Finalden önceki son bölümümüzle herkese merhaba!
Yukarı bıraktığım müziği dinlemenizi ve lütfen sessiz bir ortamda okumanızı rica ediyorum.
Oy ve yorum yapmayı unutmazsanız beni mutlu edersiniz. Bölüm sonunda görüşürüz^^
On Dokuzuncu Bölüm: On İki Yılın Hatırası.
Yavaş adımlarla geri geri gittim. Ama sadece üç adım atabilmiştim. Cihan alnından yüzüne doğru akan kanı elini tersiyle silip gülümsedi. Boynunda, kulaklarında hatta kafasının arkasında bile dövmeler vardı. Kimdi bu Cihan? Ben onun dövmelerini neden daha önce görmemiştim? Gülümsedi. Yine ve yine o iğrenç gülümseyişi yüzüne peyda oldu.
"Yağmur, benden özür dilemen lazım." dedi elindeki kar maskesini yanındakilere uzatırken. "Canımı yaktın. Gerçi," dedi yine iğrenç gülümseyişini takınarak. "Bu, senin canımı ilk yakışın değil." dedi gülümsemesini yüzünden çekmeden.
"Cihan..." diyebildim.
"Bence de daha müsait bir yerde konuşmalıyız. Hadi gel." dedi kolumu sertçe tutarak. Ben tepki dahi vermeden, beni ardında sürüklemeye başlamıştı. Ada, Ali, Meryem, Seyit, Rüzgar... Yerde hareketsizce yatarlarken yanlarından geçirdi beni.
"Merak etme, iki yumruktan kimse ölmez. Bir iki saate uyanırlar." dedi acımasızca bir sesle. Restoranın önünde sayamayacağım kadar çok araba vardı. Önden altıncı arabanın kapısı açıldı ve Cihan beni arka koltuğa bir paçavra gibi fırlatıp yanıma oturdu.
"Gidelim." dedi direksiyondakine.
"Nereye?" dedim titreyen sesimle.
"Daha müsait bir yere." dedi gözlerime bakarken. Ama başımı yere eğip çoktan dua etmeye başlamıştım. Elini montumun cebine atıp telefonumu aldı. Sen kimsin de elimi cebime atıyorsun, diyemedim. Çünkü dersem, Rüzgar'lara iki yumruktan fazlası olurdu. Olmasın... Arka kapının camı açıp telefonu dışarı fırlattı. Sonra camı tekrar kapatıp bana uzun uzun bakmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Si Sorti: Sen Neredeydin?
Mystery / Thriller"Savrulmak isteyen bir insanı zincire vuramazsınız." -1- Bu kitap Si Sorti adı altında Deniz Kabuğu ve İstiridye olarak devam etmektedir.