"Yıldızlar dökülür sonsuza içimizden."

293 50 18
                                    

Bölüm Şarkısı:  Daniel Caesar- Streetcar

Keyifli okumalar🖤

Bir Taehyung'a bir de kapıda durana bakıyordum. Şaşırmıştım. Taehyung da şaşırmış olacak ki ağzına attığı cipsleri püskürtmüştü. Şimdi yatakta ben, Taehyung ve salyalı cipsler yatıyorduk. Ayrıca o kadar yüksek sesli de konuşmuyorduk. Gelen kişi kapıyı dinlemiş olmalıydı. Duyma şansı yoktu çünkü.

"Youngjae? Senin ne işin var burada tanrı aşkına?"

"Oda arkadaşımın yanına gelmek için izin mi almam gerekiyor acaba?"

"Yalnız burası bizim odamız değil amip beyinli!" Tae'nin oda arkadaşıydı demek.

"İzin mi almalıyım yani? Peki gelebilir miyim minnoş şey?"

Minnoş? Ben mi minnoş? Hem bu nasıl tabir amına koyayım. Bir dakika. Minnoş şeyler küfür etmez çok ayıp!

"Gelebilirsin sorun yok. Bir kişiden bir şey olmaz sonuçta değil mi Taehyung?"

Hayır demem için yalvarıyor gibiydi bakışları. Sevmiyor muydu acaba?

"Tabi ki sorun yok Jimin sarı kafası. Ne sorunu olacak ki?"

Bunu demesinin üzerinden tam olarak yarım saat geçmişti ve Youngjae denen herif tam yarım saattir konuşuyordu. Yemin ederim ne Taehyung ne de ben tek kelime etmemiştik. Bir şey anlatıyordu. Sonra o anlattığı şeyden başka bir olay hatırlayıp, ilk anlattığını bitirmeden diğerine atlıyordu. Kesinlikle aradaki bağlantıyı kuramıyordum.

Taehyung kulağıma hafifçe eğilip, "Bakışlarımdan da mı anlamadın sarı kafa. Kabul etmeyecektin amına koyayım." dedi kısık sesle. Ben nerden bilebilirdim bu kadar kötü olacağını?

Araya girmek ister gibi boğazımı temizledim. Taehyung da anlamış olacak ki sessizce "Şükürler olsun." dedi. Youngjae duymamıştı.

"Youngjae, seni tanıdığıma gerçekten çok memnunum. Lafı dolandırmayı sevmem Taehyung bilir."  Tae bana dönüp, "Nereden bileyim sarı kafa tanrı aşkına!" bakışıyla "Yoo." dedi. Koluna vurdum.

"Neyse. Konuya döneyim. Tam yarım saattir konuşuyosun ve biz tek kelime dahi etmedik. Konuşman çok güzel, muhabbetin sarıyo fakat..ımm..ne diyecektim?"

"Jimin, herkes bu yönümden şikayetçi üzgünüm. Bir kaptırdım mı daha duramıyorum. Gitmemi mi istiyorsunuz? Söyleyebilirsiniz sorun değil gerçekten."

"Hayır Youngjae, tabi ki gitmeni istemiyoruz. Sadece... Benim de kendimi tanıtmama fırsat versen ve ortak bi konuda birlikte konuşsak daha iyi olur."

"Haklısın. Bu yönümü törpülemeliyim. Baştan alalım mı?"

Taehyung Youngjae'ye dönüp, "Şaka mı yapıyorsun? Seninle bu konuşmayı yurda geldiğimden beri yapıyorum. Bana hiç böyle demedin sikik herif!"

"Ne yapayım Tae? Çok tatlı şuna baksana. Hem yeryüzüne inmiş bir meleği gücendirmek bana yakışmaz. Öyle değil mi Jimin?"

"Abartıyorsun Jae. Sana Jae dememde sorun var mı? İsmin biraz uzunda.."

"Bana it desen havlarım Jimin. Hiç sorun değil. Hem sevdim. Daha samimi geliyor."

Tatlı çocuktu. Taehyung kadar olmasa da ona da ısınmıştım. Biraz gülüştük, biraz bizi yıpratan olaylardan konuştuk. Sonra biraz daha güldük. Tae yataktaki cipslerin yanına bir kaçını daha ekledi. Öyle böyle saat 12.30 olmuştu.

Youngjae esnemeye başlamıştı bile. Tae'nin de gözleri kapandı kapanacaktı. Baktım, kedi gibi yanıma sırnaşıyor, yatağa boylu boyunca uzanmaya çalışıyor, hemen itikledim.

Show and Tell ℘ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin