Deniz tüm hafta sonu kendisini tutarak Evrim'e mesaj atmamıştı. Merak ettiklerini bugün okulda sormayı planlıyordu. Öğle arası kasabadaki diğer liseyle maçları vardı ve maçtan önce bunu halletmek istiyordu.
Maçın başlamasına beş dakika kalmıştı ve Deniz sadece Evrim'in sırtındaki izlerin nasıl oluşmuş olabileceğini düşünüyordu. Evrim bugün okula gelmemişti ve Deniz kafasındaki soru işaretlerinden kurtulamamıştı. Derin bir nefes alarak Evrim'i bir kenara koymaya ve maça odaklanmaya çalıştı.
Maçı açık ara farkla kazanmışlardı. Bunu kutlamak için takım arkadaşlarıyla bir restorana giderek patlayana kadar yemek yemiş ve ardından da evlerine dağılmışlardı. Deniz bu şamatanın ortasında kafasına takılan soruyu unutmuştu ama evin kapısından içeri girer girmez soru işareti kafasının üzerinde tekrar belirmişti. Yarın Evrim'in okula gelmesini ummaktan başka çaresi yoktu.
Deniz'in umduğu olmuştu ve ertesi gün Evrim okula gelmişti ama Deniz onunla daha tek bir kelime bile konuşamamıştı. Okula adım attığından beri Evrim'in yanında Emre vardı ve Evrim, Deniz'i görmezden geliyordu.
Okulun bittiğini belirten zil çaldığında Deniz elinden geldiğince hızlı bir şekilde çantasını toplamıştı ama kafasını kaldırdığında Evrim çoktan ortadan kaybolmuştu. Deniz onunla konuşamayacağını kabullenerek az önceki hızlı halinin aksine oldukça yavaş bir şekilde merdivenlere yöneldi. Evrim bu konuyu gerçekten bu kadar mı konuşmak istemiyordu? Yoksa Deniz ile mi konuşmak istemiyordu? Ceren ve Bahar hemen önünde derin bir sohbete dalmışlardı. Deniz ilk katı indiğinde, katların arasındaki tuvaletten burnuna gelen kokuyla duraksadı. Önündeki kızların duyup duymadığını umursamadan tuvalete gideceğini söyleyerek onlardan ayrıldı. Evrim içerideydi. Sonunda onunla konuşabilecekti.
Deniz tuvaletin kapısını açarak kafasını içeriye uzattı. Boş gözüküyordu. Kabinlerden de sadece birisi doluydu. Gülümseyerek içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. Evrim bu sefer hiçbir yere kaçamayacaktı.
Kabinin kapısı açıldığında Deniz sırtını kapıya dayamış yerdeki karoları inceliyordu. Kafasını kaldırarak cuma gününden bu yana ilk kez ufak omega ile göz göze geldi. Evrim gözleri Deniz'in gözleriyle karşılaşınca hemen bakışlarını kaçırarak lavaboya yönelmişti. Ellerini yıkadıktan sonra Deniz'in yanına gelerek kapıya dokundu.
"Çekilir misin?"
Sesi güçsüz çıkıyordu. Deniz sorusunu cevaplamadı. Yüzüne bakmasını bekliyordu. Evrim sorusunu bir kez daha tekrarladı ve yine aynı sessizlikle karşılaştı. Derin bir nefes alarak kafasını kaldırdı. Deniz'in gözlerinin içine bakarak sorusunu tekrarladı.
"Çekilir misin?"
Deniz, Evrim'in kafasını kaldırmış olmasının mutluluğuyla gülümsedi ve kafasını hayır anlamında iki yana salladı. Evrim kapının açılmayacağını anladığında uzaklaşarak karşısındaki mermer tezgâha yaslandı.
"Ne istiyorsun Deniz Özer?"
Deniz karşısındaki kızın ağzından soyadını duyduğunda kaşlarını kaldırdı. Bunun hoşuna gitmesi normal miydi?
"Konuşmamız gereken bir konu olduğunu düşünüyorum?"
Deniz kapıdan çekilerek Evrim'e doğru birkaç adım attı. Evrim'in bir gözü sürekli kapıdaydı ve Deniz kızın buradan çıkmaması için ne gerekiyorsa yapacağını düşünüyordu. Evrim kapıya doğru hızlı bir hamle yaptığında Deniz hareket etmedi. Sadece feromon salgılayarak kollarını yanından geçmek üzere olan kıza doğru uzattı. Evrim bedeninin aniden güçsüzleşmesiyle önce sendelemiş ardından kendisini Deniz'in kollarında bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İradesiz Aptal Bir Alfa (GXG) (Tamamlandı)
Fantasy"Bana yardım et. Ben... Ben... ilacımı evde unutmuşum." Deniz kızın sıcak nefesini her kelimesinde boynunda hissetmişti ve bu durumda düşünmek onun için oldukça zordu. Bu omega şu an onu elinde istediği gibi oynatabilecek kadar çok feromon salgılıyo...