Odanın kapısının açılmasıyla bakışlarımı oraya çevirdim. Barın gülümseyerek yanıma geldi ve elinde de bir poşet vardı. Yanıma oturup "Daha iyi misin?" diye sordu. Gülümseyip başımı eve anlamında salladım. "Elinde ne var?"
Barın sırıtıp poşeti arkasından çıkardı. Kucağıma bırakıp "Bak bakalım ne var," dedi. Kaşlarım havalanırken poşete baktım. "Ya Barın," dedim poşetteki çikolataları, cipsleri ve daha bir çok aburcuburu görünce. Ona dönüp yüzünü avuçlarımın arasına alıp kısa bir öpücük bıraktım. "Çok teşekkür ederim sevgilim!"
Elini yanağıma koyup "Şimdi çorba gelecek. Onu iç, sonra ilaçlarını. Sonra bir sürprizim var sana," deyince 'Ne?' diye sormayacaktım çünkü sonuçta sürprizdi.
Barın dan...
"Gel bakalım," deyip Sanem'i yere serdiğim kilime oturturken. Sanem göz devirip "Bana hasta muamelesi yapma ya," dedi. Bu sefer ben göz devirdim. "Hasta olmasaydın ilaç kullanmazdın dimi? Şimdi sessiz ol ve ben ne diyorsam onu yap!"
Sanem'i oraya yerleştirdikten sonra önceden hazırladığım tüm abur cuburları serdiğim kilimin üzerine koydum. Son olarak bir iki meyve suyu çeşidi koyup Sanem'in yanına oturdum. Sanem bana bakarken ben gülümseyip başını göğsüme koydum.
Yanımızda ki kumandayı alıp projeksiyonla yansıttığım duvara filmi açtım. Ben bunları yaparken Sanem bana hayranlıkla bakıyordu. Bilmiyordu ki biraz daha böyle bakarsa dayanamayacağımı.
"Sanem?" dedim ekrana bakarken. "Hı?"
"Bakma bana öyle yoksa hiç iyi şeyler olmayacak, haberin olsun. Uyarmadı deme!"
Sanem gülüp ekrana dönerken ben de gülümsedim. Bu kızı yememek için kendimi zor tutuyorum. Film başlamadan "Sen çok güzel bir adamsın, biliyor musun," deyince saçlarından öpüp "Karşımdaki sensen, böyle olmam normal," dememle yattığı göğsümden doğrulup dudaklarıma yapıştı. Ellerimi yanaklarına yerleştirip karşılık verdim.
Benden ayrılıp tekrar göğsüme yattı. Gülümseyerek filmi başlattım. Kollarımı ona sarıp kendime çektim. Kokusundan filme odaklanamıyordum. Bakışlarımı ona çevirdiğimde tüm dikkatle filmi izlediğini gördüm.
Gözleri, yanağı, saçları, burnu... O kadar mükemmeldi ki bazen bakmaya, dokunmaya kıyamıyorum. Hep bana sen muhteşem bir adamsın diyor ama kendinin farkında bile değil. Beni ne denli kendine bağladığının farkında bile değil.
Yüzümü boynuna gömüp kokusunu içime çektim. Elini yanağıma koyup saçlarımdan öptü.
"Seni çok seviyorum Kraliçem!"
"Valla ben şüpheliyim," demesiyle kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Sevmiyor musun yani?"
Avcuna çenesini alarak "Tartışılır," dedi bu arada kaşlarını indirip kaldırırken. Sinirlenmeye başlamıştım. "Seviyor musun, sevmiyor musun? Bana net bir cevap ver!"
Yüzümü avuçlarının arasına alıp dudaklarıma kısa bir öpücük bırakıp "Cevap vermeme gerek yok galiba," deyince "Sen bana şaka mı yaptın," dedim. Gülümseyip başını sallayınca "Görürsün sen," deyip karnından gıdıklamaya başladım. İkimizde gülerken Sanem yere uzandı. "Ya...Bar...Barın ya...Dur!
Kahkaha atarken durup üzerine çıktım. Burnumu burnuna sürtüp "Neymiş; sevgiliye o konularda şaka yapılmazmış!" dedim. Sanem tek kaşını kaldırıp "Öyle mi?" dedi ve beni birden yanına yatırıp yattığı yerden doğruldu. Bu sefer o gıdıklamaya başladı. Beni gıdıklıyordu ama benden daha çok gülüyordu. Gülümseyen yüzüne neler vermezdi be ben!