14. Bölüm: Alice e Segreti

372 63 10
                                    

...

Alice gözlerini sıkıca yumdu ve iki eli arasındaki oyun zarını salladı. Tavrından bu oyunu kazanmaya istekli olduğu belliydi ve Jennie'nin de kazanma isteğinden doğan zararsız hırsı onları izlemeyi daha da keyifli yapmıştı.

Ama Alice'in içinden dilekler dileyerek, uzunca salladığı zarı izlerken sıkılmamak elde değildi. Kırmamaya ve hevesini kaçırmamaya çalışarak konuştum. "Alice..." ona artık zarı atmasını kibarca söyleme yolu bulamadığından, hızlıca karar değiştirip onu yüceltmeyi seçti. "Zaten sen öndesin, senle oynarken birimizin kazanması mümkün değil."

Beyaz bir yalandı. Jennie iyi hamleler yaparsa kazanabilirdi. Ben Monopoly'de kazanmayı hayat başarısı edinmediğimden, oyundaki halim o kadar da önemli değildi.

Alice kapalı gözlerinden tekini açıp keyiflice gülümsedi ve zarı attı. Zarın dönüşünü ikisi de hipnoz olmuş gibi, ciddi suratlarla izlerken gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Zar durduğunda Jennie huysuz bir tavırla yerinde kıpırdandı ve Alice zaferle bağırdı. "Ben kazandım!"

Jennie elindeki paraları ona verirken, Alice'in bağırmasıyla aynı anda, bir telefonun titreşimini duymuştum. Ama küçük kardeşimin sesi titreşimi bastırdığında, yanlış duyduğumu düşünüp Jennie'nin asık suratına döndüm.

Başını eğmiş huysuzca Alice bakarken, aynı zamanda çok büyük bir başarıymış gibi gerçekten içten bir şekilde tebrik de etmişti. Kardeşim bir süre sonra Jennie'nin mutfağına su almaya gittiğinde, yerde oturan huysuza yaklaştım. "Oyun oynayamayan bir sevgilim var." Sonra yalandan sitem ettim. "Bunu nasıl başaramazsın?!"

Jennie gülerek omzuna vurdu. "Dalga geçme gıcık."

Güldüm ve sarılmak için ona yanaştım, ama Alice içerden seslendi. "Lisa! Bardağa boyum yetişmiyor!"

İç çekip ayağa kalktığımda, Jennie'nin sesi beni durdurdu. "Bir telefon çalıyor sanırım."

Pek umursamayarak cevapladım. "Benimkidir herhalde, Alice'i kimse aramaz. Bakabilirsin."

Hızlıca mutfağa gittim ve Alice'in başını kaldırmış baktığı raftan bardağı alıp ona uzattım. Su koyarken mırıldandı. "Teşekkür ederim."

Onunla içeri gittiğimde, Jennie elinde Alice'in telefonuyla kaşları çatılmış halde duruyordu. Bir şeyleri anlamaya çalışıyor gibiydi, sorusu da bunu doğruladı. " 'Lisa'nın ilaçları' diye bir alarm çalıyormuş."

Başını kaldırıp anlamaya çalışır gibi bana baktığında, kardeşim ortaya atıldı. "Saat o kadar geç oldu mu?" Sonra bana döndü. "Yanında kalırken ilaçlarını unutmayalım diye  alarm kurmuştum."

Jennie hala açıklama bekliyordu. "Ne ilacı?"

Bu sefer Alice de ne olduğunu anlamamıştı. "Ablamın ilaçları işte."

Nabzım hızlanmış, zihnim bahaneler içinden mantıklı bir şey seçmeye çalışıyordu. Ve onların birbirlerine baktığı bir süreden sonra, titrek sesimle konuştum. "V-vitamin takviyesi." Yutkundum ve Alice'in bana eşlik etmesini umarak ona baktım. "Doktor artık gerek olmadığını söylediği için almıyorum bebeğim." Konuşurken gerginlikle su bardağını tutmayan elini sıktığımı, onun canı yandığında ve gözlerinde korku belirdiğinde anlamış, hemen elimi gevşetmiştim.

Alice hala olayı anlamasa da bana itiraz etmeyi reddetti ve gergin suratıyla, gözlerini benden alıp halıya bakarak konuştu. "Anladım. Sevindim."

...

Piazza dei Miracoli || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin