"Bir gece parçası mı kaburgandaki?"

345 47 33
                                    


Bölüm Şarkısı: UMI- River

Keyifli okumalar🖤

"Jimin kalk hadi derse geç kalacaksın! İki saattir seni çağırıyorum. Hayır yani anlamıyorum da! Nedir seni bu kadar uyutan? Hiç böyle yapmamıştın."

Kulağımın dibinde bağıran Taehyung ile güne başlamıştım. Evet 5 dakikadır uyanıktım ve evet, Taehyung'u tam 5 dakika önce dinlemeyi bırakmıştım. Çünkü sıcacık yatağımdan ayrılıp sıkıcı ders hayatına geçiş yapmak istemiyorum.

"Beni duyduğunu biliyorum göt herif! Yatakta pineklemeye devam edersen yemin ederim su dökerim. Beni bilirsin yaparım bunu!"

Kesinlikle yapardı.

"Tamam kalktım sus artık. 5 dakikadır kesintisiz bağırıyosun yeter! Boğazın da mı acımadı?"

"Ha yani 5 dakika önce uyandın ama beni salak gibi bağırtıyorsun? Harikasın Jimin! Kalk duş mu alıyosun yüzünü mü yıkıyosun ne bok yiyosan artık, açıl bir an önce."

"Emret komutanım!"

Yataktan kalkmış, asker selamı veriyordum. Haliyle kafama yastık yedim. Eli ağırdı fakat seviyordum bu çocuğu.

Elimdeki yastığımı yatağa bırakıp, yorganı düzenledim. Yatağım tamamdı. Şimdi de kendimi düzeltme vaktiydi. Adımlarımı dolabıma yönlendirdim.

Kafamda "Okulun ilk günü ne giysem acaba?" düşüncesi yoktu malesef. Hayatı bu kadar çok sevmiyordum. Hem ne giysem harika görünecektim. Düşünmeye ne gerek vardı?

Dolabımın kapağını açıp kıyafetlerime baktım. Sonbahardan kışa geçiş aylarındaydık. Bu yüzden hava ne çok soğuktu ne de çok sıcak. Tam ortasıydı. İlkbaharın biraz daha rüzgarlısı. Anlarsınız işte.

Bu yüzden beyaz bir tişört üstüne giymek için de sarı oduncu gömleğimi aldım. Çıkmadan da deri ceketimi giyerdim heralde. Altım için ise dar siyah kot pantolon yığınımdan birini çıkardım. Arayı kemerle bağlayabilirdim. Boş kalmasını sevmezdim çünkü.

Kıyafetlerimi alıp banyoya yöneldim. Taehyung "10 dakikaya kapının önünde ol!" diyerek odadan ayrıldı. Ben de banyoya girip kapıyı kilitleledim.

Ayağımdaki bandajı çıkardım ilk. Evet düşmemin üzerinden iki gün geçmişti. Ve tabi, Jungkook'un beni öpmesinin üzerinden...
Üstümü çıkarırken o günün görüntüleri düştü zihnime.

Beni öpmüştü ve ben de izin vermiştim. Baya baya izin vermiştim. Nasıl oldu gerçekten bilmiyordum. Yanına kimseyi yaklaştırmayan Park Jimin, iki gün önce biriyle öpüşmüştü. Hem de oda arkadaşı olan, günün neredeyse yarısında görebileceği biriyle.

Gerçi Jungkook'u iki gündür görmüyordum. Beni öptükten sonra, -yardım ile alakalı bir şeyler zırvaladıktan sonra- başını eğmiş öylece duran bana uzun bir süre bakıp odadan gitmiş, daha da gelmemişti. Nerede, nasıl olduğunu deli gibi merak etsem de kimseye sormamıştım. Taehyung'a bile. Onu odada görmemesine rağmen Taehyung'da bir şey dememişti. Bir şeyler bildiği belliydi ama kurcalamıyordum.

Hızlıca fazla özenmeden duşumu aldım. Kapının askılığına astığım kıyafetlerimi üstüme geçirdim. Gerçekten ıslak bacağa pantolon geçirmek kadar boktan bir şey yoktu şu hayatta.

Lavobonun önüne geçip, siyah şarjlı diş fırçasına zıt duran beyaz diş fırçamı aldım. Jungkookla birbirine tezat olarak yaratılmış iki insan olduğumuz, şu iki diş fırçasından bile anlaşılıyordu.

Dişlerimi de fırçalıp iki üç makyaj malzememle cildimi düzelttim. Dolaptan parfümümü alacağım sırada, bir alt rafta onun olduğunu düşündüğüm parfümü gördüm. Elime alıp kapağını açtım ve burnuma yaklaştırdım. Saf Jungkook kokuyordu. Koklayınca kızgın çöllerden serin sulara geçiş yapıyordunuz. Güzeldi.

Show and Tell ℘ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin