-"Sehun bekleyebilir Hoseok. Kaçmaya çalışma. Onunla da arana mesafe koy lütfen. Kolundan tutup götürecek seni elinde olsa."
-"Bay Min benden hoşlanıyor olmanız bana karışma hakkınız olduğu anlamına gelmez. Bazı şeyleri sadece bana söylemek yerine siz de dikkat edin. Malum kadınlar ağzınızın içine girecekler neredeyse. Siz de pek rahatsız görünmüyordunuz sanki. İsterseniz biz gideli-"
Hoseok lafını bitiremeden yoongi sertçe tekrar çarpmıştı onu kapıya.
-"Benim laflarımın sende bir değeri yok mu Jung Hoseok? Bu kadar mı güvenmiyorsun bana?"
Yoongi tıslamıştı adeta. Siniri gözlerinden okunuyordu. Ama aynı zamanda kırgındı da. Kendisi Hoseok'a, ondan hoşlandığını söylemişti hem de defalarca fakat hoseok bunu görmek istemiyordu anlaşılan.
-"B-bay Min..."
-"Hoseok neden beni anlamak istemiyorsun? Senden hoşlandığımı söylüyorum ya. Ben ben, Min Yoongi! Sana bunu daha nasıl kanıtlayabilirim? Ne yapmam lazım inanman için?"
-"Bay Min ben inanıyorum ama..."
-"Ama ne Hoseok?"
Yoongi'nin sesi iyice yükselmişti.
Parmaklarını saçlarının arasından geçirip çekiştirdi saçlarını.
-"Tamam hoseok. İstemiyorsun, seni sevdiğime inanmıyorsun madem, bırakalım. Olmuyorsa zorlamaya gerek yok."
Hoseok'un gözleri hızla dolarken Yoongi'nin de onu bırakma ihtimali tüm vücudunu korku sarmasına sebep olmuştu.
Bir hıçkırık kaçtı ağzından.
Sinirle soluyarak pencereden dışarıya bakan Yoongi'nin bakışları, duyduğu hıçkırık sesiyle hızlıca Hoseok'u bulmuştu.
Hoseok Yoongi'yi omuzlarından ittirerek karşı duvara çarpmasını sağladı.
-"Korkuyorum be adam korkuyorum! Asıl s-sen beni anlamak istemiyorsun! Sen ailenin gö-gözlerinin önünde ölümünü izledin mi? Ha? Onları ki-kimsen olmadan tek başına uğurladın mı gö-gökyüzüne!"
Gözyaşları durmaksızın yanaklarına hücum ediyor, sırılsıklam ediyordu elmacıklarını.
Tekrar ve tekrar bir hıçkırık koptu boğazından.
Bağırıyordu, yıllarca içinde biriktirdiklerini kusmak istercesine bağırıyordu. İnsanların onu duyması umrunda bile değildi şuan.
-"B-bak!"
Yoongi'nin elini tutup, tüm vücudunda hissettiği kalp atışlarının merkezine götürdü.
-"Bu kalp sana böyle atıyor Min Yoongi! Eğer gi-gideceğim diyorsan bunu sök ve yanında götür! Ruhumu çok uzun zaman önce kaybettim, bedenimin katili de sen olursun!"
Yoongi de artık kendini sıkmayı bırakmış, gözyaşlarını akıtmıştı mermer zemine.
Sevdiği adamı kolundan çekip tek beden olmalarını sağladı. Sımsıkı sarılıyorlardı.
Bir kez daha sevdiği birini kaybetmenin korkusuyla kollarını öyle bir sardı ki hoseok, yoongi nefes alamaz hâle gelmişti.
Lâkin şikayetçi sayılmazdı. Her şeyi olacak bu adamın kendisini böyle sıkıca sarması, Yoongi'nin birkaç gözyaşı daha dökmesine sebep olmuştu.
Hoseok Yoongi'nin boynuna gömülmüş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu hâlâ.
Yoongi ise ipek saçlarına kondurduğu sayısız öpücüklere yenilerini ekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝔽𝔸𝕂𝔼 𝕃𝕆𝕍𝔼 ❥︎YᴏᴏɴSᴇᴏᴋ (sᴏᴘᴇ)
Fanfiction"Sevgilim?" dedi tanımadığım adam elini belime koyarak. Ne yaptığını kavramaya çalışırken kulağıma eğilip fısıldadı. "Seni rahatsız ettiğinin farkındayım. Bozma ve bana ayak uydur." Her şey bir oyunla başladı... #1-yoonseok🥇 #1- sope 🥇 #1- realsh...