Kırmızı sade bir elbise giyip Salona indim.Babam çoktan gelmişti.Soğuk bir şekilde iki tabak alıp masanın üzerine koydum.Babam yapmış olduğu yemeği tabaklara koyarken tezgahın üzerindeki salata tabağını da masaya yerleştirdim."Kötü birşey mi oldu bu gün?"Babam masaya otururken beni süzüyordu.Daha cevap vermeye fırsat olmadan telefonu çaldı.Konuşurken baştan kaşlarını çatsa da sonrasında gülerek başını salladı.
"Bu akşam Osman bey ve ailesi ziyaretimize gelmek istiyorlarmış.Tahmin et niçin?"
Gözlerimi açıp inanamıyormuş taktidi yaptım.Bilmiyormuş numarası yapmaya karar vermiştim.Babam gülüp elimi tuttu."Hayırlı bir iş içinmiş."Bende güldüm."Aaa.Bak sen." Babam elimi daha da sıktı."Kızım, geç olmadan sormak istiyorum.Mert iyi çocuk delikanlı çocuk ama sen seni mutlu edebileceğine inanıyor musun?"
"Beni mutlu edebilecek tek erkek sensin babacığım.Bunu da bu yaşıma kadar zaten fazlasıyla yaptın.Şimdi sen ne istersen o."
Babam gözyaşlarını silerek yanıma gelip bana sarıldı."Canım kızım benim."Biraz daha böyle kalırsak bende ağlayacaktım.Kendimi toplayıp ayağa kalktım."Madem öyle ben birşeyler spariş edeyim.Yakında gelirler.Bu saatten sonra yetiştiremem."
Babam başını sallayıp yemeğine başladı.Kendikimi tencereye geri döküp boş tabağı makinaya yerleştirdim.Sonra pastaneyi arayıp kuru pasta spariş ettim.Neyse ki paket servisleri vardı.Odama çıkıp yatağa oturdum.Bu akşamdan sonra özgürlüğüme veda etmek zorunda kalıyordum.Tamam belki henüz nikah olmamıştı ama yine de bu gece benim için önemliydi.
İlgi'ye bir mesaj attım.
'Bu gece dışarıya çıkalım.'
Cevap anında geldi.
'Tabiki.'
Nefesimi tutup beklemeye başladım.Zil çaldığında ağır ağır salona inip babama baktım.Sparişler gelmişti.Biraz sonra zil tekrar çalıdığında kapıya gidip gelen misafirleri içeriye davet ettim.Babam salonda oturmuş misafirleri bekliyordu.İçeriye önce Osman bey girdi.Ellili yaşlarında beyaz saçları uzun boylu bir adamdı.Arkasında yine o yaşlarda ama daha genç gösteren sarı küt saçlı zayıf bir kadın vardı.Salona geçtiklerinde Mert kapıda biraz daha oyalanıp elime bir buket tutuşturdu.
"Bunlar senin için."Rengarenk çiçeklerin bulunduğu buketi kucağıma alırken nazikçe gülümsedim."Teşekkürler."Tam ilerlemek üzereyken birden dönüp elime birde kutu tutuşturdu.Oldukça pahalı bir marka çikolata."Unutmuşum."Hediylerini girişteki sehpaya bırakıp babamın yanına iliştim.Kendimi gülümsemek için zorlarken içimde fırtınalar kopuyordu.Ona alışmak zorundaydım.Mert kötü biri değildi ve beni mutlu edebilirdi.
Babamla Mert'in babası bir süre iş hakkında konuştular ve bende bu esnada kuru pasta ve çay ikramı yaptım.Bu iş bir an önce bitmeliydi.Tekrar mutfağa gidip elimde bir tepsi kahveyle dönerken şımarık ayaklarıma dolandı.Az daha fincanları devirecektim.Şımarığı azarlayınca salona kaçtı ve içeride bir çığlık koptu.Fincanları devirmemek için bir yandan dikkat etsemde hızımı kesmedim.Mert'in annesi elindeki çantasına sıkı sıkı sarılmış çığlık atıyordu.Şımarık ta fırsattan istifade ortalıkta hoplayıp zıplıyordu.Babam köpeğe sertçe bağırıp balkon kapısından çıkardı.Kadının haline ne kadar gülmüş olsam da babamın bu tavrı hoşuma gitmemişti.Kahve servisini yapıp tekrar yerime oturdum.Herkes kahvesine eline alıp kahvelerinden bir yudum aldı.Mert bir an kararsız kalıp bana baktı.Tabiki kahvesine tuz falan koymadım.Somurtup arkama yaslandım.
"Sebebimiz malum.Sözü uzatmanın gereği yok.Kızınız Masal'ı oğlumuz Mert'e istiyoruz." Osman bey konuşunca bir an sessizlik oldu.Babam kararını daha önceden belirtmişti zaten.Yani kendimi satılmış gibi hissettim.İçimde fırtınalar koparken bu durumu kabullenmeye çalışıyordum.Babam sert bir sesle konuşmaya başladı."Mert elimde büyüdü sayılır.Ne kadar iyi ve delikanlı bir çocuk olduğunu bilirim.Ama Masal'da benim biricik kızımdır.Şimdiye kadar onun her istediğini yapmaya çalıştım.Şimdi de bu sorunuzu sizin önünüzde kızıma yöneltmek istiyorum.Kızım sen Mert'le evlenmek istiyor musun?" Babamın bu sorusu beni hazırlıksız yakalamıştı.Ne yani doğru mu söylemeliydim?Aslında tam da şuanda koşarak burdan uzaklaşmak vardı ama sonrasında asla geri dönemezdim.En sevdiğim insanı kaybedebilirdim.Babamı.O bunu istiyorsa bende isteyecektim.Başımı salladım.
Babam gülerek konuşmaya başladı."E o halde madem gençler anlaşmış aralarında konuşmuş ben de verdim gitti."Sonrasında bir gülüş bir cümbüş.Mert'in annesinin ve babasının elini öperken bayılmak üzereydim.Ve nihayet gittiklerinde arkalarından ben de evden çıktım.İlgi'ye nerede olduğumu bildiren bir mesaj attım ve sonrasını hatırlamıyorum.
Uyandığımda bilmediğim bir yerdeydim.Ayağa kalkıp etrafıma bakındım.Açık mavi küçük bir oda, küçük bir baza, beyaz bir çalışma masası ve bir sürü kitaplar.Ve odanın bir köşesinde bulunan gitar.Oda da bunlardan başka eşya yoktu.Tipik bir genç odası.Üzerimde dün akşamki kırmızı elbisem vardı.Ama ayakkabılarım ve deri ceketim yerde duruyordu.Sakince odadan çıktım.Ufak ve dar bir koridorun sonunda bir mutfak ve küçük bir oda daha vardı.Odada iki tane karşılıklı koltukta iki kişi uyuyordu.Ama ikisi de aynı koltuktaydı.Marul ve İlgi.İki imkansız isim.Biri omzuma dokununca irkilerek arkamı döndüm.
"Uyandın mı prenses."Ateş'i karşımda görünce bağırmamak için kendimi zor tutmuştum."Senin ne işin var burada?"Güldü."Burası benim evim.Sence de gayet doğal değil mi evimde olmam?"Kaşlarımı çattım."Peki benim ne işim var burada?"Yine gülünce dün geceyi hatırlamaya çalıştım.Nafile.Kafam kazan gibiydi ve sesler yankılanıp duruyordu.
"Sen söyledin seni buraya getirmemi.Hatta yalvardın bana."Nefesimi tuttum.Neden hiçbir şey hatırlamıyordum ki?Ama her halükarda öyle birşey yapmazdım dimi?"Saçmalama.Seni gördüğümü bile hatırlamıyorum.Her şeyi en başından anlatır mısın?Ben niye burdayım?"
"Dün akşam canımız sıkıldı ve birde biryerlere gidip birşeyler içmeye karar verdik.Marulla birlikte bir bara girdik ve sizinle karşılaştık.Tesadüf bu ya sen oldukça sarhoştun.Bütün gece birşeyler anlatıp durdun.Sonra bütün bara bir dans gösterisi sergiledin.En sonda sizi eve bırakmayı teklif ettiğimizde kesinlikle karşı çıktınız.Eve gidemezmişsin.Öyle söyledin.Ben de çaresiz kalıp sizi buraya getirdim."
Ellerimi neredeyse çatlayacak gibi ağran başıma koydum.Eve gitmek istemiyordum çünkü babam beni o halde görürse her şeyi anlayabilirdi.Ve çok üzülürdü.O halimle bunu düşünebildiğime şaşırdım.Ah ilgi neden bizi bir otele falan götürmemişti ki?Onu yanıma bana refakat etmesi için almıştım."İlgi de mi sarhoştu?"Eliyle saçlarını düzeltti."Senden biraz daha az."Ellerimi birisini boğazlar gibi yaptım.Gerçekten sinirliydim.Bu kadar sarhoş olmasaydı bu durumda olmazdım.Beni bir otele götürmesi gerekirdi.Omuzlarımı dikleştirip koltuğa soğru yürüdüm.İlgi ve marul sarılmış uyuyorlardı.İlgi'nin elleri marulun kıvırcık saçlarındaydı ve marulun elleri İlgi'nin beline dolanmıştı.Daha yeni tanışmalarına rağmen neydi bu samimiyet?Tekrar uyuduğum odaya gidip ceketimin cebinden telefonumu çıkardım.Elli cevapsız arama bam diye çıktı karşıma.On tanesi babamdan yirmi tanesi Tutku ve yirmi tanesi Evren'dendi.Ve birde Evren sesli bir mesaj bırakmıştı.
"Şuan çok sinirliyiz.Çabuk bize dön.Seni çok merek ettik."
Anlaşılan babam bana ulaşamayınca kızları aramıştı.Ayakkabılarımı ve ceketimi giyip odadan çıktım.İlgi uyanmıştı ve marul a tuhaf tuhaf bakıyordu."İlgi çabuk çıkmamız lazım."Kolundan tutup sürükledim.Ateş ortalarda yokken burdan uzaklaşsak iyi olurdu.Sokağa çıkınca bir taksi çevirdim."Kimdi o çocuk?"
"Şu bütün gece sarılıp uyuduğun çocuk mu?Doğan.İyi çocuktur.Dans grubundan arkadaşım."
"Bütün gece sarılıp uyuduğun derken?"Elimle İlgi'nin ağzını kapadım."İlgi soru sorma tamam mı?Eve gidiyoruz ve benim kursa yetişmem lazım."
Derse yarım saat kalmıştı ve ben bu günde geç kalmıştım.Dudağımı ısırken şöföre yolu tarif ettim.
Multimedia: İlgi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
RomanceNasıl bir kazaysa bana benim olan her şeyi unutturmuştu.Hislerimi...Korkularımı...ve...Aşkımı...Deli değildim.Sadece hatırlıyordum.