Ben de annem gibi yaptım işte.Kaçtım.Düğün günümüzde Mert'i bırakıp kaçtım.Annemi bulamazdım.Buna hazır değildim.Fakat Ateş'e de gidemezdim.Kaçtım.Londra da kendime yapayalnız bir hayat planladım.Uçaktan indim, kiraladığım arabamla yeni tuttuğum evime gidiyordum.Kaçıyordum işte.Arkamda bir yığın insan bırakmıştım.Aptaldım.Annemi çok uzun süre affetmemiştim.Babama söyleseydi onu affederdi.Babam ona aşıktı.
Ben ne yapıyordum?Onun gibi gidiyordum.Ateş'i.Babamı.Bu yanlıştı.Ben yanılıyordum.Sandığımdan güçlüydüm.Ani bir kararla dönmeye çalıştım.Tam virajı alamamıştım ki karşıdan gelen bir arabayı fark edemedim.Sonrası büyük bir boşluk.Parlak araba farları ve keskin korna sesleri.
İşte böyleydi.Şimdi ise yoğun bakım odasının yanında oturmuş bekliyordum.Nasıl bu kadar yanlış yapabilmiştim?Onu reddedişim gözümün önünde canlandığında gerçekler suratıma bir tokat gibi çarptı.Annem çağresizdi ama ben değildim.Babama karşı gelebilirdim.Ama gelmemiştim işte.Babama onu istemediğimi söylemek yerine Ateş'i bırakmayı seçmiştim.Ben zoru seçmiştim.
Şimdi bir yoğun bakım ünitesinin önünde durmuş hüngür hüngür ağlıyordum.Tek yapabildiğim buydu.Tutku kolumdan çekiştirince derin bir nefes aldım.Ne zamandır nefesimi tutuyordum acaba?Yoğun bakım ünitesinin kapısı açılınca kapıya olan iki adımlık uzaklığı da hemen kapatıveridm."Durumu nasıl?"
Doktor beyaz önlüğünün ceplerine soktuğu ellerini çıkarıp göğüsünde kavuşturdu."Şimdiye kadar neredeydiniz?"
Anlamayan gözlerle ona baktığımı görünce gülümsedi.İyi birşey.Kesinlikle.Ya da tuhaf mı demeliyim?Yaşlı adam sonunda bir açıklama yapması gerektiği kavrayarak ağzını açtı."Hastamızın durumu iyi.Yavaş yavaş kendine gelmek üzere.Kaç gündür değişmeyen durumu ilk defa bu gün ilerleme kat etti.Mucizelere inanır mısınız?"
Mucize?Hayatımda daha önce hiç olmamıştı.Belki tesadüftü.Belki kader.Ama mucize değildi.Her neyse lafı uzatmaya gerek yoktu.Önemli olan Ateş'in şuanki durumuydu."Ne oldu?"dedim sabırsızlıkla.Galiba şimdi sevinme vaktiydi.
"Yoğun bakım ünitesinden çıkarıyoruz.Ama size şunu bildirmek durumundayım hastamız tamamen kendine geldiğinde geçici bir hafıza kaybına uğrayabilir.Ama zamanla hafızasını geri alacaktır.Bu da o durumdaki biri için bir muzice sayılır."
Bir an vücudum kasıldı ve kıpırdayamadım.Ama geçiciydi.Belki hafızasının bir kısmı giderdi.Ona yaşattığım kötü anılar olan kısmı mesela.Yine de kendine gelecekti.Önemli olan buydu.Derin nefes alıp bekleme koltuğuna oturdum.İlgi elinde bir bardak kahveyle gelince heyecanlandım.Sevincimi arkadaşlarımla da paylaşmak istiyordum.İlgi bardağı bana uzatınca hemen elinden alıp bekleme koltuklarının yanındaki sehpaya koydum ve var gücümle ona sarıldım.Onun yüzünü göremiyordum ama arkasında kalan Marul'un gözleri kocaman oldu.İkisi de şaşırmışlardı.
"Noldu?"
İlgi'den ayrılınca Marul'a sarıldım.Gözlerim sevinç gözyaşlarıyla dolmuştu."Ateş'in durumu iyiye gidiyormuş.Kendine geliyor." dedim nefes nefese.Yanaklarımdan süzülen yaşları sildim ve derin bir nefes aldım."O iyileşiyor."
İkisi de bana tekrardan sarıldılar.Sonra birbirlerine sarıldılar.Uzaktan gelen Tutku ve Evreni görünce yerimde zıpladım.Ellerimi çırptım ve tum bunları yaparken derin nefes almaya çalıştım.İkisi de koşarak yanıma geldiler ve hemen durumu anlayıp bana sarıldılar.
Sonraki iki gün boyunca ev ve hastane arasında mekik dokudum.Bu esnada babamın yüzüne bakamıyordum.Göz göze gelmemek için adeta çırpınıyordum.Üzerimi değiştirip evden çıkmak üzereydim ki babam arkamdan seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
RomanceNasıl bir kazaysa bana benim olan her şeyi unutturmuştu.Hislerimi...Korkularımı...ve...Aşkımı...Deli değildim.Sadece hatırlıyordum.