Selam canlarım^
Günün son bölümüyle buradayız. Üç bölümde de açıklama yazmamıştım. Bu bölümün sonunda görüşürüz diyelim*
İyi okumalar<3
6. Bölüm: Yağmur'lu Hava.
"Rüzgar'da bir fotoğraf kadar değerim yok. Zaten onda bir fotoğrafım bile yok."
Kalabalığın tam ortasındayken bir yalnızlık çöker ya hani insana, etrafındaki sesler tizleşir, görüntü bulanıklaşır. Soyutlanırsın dünyadan. Ben beş yıldır çok yalnızmışım. Hem de koskoca bir kalabalığın ortasında, yapayalnızmışım.Bazı insanlar yalnızlığı sever, bazıları ise sevmeye mecbur kalır. Ben yalnızlığı severdim, mecburen sevmek zorunda kalana kadar. Ve bu hayatta mecburen sevdiğim tek şey oldu yalnızlık.
Kaç saat oturduk o masada, kaç farklı şeyin sohbeti döndü hatırlamıyorum. Çünkü yine o illet olası yalnızlık çökmüştü üzerime. Sesler tizleşmiş, görüntü bulanıklaşmıştı birden. Aslında bu benim umurumda bile değildi artık. Ama insan bazen, yalnız kalmak istemiyordu. Sesleri duymak, etrafı izlemek istiyordu. Fark edilmek istiyordu. Görülmek, duyulmak ve hatırlanmak...
Benim Rüzgar'ı hatırlamam 12 yılımı almıştı. O da beni 12 yıl sonra mı hatırlayacaktı?
Söz de ne kadar kolay değil mi? 12 yıl demek ne kadar da basit. Ama 12 yıl, söylendiği kadar kısa değil, hatta adını bile hatırlamayan bir insan için fazlasıyla uzun. Ama olsun. Ben uzun yolların yolcusuyum. Yine yürürüm. Hiç yürümemişim gibi hem de.
Geceye dair son hatırladığım şey, şişedeki son rakıyı bardağıma dökmeye çalışmamdı. Sonrası yoktu. Seyit'in arabasıyla gitmiştim ama şu an kimin arabasındaydım bilmiyorum. Arabadan motor sesi dışında ses gelmiyordu. Bu sesinde motor sesi olduğunu idrak etmem kaç dakikamı almıştı bilmiyorum. Aslında saymıştım ama unuttum. Oturduğum ya da uzandığım yerde hareket etmeye çalışsam da bir milim bile kımıldayamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Si Sorti: Sen Neredeydin?
Misterio / Suspenso"Savrulmak isteyen bir insanı zincire vuramazsınız." -1- Bu kitap Si Sorti adı altında Deniz Kabuğu ve İstiridye olarak devam etmektedir.