❧ 14 : a little jam, a little happiness

246 55 165
                                    

Çok, çok uzun zaman önce birisinin yanında, sadece elini tutarak bile bu kadar huzurlu hissedebileceğimi düşünmezdim. 

Eğer sürekli elini tutarak mutlu olacaksam buna itiraz etmezdim ancak bu beni korkutuyordu. Birine bağlanmaktan daha çok korkutan şey o kişinin belki de yarın yanımda olmayacak olmasıydı. Sadece uyurken bu kadar huzurlu hissettiren biri vardı yanımda, yaptığı tek şey uyumaktı ve ben bundan bile huzur alıyordum. Kalbimde anlatamayacağım kadar geniş bir ferahlık vardı ve bu his sanki göğsümü delip geçecekmiş kadar büyüktü. Bu hissi daha önce hiç hissetmemiştim ve çok yabancıydı.

Bana yabancı olan her şeyi Donghyuck'la tattığımı yeni yeni fark ediyordum. 20 yıllık yaşamımda bu duyguları neden daha önce yaşamadığımı sürekli soruyordum kendime. Mesela bu hissi lisedeyken yaşamak isterdim, arkadaşlarımla konuşurken en basitinden. Küçük olaylar aslında birer büyük yaraydı benim için, yara bandı tutmayacak kadar büyüktü ve dıştan gözüken sadece birer çizikti.

Donghyuck benim için bir arkadaş değildi ancak öyle olması da iyi olabilirdi, belki de hiç karşılaşmayabilirdik. Lee Donghyuck beni kurtarmıştı ancak benim ardımda bıraktığım enkazı görmüştü ve o enkazın altında kalmaya başlamıştı. Kötü hissediyordu ve sebebi de bendim. Lee Donghyuck benim için çok şey ifade ediyordu ancak ben neyin ne olduğunu kavrayamayan küçük bir kızdım.

Sol elimi yumuşak saçlardan çekip yerimde doğrulduğumda Donghyuck da kıpırdamıştı hafifçe. Başını çok kısa bir süre kaldırıp yarı açık gözleriyle bana baktığında uykusunun ne kadar hafif olduğunu öğrenmiş oldum. Gözlerimi kırpıştırdım birkaç kere, ardından da hafifçe gülümsedim. ''Günaydın.'' diye sevecen bir sesle konuştuğumda ses vermedi, kollarını benden ayırıp tamamen uzaklaştı bedenimden. Tutulmuş boynuma rağmen yerimde tamamen doğrulup bağdaş kurdum. Hyuck benden biraz uzaktaydı ve hâlâ ayılmaya çalışıyordu.

Onu beklemeden odamızdaki banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkadım, ardından da odaya tekrar girip bavulumun içinden beyaz, çiçekli bir elbise çıkardım. Donghyuck perdeleri açıyordu ve bu istemsizce gözlerimin kamaşmasına neden olmuştu, yarım saattir uyanık olduğum için karanlığa alışmıştım. ''Acıktın mı?'' Donghyuck saçlarını dağıtırken konuştuğunda hızlıca başımı salladım. Kurt gibi acıkmıştım hem de. 

''Giyinip aşağı gidelim o zaman.'' Ona başımı sallayarak onay verirken tekrar banyoya gidip üzerimi değiştim ve katlamış olduğum pijamalarımla odaya geri döndüm. Ben içerideyken Donghyuck da üzerini giyinmişti, üzerinde siyah ince bir tişört vardı. Tişörtün üzerine kırmızı-siyah kareli gömlek giymişti. Altında da dizleri yırtık mavi bir jean vardı ve güzel gözüküyordu.

Benim ardımdan banyoya gidip elini yüzünü yıkarken ben de yatağı topladım ve camı açtım. Koltuğun üzerinde katlamış olduğu pijamaları vardı. Elimdekileri onun pijamalarının yanına koydum ve onu beklemeye başladım. Beklemem birkaç dakika içinde son bulduğunda Donghyuck arabanın anahtarını almıştı, ben de oda kartını alıp onu takip ettim. Kapıyı kilitleyip kartı ona verdiğimde gülümsemişti. ''Eğlenceli bir iş.''

Başımı salladım heyecanla. ''Evet.'' Uzun koridorun sonundaki asansörü kullanacağımız için yürümemiz gerekti ve biz asansöre en uzak odadaydık. Gece her ne kadar pek dikkat etmesek de şimdi gözümde büyüyordu bu yol. Donghyuck anahtarı cebine sıkıştırdığında sağ elini uzatmıştı bana. Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Elini tutmamı bekliyordu ve ben de onu kıramadım, sol elimi elinin üzerine koyarken yanaklarımın ısındığını ve kalbimin teklediğini hissetsem de tepki vermedim.

Elimi sıkıca kavrayarak yürümeye başladığında içimdeki o korku yine baş gösterdi. O korku yokmuş gibi kendimi rahatlatmalıydım. Ben de onunla hemen hemen aynı adımları atarak hizasında dururken uykulu gözüküyordu hâlâ. Gece boyu uyumayan bendim oysaki. Etrafı incelediğimde pansiyonun pek de dolu olmadığını etraftakilerin sadece birkaç çalışan olduğunu görmüştüm. Anlaşılan bu yere pek kimse gelmiyordu çünkü şehrin çok dışındaydı.

PASSENGERSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin