Önce fısıltı sesleri sonra gülüş ve bağırma sesleri duyuluyordu.Ateş'in kalp atışlarını içimde hissediyordum."Gitme." diye fısıldadı.Yere yığıldım.Hatırlıyordum.Her şeyi hatırlıyordum.Onu nasıl terk ettiğimi, arkama bakmadan çekip gittiğimi hatırlıyordum.Ondan kaçmak için İngiltere'ye gittiğimi hatırlıyordum.Onsuz yapamamıştım.Sonunda dayanamayıp ona dönmeye karar vermiştim ki hava alanına gelmeden bir kaza geçirmiştim.Doktorların odama geldiklerindeki görüntülerini fısıltılarını hatırlıyordum."Büyük bir tramva." demişti baş hekim.
Koşarak erkeklerin soyunma odasına girdim.Ateş burada üzerini değiştirmişti ve dolabı da ilk dolaptı.Dolabını açıp içinden kapşonlu bir hırka çıkardım.Büyük hırkayı üzerime geçirip koşturarak dans kursundan çıktım.Hırkanın kollarından sadece parmak uçlarım görünüyordu.Islak gözlerimi kolumla silip dağınık saçlarımı geriye attım.Bahçede Tutku peşime takıldı.Ama onu umursayacak durumda değildim.Nefes nefese Ateş'in evine koşturuyordum.Apartmanın kapısı açık olunca asansörü çağırdım ama doluydu.Zamanım yoktu biran önce onu görmeliydim.Geldiğimi artık onu hiç bırakmayacağımı söylemeliydim.
Dördüncü kata geldiğimde soluk soluğaydım.Zili çaldım ama açan yoktu.Üst üste en az on kere çalmışımdır.Açmayınca kapıyı yumrukladım.Özür dilemeliydim.Ne derse kabullenecektim.Gerçekten onsuz yapamıyordum.
Neredeyse yarım
saat olmuştu ve kapı açılmamıştı.Kapının önüne yığılıp bekledim.Bir yandan burnumu çekerken bir yandan da ağlamamaya çalışıyordum.Karşı dairenin kapısı açıldı ve yaşlı bir teyze çıktı."Kızım napıyosun burda?"
"Ateş'i bekliyorum teyzecim.Bu gün gördünüz mü?Ne zaman çıktı?"
Suratı birden sarktı kadıncağızın."Senin haberin yok mu?"
"Neyden?"
"O oğlan yoğun bakımda.Nerdeyse bir ay olcak.Daha kendine gelememiş.Çok yazık oldu dağ gibi çocuk şimdi ne halde."
Nefesimi tuttum."Ne?Ne zaman?"
"Bilmiyorum ki yavrum.İşte en son ruh gibi dolanıyordu ortalıklarda.Sonrada duyduk ki araba çarpmış yolda yürürken.Durumu ağırmış.Galiba mart ayıydı.Biri miydi neydi? "
"Hangi hastane?"
"Sokağın baş..."
Teyzenin konuşmasını bitirmesini beklemeden merdivenlere koştum.Göz yaşları gözümün önünde bulanıklık yapıp görüş kalitemi düşürüyordu.Düşmemek için korkuluklara tutundum."Dayan aşkım.Geliyorum."
Hastaneye hangi ara geldim bilmiyorum.Giriş kısmında hasta kaydı yapılan yerin önünde durduğumda nefes nefeseydim."Ateş.Ateş Tanoğlu."
"İleriden düz gidin merdivenlerden ikinci kata çıkın.Karşınızdaki ilk yoğun bakım odasında."
Yine merdiven.Bu sefer yüzümü hırkanın kollarıyla tamamen kuruladım.Derin bir nefes alıp tekrar koşturmaya başladım.Sonunda camın önüne geldiğimde bir an duraksadım.Oradaydı.Neredeyse ölü gibi uzanmış yatıyordu.Her yerinde kablolar serumlar vardı.Nefesimi tuttum.Kadın ne demişti?1 mart.Benim trafik kazası geçirdiğim gün.Ayaklarım uyuşunca kendimi yerde buldum.
"Masal!"
Gözlerim bulanıklaşmıştı.Tutku ve Evren'in kollarımdan tutup beni bir yere oturttuğunu hatırlıyorum ve görüntü tamamen kayboluyor.
-------------------------Her şeyi hatırlıyordum evet-------------------------
Yarışma biteli yarım saat olmuştu ve ben üzerimi değiştirip arkadışımın verdiği bir partiye gelmiştim.Yarışmadaki yarışmacıların neredeyse çoğu buradaydı.Parti pir bahçede yapılıyordu ve ses sistemi gerçekten müthişti.Yakın arkadaşım Semih müziğin sesini kıstı ve bir elinde kadehle tüm kalabalığın dikkatini topladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
Storie d'amoreNasıl bir kazaysa bana benim olan her şeyi unutturmuştu.Hislerimi...Korkularımı...ve...Aşkımı...Deli değildim.Sadece hatırlıyordum.