanacağı bir an yaratmaya çalışırım. Bir insanın en dikkatsiz olduğu an duygusal bir anıdır."
"Güzel, genel olarak stratejik gidiyorsun yine. Peki konuşma fırsatın yok, sadece dövüşüyorsunuz, o zaman ne yaparsın?"
"Hassas noktalarına vurmaya çalışırım."
"Nereler?"
"Göz, boyun, karın boşluğu gibi."
"Pekala, şimdi bunları gerçekleştirmeye çalış. Çok da acımasız olma." Sonda dediğini gülerek demişti ama Başak biraz da olsa Cem'in korktuğunu hissetmişti. O da güldü. Birkaç ısınma hareketinden sonra hücuma geçti. Birkaç yumruktan kaçıp karnına tekme attı. Cem biraz geriledi ama durmadı. Bu sefer o üzerine gelince Başak geri geri gitmeye başladı. Cem yumruk atacakken son anda kaçtı ve ayağına tekme attı. Cem bu sefer sendeleyip yere düştü.
"Sen daha önce dövüşmediğine emin misin?"
"Evet, neden?"
"Çok iyisin de, ondan sordum."
"Doğuştan yetenekli olmak benim suçum değil." Elini uzatıp kalkmasına yardım etti. Birkaç saat daha hücum ve savunma üzerine çalıştılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teen Wolf
Hombres LoboKendi halinde yaşayan bir grup genç ormanda dolaşırken bir kurt sürüsü saldırısına uğrar. Daha sonrasında başlarına gelen olaylarla hayatta kalmaya çalışırlar.