Korkunun ve belirsizliğin bütün bedenimi ele geçirdiği bir anı yaşıyordum. Yıllarca babam bildiğim, bana çeşitli eziyetler gösteren adam karşımda oturmuş yüzündeki o iğrenç gülümsemesi ile bana bakıyordu. Solumda Lisa sağımda Rose vardı ve üçümüzde şaşkınlıktan konuşamıyorduk.
''Baba ne işin ar burada'' Lisa en sonunda kendine gelip o en çok merak ettiğimiz soruyu sordu.
''Kızımın düğününe gelemez miyim'' konuşması garipti büyük ihtimalle dehşet sarhoştu. '' Düğününe ne beni ne anneni çağırmışsın çok ayıp'' diye devam etti ayağa kalkarak.
''Çünkü ne seni ne de annemi görmek istiyorum anladın mı'' diye bağırdı Lisa ona karşı, Rose ve ben sadece susarak izliyorduk. İğrenç bir kahkaha ortaya atıp elini beline götürüp yanından asla ayırmadığı altın rengindeki silahını çıkarıp bana doğru doğrulttu. Hep beraber iki adım geri gittik ne olduğunu anlamamıştık.
''Bu piç yüzünden babanı sattın sen'' dedi beni göstererek
''O benim kardeşim doğru konuş ve indir o silahı zaten'' dedi Lisa sinirli
''Beni bitirdiği gibi onu bitireceğim beni yıkmanın cezasını çekecek'' dedi ve silahın emniyet kemerini indirdi. Öleceğimi hissediyorum o silahın içinde kurt boğan kurşunu vardı tahminimce ve tek bir atışla hayatıma son verecekti. Rose ve Lisa hayır diye çığlıklar atıyordu sesimi duyan var mı bilmiyorum ama Jackson birazdan mühürlüsünün hissetlerinden yanımıza gelirdi. Yıllarca hep ölümle burun buruna yaşadım ama asla ölümümü onun elinden olacağını düşünmüyordum ve mutluluğa ulaştım dediğim anda ölmek istemiyordum. Chanyeol bensiz yapamazdı, kızımı bensiz bırakma fikri bile gözlerimin dolmasını sebep oluyordu. Bütün bu düşüncelerim hepsi belki de bir dakika içinde oldu ve bu bir dakikanın sonunda o pislik o tetiği çekti ama o mermi benim vücudum yerine önüme atlayan Lisa'nın vücuduna saplandı. Tam karnının ortasında anında kırmızılık oluşmaya başladı. Rose yanımda deli gibi çığlık atarken ben Lisanın bedeni ile beraber yere düştüm. Kollarım da Lisa'nın can çekişen bedeni yatıyordu ve gözlerime hala gülerek bakıyordu. O kurşun bana isabet etmese de canımı çok daha fazla yakmıştı. Rose yere oturup çığlık atıp ağlamaya devam ediyordu, o lanet herifte ellerini başına koymuş 'seni vurmak istemedim' diye ağlıyordu. Lisa elini güçlükle yanığıma koyup gözlerime bakmaya devam etti.
''Neden yaptın bunu niye önüme atladın'' hıçkırıklarımın arasında zar zor sitem etmiştim Lisaya
''Çünkü yaşayıp m-utlu ol-ması gere-ken sen-sen-sin. Kızın sensiz büyümez '' dedi acı çeken sesiyle. Daha önce ölmek istemiyorum diye yalvardığıma pişman olmuştum şimdi ölmek istiyordum, Lisa'nın yerinde ben olmak istiyordum. Kardeş acısını bu zamana kadar yaşadığım acılar ile asla bir tutamam. Fiziksel acılarında ruhsal acılarında en büyüklerini yaşamıştım ama bu acı çok daha farklı çok daha can yakıcıydı.
''Hayır, hayır Lisa ölme bırakma beni yalvarırım'' diye haykırmaya başladım o sırada kapı büyük bir sesle açıldı ve içeriye ilk Jackson girdi. Gözleri bizi bulduğu anda yıkılmıştı. 'Hayır, hayır' diye sayıklayıp yanımıza sürünerek gelmişti. Jackson'dan sonra herkes içeri dalmıştı yarısı o pislik herifi tutmak için yanına yarısı da Lisanın başına gelmiş. Sehun, benim tam yanıma çöktüğünde nefes almakta bile güçlük çekiyordu.
''Benim güzelim'' Sehun bir yandan Lisa'nın yüzünü sevmeye bir yanda da konuştuğunda ağlamalarımız daha da şiddetlenmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/256667359-288-k545505.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ DERT ETMELER// CHANBAEK(MPREG)
Fanfiction'''Anlaşılan sen de derdimmişsin Chanyeol. Bak bu hayat beni sana bile inandırdı ve muhtaç etti '' dedim göz yaşlarımı silerek. Bu söylediğim lafın ağrına gittiğini yüzünden anlayabiliyordum. Yanıma gelip elini yanağıma koydu. Buz gibiydi elleri t...