FİNAL

582 66 28
                                    

...

İtalya'da yılın en kasvetli günü. Odam boş, eşyaları yerli yerinde ama kendisi yok. Hediye olarak da günlüklerimi koymuş masama. Haftalardır deli gibi aradığım günlüklerim, üst üste dizilmiş halde bırakılmış. O kadar çok okumuş ki sayfalara sinmiş kokusu, eski bir mektup gibi gözyaşları ıslatmış bazı sayfaları. 

Okuduğunu anladığımda hissettiğim korku, zamanı durdurdu ve içimdeki ses onu kaybedeceğimi bağırmaya başladı. Bu saatten sonra hiç bir şeyin önemi kalmamıştı, benim elimde kaybedecek bir şeyim yoktu. 

Bir şeyleri algılayacak kadar kendime geldiğimde, önce her şeyi açıklama isteğim kabardı, sonra ise beni terk edip gitmiş olma ihtimali içimdeki zamanı durduran korkuyu tekrar canlandırdı. Kendime gelmeye, düşünebilmeye çalıştım. Eşyaları buradaydı, gitmiş olsa toplayıp gitmez miydi? Oysa her şey sanki sıradan bir günde markete gitmiş gibi bırakılmıştı, sevgilimin en sevdiği fotoğrafları bile hala masamın üzerindeydi. 

Nerede olabileceğini biraz bile düşündüğümde, kendimi Mucizeler Diyarı'nın en ortasında dikilirken ve onu da bana arkası dönük dururken buldum. Elbisesinin bu soğukta açıkta bıraktığı bedeni,  kapalı havaya uyum sağlamış, kasvete bürünmüş ve bembeyaz teni solmuştu. Güzel parlak saçları rüzgarda dalgalanıyor, tatlı mini beyaz elbisesi hafifçe savruluyordu. 

Ağzımı açıp seslenmeye cesaret edemedim, yer yarılsa içine girsem dediğim bu ruh halinde, varlığımdan bile utanır haldeydim. Açıklama yapmaya aç, ne söyleyeceğimi bilmeyecek kadar aptal, hiç gelmemişim gibi dönmek isteyecek kadar da utangaç haldeydim. 

İsmimi seslendiğinde, gelişimi nasıl anladığını düşünmeye sadece bir kaç saniye ayırabildim çünkü güzel yüzünü bana çevirdi. "Lili..."

Beni izledi, dolu gözlerini görmemek için ben izleyemedim onu. Her şeyden olduğu gibi, onu öyle görmekten de korktum. Onunla ilgili bütün korkularım artık bitmiş, hiç bir anlamı kalmamışken, korkularımın olduğu boş kutuyu gözyaşları dolduruyordu. Yalanlarımın artık bir önemi kalmamıştı, geçip gitmişler ve bıraktıkları tek şey bir kızın hayal kırıklığı, bir ömür boyu çekilecek pişmanlık hissi olmuştu. Mutluluk adına söylenen yalanlar, mutluluk dışında bir sürü his vermişti elime. 

Her şeye rağmen parlıyordu güzel gözleri, en iyi halimi bile hak etmeyecek asillikte duruyordu karşımda. 

Açıklama yapmak için duyduğum derin istek, karşımdaki kızın masmavi gözlerinde de vardı. Ama sadece güzel gözlerini izleyebildim, konuşma isteğim gitmemiş de olsa hiç bir geçerli açıklama bulamadım. Gözlerine baktım ve öylece kalakaldım. Elimden gelen tek şey, Mucizeler Diyarı'nda bulduğum mucizenin, parlayan bir enkaz oluşunu izlemekti. 

Bir süre sonra bakmadı bana, başını çevirdi ve bulunduğumuz meydanın neşesinin, güzel anılarının ölüşünü izledi. "Neden yaptın peki?"

Onu bekletmemek için hızlıca düşünmeye, cevap vermeye çalıştım. Utancım bütün hareketlerime yansıyor, düşüncelerimi boğazlıyordu. "Bu kontrolümden uzun süre önce çıktı."

Gözleri meydanda gezinmeye devam etti. "Bu kontrolde olmazsa ben yapamam biliyorsun değil mi?"

Kaşlarım bir kaç saniyeliğine çatıldı. Çoktan onu kaybettiğimi, burada kısa bağırış çağırışlı bir kavga edeceğimizi ve beni terk edeceğini düşünmüştüm. Gitmeme ihtimali, bana yardımcı olma ihtimali aklımın ucundan bile geçmemişti. "Nasıl yani?"

Gözleri sonunda bana döndü. Ağır kelimeleri, yalanlarımın intikamını aldı ve bir çırpıda omuzlarıma bindi. "Sana güvenmiyorum." Donuktu, hissizce çıkmıştı kelimeleri. "Tedaviye başlamazsan da asla güvenmeyeceğim."

Başımı hızlıca olumsuz anlamda salladım. "Seni tekrar hayal kırıklığına uğratmam."

Sözlerim pek onu etkilemedi ve yeni başladığı konuşmasına devam etti. "Ben bakıcı değilim Lisa, işim çıkabilir veya o gün kendimi iyi hissetmediğim için seninle randevuya gelmem. Ama sen, ne olursa olsun o tedaviye devam edeceksin." 

Kendinden emin kelimeleri solgun yüzüne epey zıttı. Çocuksu neşesinden sıyrıldığını ve bu derece savunmada olduğunu hiç görmemiştim. 

"Ayrılmamız, kavga etmemiz veya başka bir şey ne ilaçları ne de tedaviyi bırakman için geçerli bir sebep olamaz. Eğer bu sebeplerle çabalamayı bırakacaksan, zamanımı boşa harcamayacağım. Pişman değilsen eğer, sadece bana söylediklerinden değil tüm yalanlardan pişman değilsen bana bunu söyle ve gideyim. Ne canını yakacak hakaretler söylerim ne de başka bir şey, sadece giderim ve bu şehirde güzel olan milyonlarca kızdan birini bulup aynı hayatına devam edersin." 

Muhtemelen devam edecekti ama kestim. "Seni sadece güzel olduğun için sevmiyorum."

Hafifçe güldü. "Ne önemi kaldı? Bana beni tanıdığını, özelliklerimi sevdiğini söyleme sakın çünkü aylardır yaşadığım her şey yalanmış."

İtiraz edemedim, sadece karşısında durdum, bitirmesini bekledim. "Benden normal davranmamı bekleme. Her şey bir anda normale dönsün diye bekleme, bize biraz zaman ver. Seninle tekrar tanışmam için biraz zamana ihtiyacım var."

...

Çoğunuzun tahmin ettiği gibi bu kitap aslında angst bitiyordu. Hatta dehşet etkileyecek, muhtemelen yazarken ağlayacağım bir sürü alternatif son vardı kafamda. Ama hata yapan herkese biraz da olsa umut olmak istedim, başarabildim mi bilmiyorum. Değişmek için her zaman zamanınız var. 

Görüşmek üzere...

Piazza dei Miracoli || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin