Aynadan kendime bakıp gülümsedim. Şu an üzerimde gök mavisi bir elbise vardı. Omuz kısımları dantelli, Etek kısmında yıldızlar olan ve dizimin altına gelen bir elbiseydi. Saçlarımı açık bırakıp dalga şeklini vermiştim. Yüzümde de o kadar çok bir makyaj yoktu.
"Hadi çıkalım," diyen Pelin'e zorunda olduğum için gülümsedim. Eda yanıma gelip "Müthiş olmuşsun kız," deyince gülüp "Teşekkür ederim," dedim.
Pelin önden çıkarken bizde arkasından kuaförden çıktık. Kapının önünde duran Barın'ı görmemle şaşkınlıkla gözlerim açıldı.
İnanmıyorum ya, sabahtan beridir yani beni mi bekliyordu? Çok tatlı değil mi yaaaaaa. Oda siyah bir takım elbise ve bir iki tane takı takmıştı ve çok havalı duruyordu.
Pelin'in yüzünün düşmesi gözüme çarparken Eda "Ya çok romantik!" dedi. Onlara dönüp "Siz gidin ben Barın ile geleceğim," dediğimde ikiside gitti.Telefon ile uğraşan Barın'ın yanına gidip arkasından gözlerini kapattım. Sesimi çıkarmadan tepkisini izledim.
Barın ellerini ellerimin üzerine koyup "Senin kokunu hissetmem bile bana yeter, senin olduğunu bilmem için," deyip ellerimi gözlerinden indirip bana döndü.
Beni süzüp "Hass siktir, kızım daha sade bir şey giyemedin mi? Ben o partiden katil olarak çıkacağım, senin haberin var mı?" deyince yüzünü ellerimin arasına alıp "Merak etme sevgilim, hiçbir şey olmaz," dedim.
Beni kendine çekip boynumdan öptü ve kulağıma fısıldadı. "Elbisen güzel ama bu son giyişin!" Kaşlarımı çatarak "Hayır ya! Bunu da yırtmayacaksın demi?" Diye sordum. Barın gülüp "Bunu akşam tartışırız," deyip yüzüme doğru eğildi.
Tam opecekken "Makyajım bozulacak ama," dedim. "Sence umrumda mı?" Deyip dudaklarımızı birleştirdi.