Buzlu çatırdayan yolları aşıp evinin önüne geldim. Ona geldiğimi söylememle hemen saksının içinden anahtarı aldım. İç çekmemle yavaşça açtım ve girdim. Botlarımı çıkartıp bir köşeye koymamla yanıma gelen köpecikle çantamı ve poşeti yere bıraktım. Hemen vestiyerin oraya gidip pastasını bıraktım.
Köpeğin kafasını okşarken yanıma ağır adımlarla gelen kedicik ile onu da kucakladım. Koltukta oturan onu görmemle kalbim hızla atmaya başladı.
Yavaşça kalkmamla sadece kutuyu aldım elime.
Yanına oturmamla o ise arkasına yaslanmış duruyordu. "Geldin, kıvırcık."
Pembe kuru dudaklarının arasından çıkan kelimeler beni dağıtırken bakışlarımı çekmeye çalıştım. Gülümsemekle yetindim. O bunu görmeyecek dahi olsa.
Kutuyu önümdeki cam sehpaya koymamla biraz ona yaklaştım. İşaret parmağımla çenesine dokunup dudağının kenarındaki gamzesine getirdim. Bir anda gülmesiyle ortaya çıkarken dudaklarımı ıssırdım.
Eli elimi tuttuğunda irkilerek geriledim. Siktir! Yüzünde olan gülümseme son bulduğunda "Pardon." dedi fısıltıyla.
Elimle yüzümü yelleyip saçlarımı geriye attım. Kendime gelip elimi yavaşça elinin üstüne koydum. Sıkıca tutmamla kendimi konuşmamak için zor tutuyordum.
Elimi kavrayıp üstünü okşadığında ellerimin küçüklüğü gülümsetti. "Bir bebeğin elleri gibi.."
Dediğiyle heyecanlanırken diğer elimide diğer eline koydum. Parmaklarım parmaklarında gezinirken yutkundum.
Kocaman sarılmak istiyordum ama korkuyordumda..
Ellerimle oynarken bense ssrılıp sarılmamayı düşünüyordum. Etrafıma bakınırken yanıma gelen kedicik ve köpecikle hemen cebimden çıkartmam gerekenleri çıkarttım.
Siyah papyonu köpeğe takmamla rengarenk kurdeleyi ise kediciğin kafasına taktım.
Onlar giderken içimdeki hisle hemen Ecmel'in boynuna kollarımı sardım. Saçlarını koklarken ellerinin saçlarımda gezindiğini hissediyordum.
Hayal ettiğim gibiydi her şey.
"Ağzıma giriyor saçların."
Dediğiyle gülüp diğer yanıma çektim. İçime sokmak istiyordum onu. Tam kalbime koysam asla ordan çıkmasa. Belki çok bencilce ama..
"Hediyem nerde?" dedi kollarımdan çıkıp. İç çekmemle cevap vermezken kafasını salladı. "Sehpada?" Onaylayan bir mırıltı çıkarttım. "Sen gittikten sonra bakıcam. Benimle konuşmayacak mısın?"
Tekrar sarılmamla kulağına yaklaştım. "Sana bir ipucu..
'Hoşça git,' dedi tilki. 'Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle gözle görülmez.'
Küçük Prens unutmamak için tekrarladı.
'Gerçeğin mayası gözle görülmez.'Doğum günün kutlu olsun mavişim.."
Kısık sesle söylemiştim. Sesim boğuk çıkmıştı. Daha inceltmiştim ayrıca. O hala saçlarımı okşarken "Küçük Prens. Nasıl.."
Gülmemle hemen yanağına bir öpücük koyup kalktım.
"Gidiyor musun?"
Yine onaylamamla o da kalktı..
..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ocean Eyes / Texting ARA VERİLDİ
Chick-LitBilinmeyen Numara: I've been watching you for some time Bir zamandır seni seyrediyorum Bilinmeyen Numara: Can't stop staring at those ocean eyes Okyanus gözlerine bakmaya doyamıyorum Bilinmeyen Numara: Burning cities and napalm skies Yanan şehirler...