Patlamanın ardından tam tamına 3 gün geçmişti.
3 gün boyunca Krista ben ve Nikolai bir evde bekliyorduk.
Eğer doğru anlamışsam bugün gönderilecek olan bir birlikle lordların yanına gidecektik.
"Yüzbaşım?"
Ağlamaktan sesi iyice kısılmış Krista'ya döndüm.Onu ne kadar yargılamak istemesem de ağlayan insanlar sinirimi bozuyordu.Hele kaç gündür bir halta yaramadığım gerçeği aklımdan çıkmazken sinirimi her şeye yönlendirebilirdim.
"Söyle Krista."
"Beni öldürecekler değil mi?"
Başımı sallamakla yetindim.Tam olarak Krista'nın geçmişini bilmiyorduk.Ancak tahminim doğruysa gittiğimiz vakit lordlar arasında büyük olaylar yaşanacaktı.
"Hadi bakalım hanımlar kısa bir yolculuğa çıkacağız."
Nikolai'ın sözüyle çıktığı kapıdan onu takip ettik.İçten içe Levi için endişelensem de ona güvenim tamdı.
Yaklaşık 15 dakika sonra geldiğimiz sarayda etrafım tam da tahmin ettiğim gibi Askeri İnzibat ile doluydu.
Krista'yı tutmak istediklerinde ölümcül bakışlarımı Nikolai'a diktim.O da askerlere bir şeyler söyledikten sonra bizden uzaklaşıp birkaç adım gerimizden takip etmeye başladılar.
Girdiğimiz oda asker kaynarken en önde dizlerinin üzerine çökmüş yüzü morluk ve yaralarla dolu Erwin'i gördüm.
Ona doğru bir adım atacaktım ki Valerie Nikov önüme geçti.
"Bayan Ivanov."
Uyarıcı sesiyle attığım adımı geri çektim.
Yapacağım en ufak hata üçümüzü de zora sokardı.
Hayatı bir kumar misali yaşayan Erwin'e çevirdim bakışlarımı.Yine ne planlıyordu kim bilir?
Yüzünde saliselik bir dudak kıvrılması gördüğümde planının iyi gittiğini düşündüm.
Ancak bunu kimse fark etmemişti.
Mikro ifadeler Erwin için hayati önem taşırdı.Daha acemi birliğindeyken önüme yapmamı istediği duyguları yazar ben de elimden geldiğince yüzümü okuyabilsin diye küçük mimikler yapardım.
Korkan birinin sadece saniyelik tepkileri,kalkan omuzlar,seğiren gözler,yön değiştiren bakışlar,inip kalkan göğüs kafesi ve gereğinden fazla uzayan tepkiler.
Her biri siz ağızınızla itiraf etmeseniz de sizi ele verecek unsurlardır ve eğer karşınızdaki Erwin Smith ise zaten çoktan itiraf etmişsinizdir.
Eh bi tabii onu çalıştırırken ben de nasibimi almış mimik ve jestlerde yargıya varacak kadar kendimi geliştirmiştim.
"Annesinin boğazını keserken bundan da kurtulmalıydın Kenny."
Gözlerim şaşkınlıkla odanın köşesinde duran uzun boyu,kirli sakalı ve şapkasının altından çıkmış uzun saçları ile umursamaz bir tavır alan adama dönmüştü.
"Reiss ne dediyse onu yaptım."
Lordlardan biri adeta tıslayan bir ses çıkardığında ortamın daha ne kadar garipleşebileceğini düşündüm.
Lordlar Erwin'e büyük maddeleri çiğnediğini ve asılacağını söylüyordu.
Ancak o sanki bir noktaya odaklanmış yalnızca bekliyordu.
Gözüm arkada oturan sahre krala kaydığında burada ne olduğunu bile bilmediği ortadaydı.
Açıkçası kim olduğunu veya ne yaptığını da biliyor gibi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LevixReader |+18|
Fanfiction"Beni özledin mi suratsız?" Konuyu kavramak adına ilk bölümlere davetlisiniz.