ᴅɪsᴀᴘᴘᴏɪɴᴛᴍᴇɴᴛ

242 22 1
                                    

Bölüm 15 : ' hayal kırıklığı '

Bölüm 15 : ' hayal kırıklığı '

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bunu senden hiç beklemezdim."

❅ ❅ ❅

Mavi saçlı oğlan yüzünde hissettiği sıcaklık ve yoğun ışıkla rahatsız olarak gözlerini araladı. Uykulu olduğundan hafifçe kıstığı gözleriyle bakışlarını etrafında gezdirdiğinde kendi odasında olduğunu anladı. Yanına döndüğünde birkaç metre uzağındaki yatakta yatan Kagami'yi gördü. Ellerini kaldırıp gözlerini ovduğu sırada başındaki ağrıyı fark etmesiyle dudaklarından istemsizce acıyla kısık sesli bir inleme kaçtı. Elini alnına koyup yüzünü buruştururken sertçe yutkunup üzerindeki yorganı açtı ve ayaklarını yataktan aşağı sarkıttı. Komidinin üzerindeki su bardağına uzandığında dikkatini direkt olarak erişemeyeceği bir uzaklığa konan ağrı kesiciler çekti. İlk olarak suyundan bir yudum aldıktan sonra komidine tutunarak ayağa kalktığı gibi hissettiği ağrı direkt onun geri oturmasına sebep oldu. Gözleri şaşkınlıkla büyürken acıyla inlememek adına dudaklarını ısırırken yeniden ayağa kalktı ve yüzünü acıyla buruşturdu.

'Bu ağrı neyin nesi?'

Düşündükleri arasında aklı dün geceye gitti. Ardından Aomine'ye söylediği lafları bilinçsizce söyledini hatırladı. Gecenin iyice devamını hatırladığı gibi buruşturduğu yüzü gevşedi ve oldukça şaşkın bir hâl aldı. Kızıl saçlıyla yaptığı her bir an zihninde canlanırken, kaybolan anıları teker teker yerine geldi. Ardından bakışları yeniden ağrı kesiciye döndü. Aklında kızılın sesi yankılandı.

"Buna ihtiyacın olacak. İyi geceler, Tetsuya."

Ardından kızılın alnına bıraktığı narin öpücükten sonra odadan çıkışı ve Kuroko'nun itaatkârca uykuya dalması. Mavinin gözleri hızla doldu. Onun sarhoşluğundan faydalanarak yaptığı hareket tüm kalbini paramparça ederken eliyle akmaya başlayan inci tanelerini sildi. Kuroko bunu yapmak istememişti. İstese bile zamanının yanlış olduğunu düşünüyordu. Ayrıca hissettiği utanç ve sinir bütün bedenini ele geçirirken, Kuroko bir kere daha hayal kırıklığı içerisinde öylece kalakalmıştı. Komidinin üzerindeki ağrı kesiciyi alıp paketten bir tane çıkardı ve ağzına attı. Ardından suyu da arkasından içti ve bakışları saate döndü. Henüz sabahın yedisiydi. Kuroko ağrısını umursamadan direkt olarak kızılın giydirdiği pijamaları çıkardı ve altına siyah bir eşofman giyip üzerine ise mavi tişörtünü geçirdi. Beyaz hırkasını da alıp üzerine giydikten sonra yine beyaz olan ayakkabılarını da giydi ve telefonunu bile almayı unutarak odadan hızlıca çıktı. Gözleri durmaksızın dolarken asansöre doğru ilerledi. Tuşuna basıp beklemeye koyulduğunda duyduğu ses ile duraksadı.

"Evet, Takao. Lanet olası uykunu bırak ve aşağı gel. Antrenman yedi buçukta başlıyor."

Midorima'nın sert sesi koridorda yankılandığında Kuroko direkt açılan asansöre bindi ve kapama tuşuna basılı tuttu. Fakat araya giren el kapı kapanmadan onu durdurduğunda Kuroko hızla hırkanın koluyla gözlerini silip başını eğdi ve asansörün köşelerinden birine geçip beklemeye koyuldu. Kulağındaki telefonu indirerek aramayı sonlandıran Midorima içeriye girdiğinde beklemediği birini görmesiyle şaşırdı.

"Kuroko?"

Mavi saçlı oğlan başını kaldırmadan cevap verdi.

"Günaydın, Midorima-kun."

"Bu saate neden kalktın? Bildiğim kadarıyla Seirin'in antrenmanı saat onda."

"Uyku tutmadı."

Midorima gideceği kata bastığında Kuroko öylece beklemeye başladı. Sessiz bir yolculuğun ardından kapının açılmasıyla Kuroko yeşil saçlıdan önce davranarak önüne geçti ve hızlıca asansörden çıkıp kendisini otelin dışına attı. Gözleri dün olanlardan dolayı yeniden dolarken yürümeye başladı. Adımları dün gidemediği denize doğru ilerledi.

