12. Bölüm: Prospettiva

483 78 20
                                    

...

Tatilden eve döndüğümüzün ertesi günündeydik. Yol boyunca beni güzel sesinden ve hevesli konuşmasından mahrum bırakmıştı. 

Şimdi ise, er pazartesi olduğu gibi pizzacıda buluşacaktık. Normalde, gelmeden bir gün önce araşır ve beraber sohbet ederdik ancak bu sefer, kimse kimseye buluşmadan söz etmemişti. 

Gelip gelmeyeceğine dair bir fikrim yoktu ve o geceye hiç bir tepki vermeyerek, kafamda ihtimallerin oluşmasını bile engellemişti. 

  İtalya'nın esen günlerindendi, sıcağa alışkın halk üzerlerine kalın montlar çekmişlerdi. Sadece tatlı tatlı esen rüzgara karşı benim tek tepkim, sevgilimin sevdiği tonlardaki vintage kahverengi deri ceketimi giymek olmuştu. 

Onun sevdiği gibi olmak, onun istediği her şey olmak istedim. 

Pizzacıya geldiğimde, içerisi havasız ve sıcaktı. Rüzgardan etkilenen İtalyanlar, klimalarını sıcağa almıştı ve bütün halk sıcak restorana doluşmuştu. Bunun, üst kattan oturuyor olma ihtimali olan sevgilimin hoşuna gitmeyeceğini biliyordum. Güneşli ve temiz havaları severdi, kalabalık ve havasız yerlerden nefret ederdi. 

Beklemeden üst kata çıktığımda, her zamankinin aksine pizzasını söylemeden, önünde bir kahveyle dışarıya bakan kusursuzluğu görmüştüm. 

Yanına adımladım ve karşısına geçtim. Bana bakmadı, başını soldaki cam duvara çevirmiş kasvetli duvarı, ifadesiz suratıyla izliyordu. Ten rengi solmuş gözüküyordu. Endişelenip konuştum. "Güzelim?"

Önünde duran, köpükle kalp şekli yapılmış kahveye baktım. Tek bir yudum alınmamıştı. "İyi misin?"

Başını olumsuz anlamda salladı ancak bana bakmadı. "Birbirimizi ne kadar tanıyoruz?" Cümlesinden sonra başını bana çevirdi ve beklemediğim bir anda, rengi solmuş mavilerini bana kitledi. 

Gözlerimi büyüleyen gözlerinden alamadım ve o halde konuşmayı denedim. "N-nasıl yani?"

Yutkundu ve ondan ilk kez duyduğum, katı bir ses tonuyla konuşmaya girişti. "Bilmiyorum buna bakış açın nasıl, ama benim cinselliğe bakış açım sarhoşluk değil." Ses tonundaki katılık, gözlerinin dolması ve sesinin titremesi ile yok oldu. "Bu benim için sarhoşluk diyerek geçilecek bir şey değil," Bakışlarını benden aldı ve masaya baktı, ama pek de isteyerek yapmış gibi değildi. Masaya dolu gözleriyle baktı ve kelime seçmeye çalıştı. "Bak bu konuda ne düşünüyorsun bilmiyorum ama bu benim için değerli bir şey." Gözleri tekrar beni bulduğunda, kelimelerini bulmuş gibiydi. "Ve sen beni, buna olan bakış açımı bile bilmeyecek kadar kısa süredir tanıyor olmana rağmen, sarhoş halimi bahane ederek bana dokundun."

Sertçe yutkundum, kelime seçme sırası bendeydi. Ancak o susmadı. "Sence de bunun için birbirimizi daha çok tanımamız gerekmiyor muydu?"

Başımı hızlıca olumlu anlamda salladım ve dolan gözlerinden akan yaşı gördüğümde, karşısında oturduğum koltuktan kalktım ve yanına geçip oturdum. Hızlıca yüzünü ellerim arasına aldığımda, beni itmedi. Baş parmağımla gözyaşlarını sildim. Onu kendime çekip sarıldığımda, küçük bedeni kollarını bedenime sardı. "Üzgünüm kendimi tutmam gereken bir geceydi."

Kollarım altındaki bedeni bir kez daha hıçkırıkla sarsıldı. "Sadece bir daha bu kadar dikkatsiz olma."

...

Piazza dei Miracoli || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin