"Nereye gidiyoruz?"
Evden baya uzaklaşmıştık.Açıkçası korkmaya başlamıştım.Sorumu tekrarladım."Ateş, nereye gidiyoruz?"
Ayağımdaki topuklularla bir yere takılmamaya çalışırken etrafıma bakmıyordum bile.Kafamı kaldırdığımda deniz kenarına geldiğimizi fark ettim.Düşmemem için elimden tutup kenardaki taşlara oturmama yardım etti.Elbisenin kirleneceği aklıma bile gelmedi.Ateş yanıma otururken gülümsedim.Dalgaların sesi ve hafiften esen rüzgarın uğultusu içimin bir hoş olmasını sağlamıştı.
"Buraya geldik çünkü rahatman gerekli."
Kaşlarımı çatıp ona baktım.Bunu da nasıl anlamıştı?Şaşkın şaşkın ona baktığımı anlayınca gözlerini şaşı yaptı.O kadar şirindi ki gülmeden edemedim.
"Hah şöyle."
"Bana niye bu kadar iyi davranıyorsun?Seni her seferinde terslememe rağmen niye hiç pes etmiyorsun?"
Kederli bir iç çekip saçlarını karıştırdı."Çünkü pes etmek beni bir yere getirmez.Vazgeçmek bir kabulleniştir.Eğer kabullenmezsen belki her şey değişir.Belki imkansız gerçek olur ha?Yeterki pes etme."
Gülümsedim.Tek yapabildiğim buydu.Hiç reddedilmemiştim.Yani annemi saymazsak tabi.Artık pes etmiştim.Annemi beklemiyordum.En doğrusu buydu.Ateş'in söylediği bunun için geçersizdi.Artık imkansız imkansızdı.
"Seni buraya biraz rahatla diye getirdik sen ağlamaya başladın."
Göz yaşlarımı tutamamıştım.Kesin makyajım da akardı birazdan.Ne talihsiz gece ama?
"Gel buraya."
Göz yaşlarımı silerken uzattığı elini tuttum.Beni bir çekişte ayağa kaldırıp kaldırıma çıkardı.İlk defa birisinin yanında ağlamıştım.Kendime ne kadar kızsam azdı.Tabularımı yıkmıştım.Güçsüz duruma düşmüştüm.Ateş yanımda yürüken birden durakladı."Bak." Gösterdiği yere bakınca havai fişek gösterisiyle gülümsedim.Kırmızı kenke küçük bir top parçası gök yüzüne hızla yükselip patlıyor, küçük parlak parçalar yavaşça aşşağıya süzülüyordu.Rengarenk, büyüklü küçüklü bir sürü ateş topu.
"Çok güzeller."
"Sen daha güzelsin." Sözüyle ona döndüm.Beni izliyordu.Utanıp yürümeye başladım.'Bunu duymamış sayalım.Ben nişanlıyım.Hayır seni beğenebilir ama ona yüz verme.O seni bırakabilir.Ona inanma.Hem babanı düşün.Mert'i düşün.Mert'te seni seviyor.Siz mertle evleneceksiniz.Hayır yüzüne bakma.'İç sesimi dinlemek o kadar zordu ki.Ateş'e kaçamak bir bakış atıp ne yaptığına baktım.Peşimden geliyordu.
"Beklesene yaa."
Bana yetişmesine izin vererek yavaşladım.Tekrar yanımda yürümeye başladığında ona bakamıyordum.Kesin yanaklarım kızarmıştı bile.Kıkırtı sesinin ardında Ateş kolumu yakalayıp beni kendine çekti."Şimdi mutlu olma zamanı."
Koluma sertçe vurup koşmaya başladı.Şaşkın şaşkın onu izlerken kahkaha attı."Ebesin." Gözlerimi kocaman açınca bir kahkaha daha attı."Hadi yakalasana."
Ne olurdu ki?Hem herkes partideydi.Topuklu ayakkabılarımı çıkarıp elime aldım.Yalın ayak soğuk zeminde koşmaya başladım.Ateş bir o yana bir bu yana kaçıyordu.Sırtına geçirdim şaplağı."Ebe."
Bu sefer o koşmaya başladı peşimde.Küçük çocuklar gibi koşturuyorduk karanlık sahilde.Sokak lambasının altına geldiğimde birisine çarptım.Orta yaşlı iki kadın."Özür dilerim matmazeller." Gülerek yanlarından uzaklaştım.Ateş'le aramızda baya mesafe vardı.Kadının "deli midir nedir?" deyişini duydum.Gülerek daha da koşmaya başladım.Kıskanıyorkar diye düşündüm.Daha da koştum.Yine birisine çarptığımda gülerek durudum."Yakaladım seni." Neyse ki bu seferki Ateş'ti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
RomanceNasıl bir kazaysa bana benim olan her şeyi unutturmuştu.Hislerimi...Korkularımı...ve...Aşkımı...Deli değildim.Sadece hatırlıyordum.