Media: Doruk Batur
Parasını yanıma oturmak için harcaması.. Tam bir gerizekalı. Buse’nin onu buraya getirme düşüncesine sıçıyım. Ne işi vardı ki bu çocuğun burada. Geldiği yer neyine yetmiyordu?
‘’Onunla oturamazsın.’’ Doruk neden böyle bişey dedi bilmiyorum. Tam soracakken Buğra aklımı okumuş gibi Doruğa baktı.
‘’Neden oturamazmışım? İstediğimi yaparım. Evde onunla uyuyabiliyorsam burada da onunla oturabilirim.’’
‘’Yanında ki boş yere mi oturmak istiyorsun? Bence bi sakıncası yok. Oturabilirsin.’’ Doruğun dediği şey karşısında şaşırmıştım. ‘Az önce beni koruyan adam şimdi beni ellerine mi teslim edecekti. Şaka yapıyor olmalı.’ Diye düşünürken Doruk sınıfa doğru yöneldi ve cam kenarındaki yanı boş olan sıradan çantamı alıp en arka sıraya kendi sırasının yanına fırlattı.
‘’Oturabilirsin!’’ diye bağırdı Buğra’ya. Buğra hafif bi kahkaha attı. Ardından zil çaldı. Ben Doruğun çantamı fırlatmış olduğu yere kurulurken Buğra cam kenarındaki sıranın üzerine çıkmış beni izliyordu. Psikopat bu çocuk. Valla.
Ders zilinin çalmasıyla hoca girdi. Doruk hala gelmemişti. Nerede napıyo bilmiyordum. Açıkçası neden onu merak ettiğimi bile bilmiyordum. Buğra geldiği günden beri benim gözümde Doruk Bay nefret değilde İhtiyaç kaynağım olmuştu.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hele şükür! Çalan zil sesiyle hoca tahta kalemini bırakıp sınıftan çıktı. Doruk derse girmemişti. Endişelenmiyorum elbette! Sadece kendine zarar veriyor olmasından korkuyordum. Ama kesinlikle endişe değil! Ne endişesi mal mısın?
Sınıf kapısından geçenleri incelerken gözüm Tuvaletin hemen yanındaki nöbetçi masasına dayanan Ermeye ve yanındaki Dilana çarptı. Onlarla Tüm hafta sonu ne görüşmüştüm nede konuşmuş. Ve açıkçası.. Özlemiştim.
‘’Dilan! Emre!’’ dedim beni fark edecekleri bi ses tonuyla. Yüzüme bakıp umursamadan sınıflarına geri döndüler. Nesi vardı bunların? Her neyse Doruk daha önemli. Bunları sonra düşünsem de olur.
Sınıftan çıkıp aşağı inmeye başladım. Okul bahçesinde rastgele kişileri durdurup ‘Doruğu gördün mü’ diye soruyordum.
En sonunda tam arkamı dönüp tekrar sınıfa dönecektim ki etten duvara çarpmış bulundum. Duvar etkisi yaratmıştı bende. Bu öküz her kimse biri ona insanların tam arkasında duraksamamaları gerektiğini öğretsin.
Karşımdaki insana –namı diğer etten duvara- içimden küfürler yağdırırken başımı kaldırıp baktım. Kahverenginin en güzel tonuydu gördüklerim. Nerdeyse kırk beş dakikadır aradığım kişinin gözleriydi bunlar. Doruk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KarmAşk
Teen Fiction''Ve ben belki de kısa bir zaman sonra, onun gülüşünü bile unutacaktım. Bakışlarını, kokusunu ve belki de sesini. Ama kızıl saçları... Kızıl saçlarını hiçbir zaman unutmayacaktım.''