Yedinci Bölüm: Işıksız.

1K 28 24
                                    

Selam canlarım**

Yeni bölümüm ile karşınızdayım. Önceki bölümün sonunda yazmıştım ama buraya tekrar yazıyorum. Yağmur'un Timsah hikayesini burada okuyacağız. Çok uzun zaman önce hikayenin taslağını çıkarmıştım ve yazmak istediğim, paylaşmak istediğim bölümlerden en önemlisi bu bölüm benim için. O yüzden ayrıca çok duygusal ve heyecanım çok daha fazla.

Bundan sonra her ne olursa olsun bölüm uzunluğunu bu şekilde olacak. Yazması benim için daha heyecanlı ve okuması daha keyifli oluyor.^^

Destek olmak için hemen bu satırın altına nokta (.) koyabilirsiniz:')

Müziği açmayı unutmayalımm<2

Bölüm sonunda görüşmek üzere...

Bölüm şarkısı: Barış Akarsu/ Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı: Barış Akarsu/ Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş.

Bölüm şarkısı: Barış Akarsu/ Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yedinci Bölüm: Işıksız.



(Yazarın anlatımıyla)

Sultan Hanım odalarından hiç çıkmamıştı. Nedense insan içine çıkmaya utanmış, sevincini kendi kendine yaşamak istemişti. Oğlu da gelini de anlamışlardı ve ikisi de üzerine gelmemişti. Kocası Ahmet otelin çalışma odasına geçmiş, bir türlü gelmek bilmemişti. Sultan'da odasına çekilip yanından hiç ayırmadığı fotoğraf albümüne bakmıştı saatlerce. Zühre'yle Trabzon'a gelmeden önce, eşleriyle tanıştıkları zamanlar, İdris'i yuvadan aldıkları gün ve düğün günleri. Hepsine tek tek ve uzun uzun baktı. Sıradan fotoğraflar değildi onlar. Hatta ona bile ait değildi. Arkadaşı Zühre'nin gitmeden önce emanet ettiği fotoğraflardı. Kızlarına sahip çıkamamışlardı ama bu fotoğraflara sahip çıkmışlardı.

"Keşke kızlarına sahip çıkabilseydik." diye fısıldadı fotoğraftaki Zühre'ye. Sonra tekrarladı. "Keşke..."

Sabaha kadar vakit ayırdı kendine. Eski kitapları açıp altını siyah dolma kalemle çizdiği satırları okudu. Kasetleri kasetçalarda defalarca dinledi, hatta sigara yakıp sigaranın dumanının nasıl aheste aheste havada kayboluşuna bile baktı uzun uzun. Her birinde Zühre'yi, Zühre ile yaptıklarını hatırlayıp gözleri doldu. Çektikleri zorluklar, yaşadıkları ve hatırlamak istemedikleri günler, Muğla'daki koca konakta yaşadıkları hapis hayatı... Yıllarca aklına getirmeye dahi korktuğu şeyleri uzun uzun düşündü.

Si Sorti: Sen Neredeydin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin