Bölüm 3

1.8K 131 2
                                    

Dört gün Deniz için oldukça yoğun ve hızlı bir şekilde geçmişti. Okulda vaktini Bahar ve Ceren'le geçiriyordu. Evrim ondan sürekli kaçıyordu. Okuldan sonra da haftaya başlayacak turnuva için spor salonunda takımla birlikte antrenman yapıyordu. Takımlarında dört tane kurt vardı. Ceren'in iki kardeşi, Emre ve Deniz.

Ceren'in takımdaki kardeşleri Arda ve İrem'di. Deniz ikisini de severdi fakat aynı yaşta olduğu Arda ile aralarında ayrı bir bağ vardı. Bay Park'ın -Ceren'in babasının- tek bir gerçek çocuğu vardı ve o da Ceren'di. Bay Park şimdiye kadarki yaşantısı boyunca bu dünyada tek başına kalmış birkaç kurt yavrusuna denk gelmiş ve onları evlat edinmişti. Onlara kocaman bir aile ve imkanlar sunmuştu. Deniz, Bay Park'ın hiçbir çocuğu arasında ayrım yapmadığının da farkındaydı. Belki de bu yüzden Bay Park'a hep hayranlık beslemişti.

Bay Park'ın Deniz daha bebekken evlat edindiği ilk çocuk Arda'ydı. Deniz Arda'yla birlikte büyümüş sayılırdı. İrem ise aralarına birkaç sene sonra katılmıştı ve onlardan bir yaş küçüktü. İrem daha çok Ege'yle takılmayı tercih ederdi. Bay Park'ın evlat edindiği diğer üç çocuk ise daha ortaokula gidecek yaştaydılar ve Deniz onlarla küçükken çok oyun oynamış olsa da zaman geçtikçe araları ister istemez açılmıştı.

Cuma günü futbol antrenmanı bittiğinde toplantının başlamasına yaklaşık bir saat kalmıştı. Deniz ve diğerleri bu yüzden soyunma odasında aceleyle üstlerini değiştirdikten sonra hep birlikte Deniz'in evine geçmişlerdi.

Evde her zamankinden farklı bir hava vardı. Herkes toplantıya erkenden gelmişti ve heyecanlı gözüküyorlardı. Bu hareketlilik Deniz'i de heyecanlandırmıştı. İyi görünmek, iyi kokmak zorunda olduğunu hissetti. Hızla odasına çıkarak kokusunu baskılayacağını umduğu parfümü üzerine boşalttı. Etkili olup olmadığından emin değildi ama artık daha iyi hissediyordu.

Deniz parfümle işini bitirip aşağıya indiğinde bekledikleri misafirlerin çoktan gelmiş olduğunu fark etti. Herkes toplantı için hazırlanan uzun masanın etrafına oturmuş annesi de herkesi sıradan tanıtma görevini üstlenmişti. Deniz kimsenin dikkatini çekmemeye çalışarak Ege ile Evrim'in arasındaki boş sandalyeye oturdu. Dikkat çekmemeyi başaramamış olacak ki o sırada annesi gülümseyerek Deniz'i işaret etti.

"Ve bu büyük ailemizin son üyesi de kızım Deniz."

Deniz tüm bakışların ona dönmesiyle gülümseyerek Evrim ve ailesine baktı. İyi bir izlenim yaratmaya çalışıyordu. Kısa bir süre sonra annesi tekrar konuşmaya başlamış ve bakışlar Deniz'in üzerinden çekilmişti. Deniz de sırasının geçmesiyle rahatlayarak arkasına yaslanmıştı.

Deniz çoktan bildiği şeyleri annesinin ağzından dinlerken kısa sürede sıkılmıştı. Bakışlarını annesinden çevirerek Evrim'in ne kadar süredir kendisine baktığını bilmediği gözleriyle buluşturdu. Göz göze geldiklerinde şaşkınlıkla kaşlarını kaldırarak Evrim'e bakmayı sürdürdü. Evrim, Deniz'in onu sorgulayan bakışlarını fark ettiğinde üzerine doğru eğildi. Bir süredir düşünmekte olduğu şeyi ılık nefesi öteki kızın kulağına çarparken fısıldadı.

"Üzerine o kadar parfüm sıkmış olmana rağmen kokun oldukça hissedilebilir." Evrim konuşmasına kısa bir ara vererek burnunu Deniz'in kulağının arkasına sürttü. Deniz, Evrim'in bu ufak temasıyla irkilerek geri çekilse de bir an sonra kendisini toparlayarak dikkat çekmemesi gerektiğini, bir toplantının içerisinde olduğunu kendine hatırlatmıştı.

Evrim kesinlikle kızgınlık döneminde değildi ve Deniz onun bu hareketleri karşısında o yoğun omega feromonu olmadan bile etkilendiğini kabul etmek istemiyordu.

"Normalde de fazla feromon salgılıyorsun ama bu... Bu kadar bastırılamaz olduğunu düşünmemiştim."

Deniz kafasını yavaşça Evrim'den uzaklaştırarak kaşlarını çattı. Normalde de fazla mı feromon salgılıyordu? Hayır, öyle değildi. Bu sadece Evrim yanındayken içgüdüsel olarak yaptığı bir şeydi. Sadece onu... Nedenini bilmiyordu. Tek bildiği öyle yapması gerektiğiydi.

İradesiz Aptal Bir Alfa (GXG) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin