On Sekizinci Bölüm: Semihler Ailesi.

803 3 0
                                    

Herkese selam!!

Uzuunca bir aradan sonra upuzun bir bölümle geldim. Finale son 3:(

Oy ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Okurken dinlemeniz için yukarı bir şarkı bıraktım^^

Bölüm sonunda görüşürüz:)



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


On Sekizinci Bölüm: Semihler Ailesi.



Sanrılar gerçek değildi ama yaşattığı ve yaşatacakları gerçekti. Sahi neden böyleydi? İnsanlar bir şeyleri kafasında yaşarken o şeyin acısını neden kanlı canlı yaşardı? Yaşadığım sanrının acısı ne zaman çıkacaktı bilmiyorum ama o acıdan daha önemli bir şey vardı şu an benim için: Murat ya da Murat Bey. Ya da Murat bilmem bir şey... Meryem'le kaldırımın tam ortasında kalakalmış dururken yeniden konuştu.

"Arabanız yoksa evinize kadar bırakabilirim?" Yüzüne sinirle baktığımda kaşlarını hafif çatıp konuşmasına devam etti. "Merak etmeyin, ileride duran arabadaki adamların korumanız olduğunu, yüzer metre aralıklarla da sizi takip edenlerin olduğunu biliyorum."

"Gerek yok." dedim sert bir şekilde. Meryem'in koluna girip "Hadi," dedim.

"Tekrardan görüşmek üzere Sayın Karadağ. Tanışamadık tam olarak ama yine de memnun oldum." Arkamızdan bağırırken istifimi bozmadan yürümeye ve Meryem'i yürütmeye devam ettim. Çünkü... Çünküsü yoktu. Eve gidip annemlerle konuşmaktan başka bir şey gelmiyordu aklıma.

"Yağmur, biraz önce ne oldu öyle?" Meryem nefes nefese konuşurken onu hala çekiştiriyordum.

"Evde konuşsak Meryem?" diyebildim.

"Sen iyi misin peki?" Bu, öylesine sorulmuş bir soru değildi.

"Bilmiyorum Meryem, annemlerle konuşursam iyi olurum belki."

"Belki..." dedi incelen sesiyle.

"Evet, belki."

Uzaktan bizi izleyen arabayı kullanan şoför arka kapıyı açıp arabaya yaklaşana kadar bekledi. Ne zaman biz arabaya bindik, o zaman direksiyon başına geçti ve biz eve gideceğimizi söylemeden arabayı eve sürdü. Yol boyunca kulağa gelen tek ses arabanın motor sesiydi. Ne Meryem'den ses çıkıyordu ne de benden. Boş boş bakıyorduk yol kenarındaki ağaçlara. Birbirimize dahi değmiyordu bakışlarımız.

Koruya girip de araba durunca anladım eve geldiğimizi. Hızla inip yürümeye başladım Meryem'i unutarak. Gözüm ağaçlarda gezinirken kulağıma yine sesler geliyordu. Keşke uğultu gibi olmasaydı da duyabilseydim ne söyleniyor.

Meryem nefes nefese yanıma gelip benimle aynı hızda yürümeye başladı. Ama benim gözlerim hala ağaçlardaydı. bir anlığına durup olduğum yerde döndüm ve etrafıma iyice baktım. Keşke yurt bahçesinde değil de şu korudaki ağaçların arasında geçseydi çocukluğum. Keşke...

Si Sorti: Sen Neredeydin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin