final
bazı zamanlar hayat, önümüze hiç beklemediğimiz şeyler çıkarabilir.
ve bu beklemediğimiz şeylerin gelişi, belki bizi değiştirebilir ve başka bir yola sapmamıza neden olabilir. belki de olduğumuz yerin tam olarak farkına varmamızı sağlayabilir. biz kimiz? biz neden var olduk? bu var oluş, bir anlam ifade ediyor mu? gibi onlarca farklı soru bizi çepeçevre sarar, derin düşünceler içerisinde almayı beklediğimiz hayali bir cevabın peşinde koşmaya çalışırız.
ancak bazen alacağımız cevap her şey demek değildir. bazı sorulara hiçbir zaman verilebilecek cevabı yoktur, varsa bile bu cevabı bilmememiz bizim için belki de en iyi seçenektir.
taehyung, avuçları içerisindeki işlemeli kutuya bakarken aklından geçirdikleri bunlardı.
yaşadığı korkunç travmadan beri aylardır birçok soruya cevap aramış ve kendini yıpratmıştı genç delta. eski taehyung ve kazadan sonra gözlerini yeni hayatına açan taehyung arasındaki benzerlikleri, farklılıkları bulmaya çalışmış; kendi aklının içinde sonsuz bir yolculuğa çıkmıştı sanki.
delta, hatırlamıyordu belki ama hissediyordu.
kalbinin en derinliklerinde bildiği bir şey vardı ki: bu da jimin'in onun biricik ruh eşi olduğuydu. gözlerini açtığı ilk andan beri ruhu, jimin'in ruhuna sesleniyordu. ufak omegayı kollarına çekmek ve kalbinin diğer yarısını tamamlayan o sıcacık hisle birlikte ufak yataklarında uyumak istiyordu sadece delta.
avuçları arasındaki kutuyu çevirirken ve parmakları sert kabartmaların üzerinde dolanırken aklından geçen tek şey, yumuşak sarı battaniyeler arasındaki jimin'in mükemmel görüntüsüydü.
ışıl ışıl parıldayan gün ışığı güzel omeganın artık neredeyse omuzlarını geçmiş sarı saçlarına vuruyor, onun güzelliğini ilahi bir parıltıyla dolduruyordu. sekiz aylık şiş göbeği yumuşak yastıkların üzerindeydi ve sevimli küçük oğlu da omega babasının kenarında uzanmış ufak ellerinden birini onun şiş karnına yaslamıştı.
sabah kapıdan çıkarken gördüğü bu son manzara kalbini derin bir sevgiyle doldururken genişçe gülümsemişti delta ve son zamanlarda aklında dönüp duran bir anıya ithafen hazırladığı hediyeyi alarak en sevdiği yere gelmişti. jimin'le ilk kez tüm ruhlarını birleştirdikleri o küçük eve.
ufak kutunun üzerine iç içe geçmiş ıhlamur ve leylak çiçekleri işlenmişti, avuçları arasında sıcacık hissettiren kutunun kabarık işlemeleri üzerinde elini gezdirdi.
"çok güzel." diyerek yavaşça burnuna yaklaştırdı kutuyu, üzerinden taehyung'un eşsiz feromonlarını koklayabiliyordu.
kutuya yumuşak bir ıhlamur kokusu tamamen sinmişti, "bunu sen mi yaptın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gönülçelen; vmin
Fanfiction[omegaverse] , tamamlandı. park jimin yeni özgür bir hayat için evden kaçtığında, kim taehyung'a ilk bakışta tutulmayı beklemiyordu - yabancı damat dizisinden uyarlanmıştır.