"Üzgünüm."
"Olma."
Kapıya yaslanmış Levi'yı izliyordum.Bunca yılın ardından onu böyle görmek garip geliyordu.
"Mikasa'nın sana demediğini öğrendim.Bunun üzerine hiçbir şey diyemem."
Kafasını yukarı aşağı salladığında kafamı gökyüzüne çevirdim.
"Burada olmak,duvarların arkasında güvende hissetmek.Kendimi kandırmak hiç bu kadar güzel olmamıştı."
Yanımda hissettiğim hareketlilikle karşımda dikilen Levi'ın beni kaldırmasına izin verdim.
Elleri belime dolanırken benimkiler de boynunda yer edinmişti.
"Dokunuyorsun."
"Dokunuyorum."
Bir süre öyle kaldıktan sonra bedenlerimizi birbirinden ayırdık.Diyecek o kadar şey vardı ki ancak ağızlarımızı bıçak açmıyordu.Bir anda şefkat dolu bakışları sertleşirken nedenini sorgulayarak bakıyordum.
"Kendini nasıl atarsın?Gözümün içine bakarak bunu nasıl yaptın (y/n)?"
Diyecek bir şeyim yoktu tamamen şansla hayattaydım.Eğer o kuyuya denk gelmeseydim eğer çevresi ölen askerlerin uzuvlarıyla kaplı olmasaydı gerçekten şu an ölüydüm.
"Ben bir askerim.O kolla bir işe yaramazdım,koşmaktan hâlsiz kalmıştım ve Mikasa'nın da hareketlerini kısıtlıyordum.Görevimiz Eren'i korumaktı ve üstüme düşeni yapmalıydım."
İkimiz de sargılı koluma baktık.Kesilmemesi bile mucizeydi kısıtlı ilk yardım malzemeleri ile aylarca idare etmiştim.
"Tch lanet açıklaman bu mu?Çatılarla dolu bir şehirde aklına sadece kendini devin kucağına atmak mı geldi?Bana bahane uydurma (l/n) gerçeği söyle."
Doğruydu beni bir çatıya bırakabilirdi ama arkamızdaki devin yakınlığı ve git gide uzaklaştığımız Eren'in durumundan dolayı duygusal ya da fazla mantıklı bir karar vermiştim.Sonuç ölümle yazı tura oynamamı doğurmuştu.Sadece bu seferlik şanslıydım.
"Neden susuyorsun konuşsana!Sen değil miydin insanları özleyen al sana insan."
"Levi olan oldu o an ki konumda aklıma en mantıklı gelen şey buydu."
Eliyle masaya vurduğunda irkildim.Bu kadar tepki vermesine alışık değildim.Kimse değildi.
"Seni kaybettim sandım.Duyuyor musun?Onları kaybettiğim gibi seni de kaybettim sandım."
Gözlerim dolarken lanet okudum kendime.Onları hatırlatmam midemi bulandırmıştı.
"Haftalarca kendimi bu hayatı olanları sorguladım.Sinir krizi geçirdim odamı darmadağın ettim sonra kalkıp onları topladım.Neden diyip durdum kendime neden yaşıyorum bunları?"
Yanına gitmeye yeltendiğimde eliyle durmamı sağladı.
"Ve bana o an aklına gelen en mantıklı şey bu diyerek mi cevap veriyorsun?"
Afallamış hissediyordum.Ne desem boş olacaktı ancak bana böyle kırgın ve hayal kırıklığı ile bakmasına dayanamıyordum.
"Özür dilerim Levi."
Kafasını kaldırdığında şaşırdığını biliyordum.Bunu belki ilk ve son kez söylemiştim ama yine de özürümü dilemem gerekiyordu.
"Sana onları hatırlattığım,aylarca bunları yaşamana neden olduğum ve seni tatmin edecek cevaplarım olmadığı için özür dilerim."
Derin bir nefes aldım ve devam ettim.
"Sen buraya ilk keşifden geldiğinde kendime söz vermiştim bu olanları asla hatırlamana izin vermeyecektim.Senin burada ne bedenen ne de ruhen tek kalmana izin vermeyecektim."
Üzerime bir anda geldiğinde elimle duvara dayandım.
"Neden?Neden bu kadar umursuyorsun?"
"Biz a-arkadaşız."
Kekelemiştim.Bu mesafede kızarmamam bile mucizeydi.
"Arkadaşız."
Böyle diyordu ama gözleri daha farklı şeyleri barındırıyordu.Bir şey demeye yeltendiğimde kapı çaldı.
"Yüzbaşım."
Dışarıdan gelen sesin sahibi Armin'di.Levi'a döndüğümde kapıdaki umurunda değilmiş gibi bakmaya devam ediyordu.
"10 dakika sonra gel Arlert."
Dışarıda uzaklaşan adımlarla rahat bir nefes aldığımda oturursam belki ortamdaki enerji dağılır diye düşündüm ancak kendi kuyumu kazmıştım anlaşılan.
Levi iyice üzerime eğildiğinde bacağını oturduğum yerin kenarına yaslamıştı.Kulağıma eğildiğinde heyecandan bayılacak gibi hissediyordum.
"Bir daha özür dilemeni gerektirecek bir şey yapma yüzbaşı yoksa bir dahakine bu kadar kolay kurtulamazsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LevixReader |+18|
Fanfiction"Beni özledin mi suratsız?" Konuyu kavramak adına ilk bölümlere davetlisiniz.