Media: Buğra :3
Saatlerce birbirimize baktık. Gözleri gözlerime kenetlenmişti sanki. Bir an için gözleri dudaklarıma kaydı. Öpeceğini düşündüm. Gülümsedi. Belimde olan ellerini yavaşça çekti ve benden uzaklaşıp odadaki tekli yatağın üzerine oturdu. Gözleriyle yanına oturmamı işaret etti.
Doruğun yanında olduğum zaman sanki nefret ettiğim biri değil de yıllardır tanıdığım huzur veren ve bir saniye bile yanımdan ayrılmayan biriyleymişim gibi geliyo. Kendi babammış gibi huzur veriyo omzu. Bu yüzden ne ona hayır diyebiliyordum ne de kendime gelebiliyordum. Onun yanındayken ben, ben değildim.
‘’Babanın yokluğunu hissediyor musun ?’’ Sanırım bu sormasını beklediğim en son soruydu. Açıkçası babamdan -daha doğrusu babam olacak adamdan- konuşmayı istemiyordum.
‘’Aslında varlığını bilmeden yokluğunu hissetmek..’’ Kendimi ifade edebilecek bi kelime düşündüm. Hiçbir tabir gelmemişti aklıma. Doruk tamamladı cümlemi.
‘’Saçma mı?’’
‘’Evet. Saçma. Yani şuan karşımda olsa bile tanımayacağım bir adamdan nefret etmemde saçma. Ama aynı şey değil işte.’’ Teselli eder gibi yüzüme baktı. En nefret ettiğim şeydi bu. Bi insanın bana acıması kadar sevmediğim bişey varsa o da bunu Doruğun yapmasıydı.
Yüzünü bana çevirerek eliyle saçlarımı kulağımın arkasına attı. Saçlarımı düzelttikten sonra eliyle başıma baskı yaparak beni omzuna bastırdı. Ne kadar dirensem de bi süre sonra boşuna uğraştığımı fark ettim. Çoktan omzuna yaslamıştı. ‘’Senden nefret ediyorum.’’ diye mırıldandı.
İki dakikaya yakın durduk. Ayağa kalktı ve bana doğru baktı. ‘’Gidelim mi?’’ diye sordu elini bana doğru uzatırken. Ayağı kalkıp bana uzattığı ele aldırmadan odanın kapısına doğru yürüdüm. Tüm bu yakınlaşmalardan sonra onun elini tutamazdım. Elini tutmamamı çok umursamamıştı. Belki de belli etmiyordu. Bilmiyorum. Evin dışına çıktığımızda hızla yol kenarına doğru gidip taksi çevirdi. Yanına gelmemi işaret etti. Yüzüne bakmadan taksiye bindim.
Peki böylece bitecek miydi bu gün? Macera aradığımı farkındayım ama günümüzün böyle bitmesini istemiyorum. Ne istediğimi bile bilmiyorum. Beklentimi, isteklerimin sonuçlarını. Aslında Doruk hayatıma girdiğinden beri hiç bir şey bilmiyorum.
Taksideki sessizlikle birlikte dışarıyı seyrettim. Günün yorgunluğundan göz kapaklarım iyice kısıldı, başımı cama yasladım ve uyumaya başladım. Uyumak istemiyordum ama gözlerimi açamayacak kadar yorgundum. Kendimi uykunun kollarına attım.
Birkaç dakika sonra bir el beni kendine çekerek kafamı omzuna yasladı. Bu huzur tanıdıktı. Geçen gece omzunda uyuya kaldığım adamdı bu. Bi erkeğin omzunun huzur verdiği aklımın ucundan bile geçmezdi. Daha önce hiçbir erkeğin yanında uyumamıştım. Doruk benim ilkimdi. Babamın bile yapmadığını, nefret ettiğim adam yapmıştı bana. Şuan nefret edilmesi gereken kişinin Doruk yerine babam olması gerektiğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KarmAşk
Teen Fiction''Ve ben belki de kısa bir zaman sonra, onun gülüşünü bile unutacaktım. Bakışlarını, kokusunu ve belki de sesini. Ama kızıl saçları... Kızıl saçlarını hiçbir zaman unutmayacaktım.''