Akashi her sabah olduğu gibi altı da kendisini ayakta buldu. Kalkıp kendisine sert bir kahve yaptı ve bir süre her zaman yaptığı rutinini uyguladı. Ardından akşam yaşananlar aklından bir kere daha geçerken elindeki üçüncü kahveyle balkona ilerledi. Yaklaşık bir saat sonra çıktığı balkondan ve sabahın erken olmasından dolayı soğuk olan rüzgâr yüzüne çarptığında iyice kendine geldiğini hissetti. Yaklaşık yarım saat boyunca güzel manzarayı izliyorken, otelden çıkan birini yakaladı melez gözleri. Mavi saçları nerede görse tanırdı zaten. Bu kadar erken bir saatte dışarıya çıktığını gördüğünde kaşları çatıldı kızılın. Kuroko'nun ilerleyişini izledi bir süre. Ardından telefonunu çıkarıp mavi saçlının numarasını çevirdi ve bekledi. Fakat onun durmamasıyla telefonunu almadığını anlamak zor olmamıştı. Kulağındaki telefonu indirip bakışlarını gittiği yolda gezdirdi. Onun sahile doğru yürüdüğünü fark ettiği gibi telefonunu cebine koydu ve arkasını dönüp odanın çıkışına ilerledi.

Kuroko sonunda sahile ulaştığında denizin dalgalarının verdiği huzurlu sesin eşliğiyle yürümeye başladı. Elleri ceplerindeyken, dün yaşadığı her bir an aklından geçiyordu durmaksızın. Göz yaşları gittikçe artarken hızlıca yeniden hırkanın kol kısmıyla yüzündeki ıslaklığı sildi.

"Tetsuya!"

Arkasından gelen ses ile ismini duymasıyla adımları durdu genç oğlanın. Duyduğu adım sesleri kendisine yaklaşıyor olduğunun bir kanıtıyken onunla muhatap olmak istemediğinden ilerlemeye devam etti Kuroko. Özellikle de bir kere daha önünde ağlamak istemiyordu kızıl saçlının. Akashi onun hızlandığını fark ettiğinde kendisi de adımlarını hızlandırdı ve hafiflemişte olsa ağrıları olan mavi saçlıya kısa sürede yetişip bileğini yakaladı ve kendisine doğru çekti. Kuroko aniden bileğinin tutulması ve çekilmesi üzerine arkasını döndüğünde kendisini kızılın kolları arasında bulmuştu. Akashi'nin belini kollarıyla sarmasıyla ondan uzaklaşamazken, başını eğdi ve gözlerini ondan kaçırdı.

"B-Bırak beni." dedi Kuroko sesinin titremesini engelleyemeyerek.

"Neler-" derken mavi saçlının çenesini tek eliyle kaldırdığında gördüğü yaşlar üzerine sözü kesildi kızıl saçlının. Bakışlarını şaşkınlık esir alırken mavi gözlerin kendisinden kaçarak başka yere bakmasıyla çenesindeki elini sıkılaştırıp mavi gözlerin kendisine dönmesini sağladı.

"Neden ağlıyorsun...?"

Çenesindeki eli kaldırıp mavi saçlının yanağını kavradı kızıl olan. Gözyaşlarını silerken nazik davranmaya özen göstererek hareket etti.

"Bir de soruyorsun..."

Kuroko ellerini kaldırıp kızılın göğsüne yerleştirdi ve onu hızlıca ittirdi. Fakat Akashi ona göre güçlü olduğundan yerinden kıpırdayamamıştı. Akashi sorgular gözlerle mavi saçlıyı süzerken olan biteni anlamasıyla konuştu.

"Hatırlıyorsun."

"Keşke unutsaydım!" derken sesini yükseltti Kuroko. Çatık kaşlarının yanında kızarmış gözleri kendisini belli ediyordu. Akashi onu böyle gördüğünde duraksadı. O... kendisini istemiyordu muydu ki?

"Sen... istemiyor muydun?"

"İstiyor olabilirim fakat böyle değildi! Ya da şimdi değildi! Sarhoşluğumdan faydalanarak böyle bir şey yapacağını asla düşünmemiştim!"

Akashi duyduğu sözcükler üzerine kaskatı kesildi. Asla bu yaptığının böyle anlaşılacağını düşünmemişti fakat bir kere daha kafa yorunca gerçekten de ne kadar iğrenç bir şey yaptığını fark etti. Onun belini saran elleri gevşerken Kuroko direkt geri adım attı ve yaklaşık bir metre koydu aralarına.

"Bunu senden hiç beklemezdim, Akashi-kun. Gerçekten de... neyse."

Kuroko arkasını dönüp ilerlediğinde ardında kendisinden hiç olmadığı kadar nefret eden bir adam bıraktığının farkında değildi.

being back || akakuroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin