"Levi senin değerli götünü kurtarmasaydım şimdi burada bücür boyunla bana diklenemezdin!"
Evet ne mi oldu?Bücür diye çığırdığım Levi hızını alamadan üzerime geliyordu.Ancak ben de ona doğru gidiyordum.Gözünde ufak bir "ne oluyor?" bakışı görsem bile koşup zıpladığımda hemen dönüp o da aynı yöne zıpladı.
İki tane 15 metreliği yere serdiğimizde Hange'nin 'yehuuu' diyerek binalarda zıplayışını izledim.
"Bana bir daha bücür dersen seni devlere yem ederim lanet velet."
"Cidden ufaklık hiç bu kadar güzel,yetenekli ve seni her zaman geçen bir velet gördün mü?"
'Tch" sesi duymamla gülerek biricik titan çocuğuma doğru gitmeye başladım.
Yorgun düşmüştü ve savaşamıyordu.Ancak Mikasa'nın ona gözü gibi bakacağını bilerek rahat hareket ediyordum.
Ta ki kılıçları kırılmış ve hayasızca yerde oturan Mikasa'yı görmemle manevra teçhizatını o yöne çevirdim.
Bazen keşke insanların altyazısı olsa diyordum.Şimdi ne olduğunu bilmeden bu denli güçlü ve duygu kontrolü sahibi bir askeri yıkan şeyi saptayıp nasıl kendine getirecektim?
"Ackerman kendine gel burada napıyorsun?"
Eli atkısında öylece yere bakıyordu.
"Lanet olsun bana bak Eren nerede?"
"Aldılar."
"Ne demek aldılar Mikasa?"
Şu lanet üçlüden bahsediyor olmalıydı.Öylece yere bakmaya devam ederken sinirlerime hakim olamadım.Yer sarsıldıkça bize yaklaşan ve yüzündeki sırıtışı yayılan bir dev bize geliyordu.
Mikasa'ya istemesem de yakalarından tutarak havaya kaldırdım ve bir tokat attım.
"Bana bak Mikasa kimse senin bu 'her şey bitti' tavırlarını çekemez.Senin gibi bir asker böyle bir duygusal boşluğa düşemez.Ve bir kadın bir şeyi istiyorsa onu almalı yanlış mıyım?"
Mikasa küçük bir sırıtış ile yüzüme baktığında manevra teçhizatını kullanarak deve yöneldim.Cidden insanlığın en iyilerine mi gülümsüyorsun pislik şey?
Ensesini kesmek için dolandığımda önümden uçan Jean'e göz devirdim.
'Erwin bebek bakıcısına mı benziyorum?Bir de bu bücürü verdin başıma.'
Evet bunlar bu takımı verdiklerinde Erwin'e verdiğim cevaptı.Asla takım kurmayı sevmemiştim.Liderlik benlik bir şey değildi.Verilen emiri yapmak daha çok o emirden cayarak üstlerimi çıldırtmayı severdim.
Ama şimdi çıldıran taraf bendim ve rütbe atlamanın sıkıcı yanlarıyla bu veletlerin arkasını topluyordum.
10 metrelikle beraber yere düştüğümde Levi çocuğunu onaylamayan anne misali bakışlar atıyordu.
Bu hep böyle olmuştu.Acelem yoksa o devi yere sermeden gitmezdim.
Hızlıca çatılardan ilerlerken Eren'in güç bela Armin ile kaçtığını gördüm.Ancak görüş açıma üstündeki kanın siniri ile çıldıran ve katliam yapan Levi'yi görmezden gelerek Sasha ve Connie'yi izlemeye başladım.
Yaralı askerleri bina içlerine taşımaya çalışıyorlardı.
İç çekerek önüme döndüğümde Petra'nın yerde süründüğünü gördüm.
Onu kaldıracak birinin gelmesini umarak küçük bir dev kestiğimde hâlâ aynı yerde olan kıza baktım.
'Takımı nerede?' diye düşünürken geçitteki büyükleri tutan diğerlerini görmemle aşağı ilerledim.
"Neyin var?"
"Bacaklarımı hissetmiyorum."
Hızla ayağına tekme attığımda bağırmıştı.
"Kalk ayağa turuncu kafa."
Bazen yetkinin sizde olması cidden psikolojinizi zorluyordu.Ne diye onca devi ortada kesip kendimi göstermiştim ki?
Petra kalktığında dehşet verici bakışlarla bana bakmaya başladı.Burnuma tanıdık gelen kokuyla kafamı çevirdiğimde kendimi son saniye ileri atmıştım.
Kolumdan akan kana aldırmadan hızla emeklemekten yarım yamalak koşmaya çalıştığımda teçhizatım tuzla buz olmuştu.
Ancak Petra'yı çatıya çıkmış gördüğümde şüpheyle baktım.Nasıl?
"İyi koşmalar Yüzbaşı eminim bacakların alışıktır."
Rico tam zamanında yetişip Petra'yı kurtarmıştı ancak rekabet arzusu asla dinmemişti.
Dev peşimde iki sokaktır koşarken hangi deliğe gireceğimi düşünmeye başladım.
Kolumda ben koştukça zıplayan et parçalarını aldırmamaya gayret etsem de pek mümkün olmuyordu.
"Takımım olacak it sürüsü nerede?"diye bağırdığımda birilerinin beni duymasını ümit ettim.
Ancak herkesin işi başından aşkındı.Bense evet tabana kuvvettim.
Yolun sonuna geldiğimde hızla kafamı arkamdaki deve çevirdim.
Böyle ölmeyeceğim.
Adımları yaklaşırken arkamda duyduğum yeni adımlarla küfür savurdum.
Ancak benim yerime deve saldıran Eren ile düzgün bir nefes almıştım.
Belimden tutulup taşınmaya başladığımda Mikasa'nın kollarındaydım.
"Kaptan kolunuz.."
"Önüne bak Mikasa."
Beni yüksek bir binaya bırakmayı hedefleyen Mikasa duyduğumuz çığlıkla durdu.
Tüm devler Eren'e odaklanmışken birlikler buraya gelmeye vakit bulamıyordu.Açık delikten giren devlere zorla yetişen Levi'nin birliği ise cabasıydı.
Levi.
Gözüm hızla onu aradığında aralıksız dev kestiğini gördüm.
Lanet bücür beni geçerse her konuştuğumuzda üstüme saygısızlıktan ilk dakika cezalandırılırdım.Lanet dev ne diye kolumu hedef aldın ki?
Kafamı çevirdiğimde Eren'in kollarına atlamış küçük devler gibi üzerine atlamaya gelen büyük devleri görebiliyordum.
Arkamızda koşan 15 metreliğe baktığımda Mikasa'yı tutmaya yelteniyordu ve beni taşıdığından keskin hareketler yapamıyordu.
Görevimiz Eren'di.Onu orada tek başına bırakmak insanlığa karşı işlenen büyük bir suçtu.
Gözümü mavilerle buluşturduğumda bana baktığını gördüm.Koluma yüzünü buruşturmuştu.Ya da üzerimdeki kan lekelerine.
Zor bir karardı ancak komutan bendim.Bugüne kadar olan her komutan gibi benim de ilk önceliğim insanlık ve ekibim olacaktı.
Levi'ye dönüp 'Teşekkürler' dedim.Ağzımı okuyabileceğini biliyordum.
Gözleri başta kısılırken sonrasında kocaman açıldı.
Hızla Mikasa'nın yakasını tuttuğumda:
"Söyle ona beni bulsun ve Eren'i koru." diyebildim.
Sonrasındaysa kendimi iterek yere bıraktım.
Yıllarca izlediğim gökyüzüyle son kez bakıştık.
Etrafımda yankılanan seslerle beraber kendimi sert zeminde hissettim.En azından diri diri yenmeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LevixReader |+18|
Fanfiction"Beni özledin mi suratsız?" Konuyu kavramak adına ilk bölümlere davetlisiniz.