6. Bölüm: Luke & Pisa

612 88 25
                                    

İtalya'da geçen hikayeye Fransızca,İspanyolca,Rusça Allah ne verdiyse o dilde şarkıyla bölüm yazan yazar da kimmiş. 

...

"Acele et!"

Kusursuz sesiyle, gülerek ve biraz yüksek şekilde söylendi.

Beni Pisa Kulesine doğru sürüklüyor ve bir şeyler anlatıyordu. "Normalde bu saatte girmek yasak ama beni bu saatte oranın en tepesinde olan manzaradan mahrum bırakamazlar"

Yerimde dondum. "Nasıl gireceğiz?"

Birden durmamla o da durdu ve bana döndü. Kıkırdadı. "Burada çalışan bir arkadaşımdan bunun için izin aldım merak etme illegal değilim"

Cümlesi biter bitmez yürümeye devam etti ve konuşması da ona eşlik etti.

Hevesli hevesli anlatıyor, elimi gevşekçe tutmuş beni sürüklüyordu.

Gecenin bir köründe beni aramış ve bir sürprizi olduğunu söylemişti.

Uyku halimden çıkana kadar, sürprizi merak bile etmemiştim. Mavi gözlerinin gecenin karanlığında mutlulukla ışıldadığını görene kadar, yatağım ve sıcaklığından kaldırıldığım için mızmızlanıyordum.

Ama o kadar kusursuz bir görüntüsü vardı ki ne yaparsa yapsın itiraz etmezdim. 

Kuleye geldiğimizde, çıkmamız gereken merdivenlere baktım ve iç çektim. 

Sırf bu yüzden bu kuleye asla gelmemiştim. 

Surat ifademi görünce somurttu. "İstemiyor musun?"

Suratındaki somurtmayı gördüğüm an hızlıca olumsuz anlamda başımı salladım ve merdivenlere yönelip çıkmaya başladım. 

Gülümsediğine emindim. Peşime takıldı ve beraber merdivenleri çıkarken hevesle bir şeyler anlatmaya başladı. "Burasının en üst katı o kadar güzel ki, durmadan sırf o manzarıyı görmek için çıkarım. O kadar merdivene her seferinde değiyor."

Bir kaç merdiven daha ve bir kaç parlak göz bebekleriyle dolu tatlı cümle. "Asla fotoğraflamadım, hiç kimse güzel fotoğrafını çekememiş. Kimse benim gördüğüm gibi çekememiş ve ben bana özel kalsın diye hiç fotoğraflamadım."

Bana döndü. "Eminim sen de sık sık gelmişsindir"

Kaşlarım çatıldı ve toparlamaya çalıştım. "Sürekli izlemeye gelirim, çok güzeldir."

Sonunda en üst kata bir kaç merdiven kaldığında, önümde hevesle çıkan kız bana döndü ve durdu. "Bu manzarayı herkesle paylaşmam, özellikle gün doğumundaki halini."

Dudaklarını yaladı. "Ama seninle, bana ait bir şeyler paylaşmak istiyorum"

Mavi gözlerini utanarak kaçırdı ve son kalan iki merdiveni de çıkıp, durduğumuz yüksekliğin en ucuna gidip parmaklıkların dibinde durdu. 

Güzel gözlerini kapatıp derin bir nefes aldığında, kusursuz yuvarlak yüz hatlarında huzurlu bir gülümseme belirdi. 

Onun o haline gülerken birden tanıdık bir ses duymamla başımı çevirdim. "Lalisa"

İtalya'ya ilk geldiğimde beraber çalıştığım bir arkadaşımı ve yanındaki kızı bana doğru ilerlerken görmemle kaşlarım çatıldı. 

Jennie'nin güzel gözleri, birinin adımı seslenmesiyle açıldı ve sesin geldiği tarafa döndü. Gülümsemesi silinmemişti, bana baktı. "Arkadaşın mı?"

Onaylamama vakit kalmadan, çocuk buraya gelmişti. "Burada olmana mı şaşırayım yoksa bu saatte burada olmana mı?"

Jennie'ye sevecen bakışlarla dönüp baktı ve elini uzattı. "Luke"

Jennie elini sıktı, ben ise afallamış halde çocuğa baktım. "Jennie"

Luke benim konuşmuyor olmamla Jennie'ye döndü. "Lisa buraya asla çıkmaz da, uzun süredir burdayız ve onu da tanırım ama sırf merdivenler yüzünden bir kere bile burayı görmeye gelmedi"

Jennie duyduklarıyla küçük bir şok yaşadı ve kaşlarını çatıp bana baktı. 

Göz göze geldiğimiz an, gözlerimi kaçırdım ve yakalanmış olmam yüzünden hızlanan kalbimle söyleyecek bir şeyler aradım. 

Fakat Luke'un sevecen tavrı, samimi gülümsemesi ve içten kelimeleri devam etti. "Kız arkadaşıma evlilik teklifi etmek için buradayım. Peki siz? Bu saatte burada olmak için izniniz var mı?"

Jennie bozulmuş ses tonu ve düşmüş yüzüyle söyledi. "Tanıdıklarım var, size şimdiden tebrikler"

Luke kocaman gülümsedi ve teşekkür edip uzaklaştı. 

...



Piazza dei Miracoli || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin