21

4.1K 270 501
                                    

Güneşli bir sabaha gözümü açtığımda yanımda uyuyan Levi'a baktım.

Elim siyah saçlarında dolaşırken saatin ilerlediğini gördüğümden onu uyandırma korkusu yaşamadım.

Mırıldanarak beni kendine çektiğinde başım göğüsüne yaslanmış öylece bekliyordum.

Gözlerim parmağımda dünkü yaşananları düşünüyordum.

Saat daha da geç olmadan başımı kaldırarak çenesine bir öpücük kondurdum ve zorla da olsa kolları arasından çıktım.

Tüm gün dönüş hazırlıkları ile geçmişti ve bir yandan etrafımda zıplayarak dönen Hange ile uğraşıyordum.

"Erwin duydun di mi bizim bücür şarkı söylemiş."

Erwin sırıtarak bizi izliyordu.

Ona yardım bakışları atsam da adeta görmezden geliniyordum.

Hange susadığına karar vererek gittiğinde Erwin'i hırpalamaya başladım.

"Senin kıçını kurtaralım sen beni bu manyağın ellerine bırak alacağın olsun Sarı Komutan."
(Çolak paralel evrende)

"Sizin adınıza sevindim (Y/n)."

Bana sarıldığında bu sıralar herkesin ne kadar duygusal olduğunu anlamıştım.

Ben de ona sarıldığımda biraz eskiyi anarak biraz muhteşem ikilinin bahçede ki tartışmalarını izleyerek saatleri doldurduk.

Elimizdeki verilere göre duvarların dışında titan kalmamıştı.

Ayrıca Ymir her şeyi doğrulamış yıllarca aynı kanı paylaştığımız kader kurbanlarını öldürdüğümüzü öğrenmiştik.

"Yakında buraya gelecek insanların olduğuna eminim."

"Neden?"

Mavi gözleri duvarlara dönüktü.

"Ne de olsa Marley'in dev güçleri var ve bizde de Eren var.İlla ki biriler bizi yanına çekmek isteyecektir."

Sözlerini onaylarken şimdiye kadar ilerlediğimiz noktayı düşündüm.

İnsanlar atalarımıza tuttuğu kinden dolayı bizim hayatımızı bitirmişti.

Yıllardır duvarların ardında yaşayanları dünyada tek hissettirip ölümle sınamışlardı.

Düşüncelerimi Erwin böldü.

"Şu Nikolai'ı zindandan çıkarmak için Dimitrov  ailesi her şeyi yapıyor.İstersen gitmeden önce bir gör derim."

Erwin kısaca ondan kurtul diyemeyeceği için böyle bir cümle kuruyordu.Ne de olsa birçok askerini yaralamış ve duvarların sırrı dahil olmak üzere çoğu şeyi gizli tutmada yardımcı olmuştu.

Akşam üzeri üniformamın kirlenmemesi adına bu defa yalnızca bir gömlek ve pantolon eşliğinde ıslık çalarak zindanlara ilerledim.

Son bölüme geldiğimde karşımda sandalyeye bağlanmış ve hırpalanmış bir Nikolai vardı.

Askerin dinlenebileceğini söyleyerek içeri girdim.

"Demek asil Dimitrov ailesinin tek varisi bir zindanda çürümeye bırakılmış ha?"

Alaycı ses tonum dudaklarının sinirle gerilmesine neden olurken benimkiler sırıtmakla meşguldü.

"Ne o yoksa hayatının aşkına kin mi gütmeye başladın?"

Elim yüzünde gezerken dudak büzdüm.

"Yanılıyorum değil mi Niko?"

Bakışları yumuşarken ona küçükken seslendiğim gibi seslenmiştim.

LevixReader |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin