BİZ BİRBİRİMİZE HEP DERTTİK.

728 68 24
                                    


     Bir insanı bitiren umutlardır. Bütün fiziksel acıları kaldırır bünyemiz, psikolojik acıları bile atlatırız. Ama bütün umutlarını kaybetmek, artık umut edemiyor olmak artık ölmeyi kabullenmek demek. Benim hala umutlarım vardı mesela, bir gün ben de rahatça nefes alabilecektim. Babamın karşına geçip onun yanışını izleyecektim. Benim hala kazanma umudum vardı. Yaklaşık iki hafta önce yediğim dayaktan sonra bile kaybetmediğim  umutlarım vardı. O gün atölyeye babam girer gitmez üstüme atlamıştı. İlk on dakika durmadan vurmuştu. Neye bu kadar öfkesi asla anlamıyordum, bu kadar nefret nasıl dolabiliyordu. En sonun da dayanamamış ona karşılık vermiştim, bu sadece elini ittirmekti. Elini ittirmem ile sol elimi kırmıştı. Acısını hala hissediyordum. Çığlıklarıma daha fazla dayanamayan Sehun ve Lisa babamı zorla dışarı çıkarmıştı. Bu kadar şeye rağmen içi hala soğumayan babam iki haftaya yakın beni burada kilitli tutuyordu. Yemeklerim ise onların artıklarıydı. Bu sefer koymuştu kafaya ölmemi bekliyordu kesin. İki hafta için de Sehun arada gelip kokumu gizlemeyi öğretmişti. Lisa ise sürekli gelip kolumla ilgilenmişti. Jackson ile görüşmelerini anlatmıştı. Jackson, Lisaya sadece bir süre ayrı kalmalarının daha sağlıklı olacağını ve zamanı gelince olan biteni ona anlatacağına söz vermiş. İkimiz de meraktan ciddi anlamda çatlayacaktık. 

          Atölyedeyken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum. Ne bir saat vardı ne de uğraşacağım şeyler vardı. Sadece bir yatak vardı eski püskü ve bir tane kırık masa. Ben bütün günü o yatakta yatarak ve tavanı izleyerek geçiriyordum. Bugün sanırım burada olmamamın üçüncü haftasıydı. Yine yatakta boş boş uzanarak tavanı seyrediyordum. Kafayı iyice yememe çok az kalmıştı. Gözlerimi kapatınca Chanyeol ile yaşadıklarım geliyordu. Gözlerim açıkken kafam ayrı konuşuyordu. Kapının hafifçe açılmasıyla gözlerimi oraya çevirdim, Sehun önce kafasını içeri sokup bana baktı sonrada tamamen içeri girdi. Büyük ihtimalle uyuyup uyumadığımı kontrol etmişti.  Yatağımın yanına gelip kenara oturmuş bana bakıyordu.

'' İyi misin, elin nasıl'' diye sordu aynı zamanda elimi tutup kontrol ediyordu. Bu sefer şaşırtıcı bir şekilde hızlı iyileşmiştim ama Lisa ve Sehun her seferinde sormadan duramıyordu. 

''İyiyim sadece biraz karnım ağrıyor'' dedim o da zaten iyi beslenmememden dolayıydı. Gelen yemekleri bile yiyecek iştahım yoktu.

''Çok zayıfladın'' dedi Sehun sessizce, ve bunu söylerken canı yanıyormuş gibiydi.  Söyleyecek söz bulamamıştım. Gerçekten gün geçtikçe çöküyordum. Sehunun gözünden bir damla yaş düştüğünü gördüğümde şaşırmıştım.

''Neden ağlıyorsun'' diye sordum hemen. Hızla göz yaşlarını silip elimi tuttu.

''Özür dilerim. Ben seni hiç koruyamadım, salak gibi babama karşı hep sessiz kaldım.''  son sözünü söyledikten son derin bir nefes çekti.

'' Sizden beni korumanızı hiç beklemedim, sadece Lisa gibi gelip sarılmanız yeterdi bana Sehun''  gerçekten de öyleydi. Bana gelip sarılmaları yanındayız demeleri yeterdi.

'' Sana sarılmak için çok mu geç kaldım'' diye sordu hafif tebessüm ederek. Tebessümüne karşılık ben de ona bir gülümseme verdim ve kafamı iki yana sallayarak yanıma uzanması için yorganın ucunu kaldırdım. Sehun büyük bir kahkaha atarak yanıma uzanmış, beni kollarının arasına almıştı. Şimdi gerçek bir abi kardeş gibiydik. Bu yaşanılan olayların bizi böyle birleştireceğini kırk yıl düşünsem inanmazdım. 

''O zaman biraz güzel şeylerden konuşup vakit geçirelim ne dersin'' diye sordu kollarını biraz gevşeterek. 

''Bugün işe gitmiyorsun sanırım'' Suhun, Jin ve Minho gibi babamın yanında çalışmıyordu. Üniversiteyi daha bu yıl bitirmişti ve bitirir bitirmez  yine babamın şirketlerinden biri olan BYN eğlence sektörünün(SM falan gibi) başında duruyordu. Jin babamın özel avukatı, Minho ise muhasebecisi olarak onun yanında çalışıyorlardı. Sehun en iyisini yapmıştı bence onlarla beraber olmayarak. Lisa'nın kendi kozmetik markası vardı. Makyaja olan aşkına babam dayanamamış ve yirminci yaş hediyesi olarak onun markasını yaratmasına yardım etmişti. Rose ise küçüklük hayali olan mesleğini yapıyordu, yani kendisi doktordu. Çocuklara olan aşkından dolayı çocuk doktoru olmayı tercih etmişti. Tabii şimdilik sadece asistandı. Ama babam onun asistanlığı bitince büyük bir ihtimalle hediye olarak ona bir hastane yaptıracaktı. Bana ise damat adayı bakıyordu işte.

SENİ DERT ETMELER// CHANBAEK(MPREG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin