2. Bölüm: Pizza

914 119 51
                                    

...

Bir gün önce konuşmuş, buluşmak için sözleşmiştik.

Onunla nasıl konuştum, nasıl ondan büyülenmeden bir sohbete girebildim bilmiyorum. Sadece şu an İtalya'nın mucizeler diyarında bile, etrafındaki her şeyden güzel görünebildiğini biliyordum.

Çünkü bir kaç adım ötemde sokak çalgıcılarıyla dans eden kızı gördüğüm an, bildiğim her şeyi unutmam bir oluyordu.

En son onu fotoğrafladığım yerde beni beklerken, çalgıcıların çaldığı fransızca şarkıyla dans ediyor ve tatlı görüntüsüyle asla bağdaştıramadığım son derece seksi aksanıyla şarkıyı söylüyordu.

Telefonda konuşurken, bana fransızca eğitimi aldığını söylemişti. Öyle ki, neşeli sesinden duyduğum her bilgi beni büyülüyor ve onunla ilgili bir şey daha öğrenebilmek adına muhabbeti uzatıyordum.

Yanına gitmeden önce kalabalığın en arkasına adımlayıp kameramı kılıfından çıkardım ve dünyanın en güzel fotoğrafının kendisi olduğunu bilmeden Mucizeler Diyarında çekecek güzel fotoğraflar arayan kızın fotoğrafını çekebilmek için eğildim.

Kalabalığın ayakkabıları arasından gözüken küçük bedeni, hiç bir şeyi umursamadan dans edip şarkı söylerken, ona uyum sağlayıp hiç bir şeyi umursamadan fotoğrafını çektim.

Sürekli olarak fotoğrafını çekmeye devam ederken şarkının bitmesi ve çalgıcılara referans yapıp kusursuz gülüşünü sergilemesiyle derin bir iç çekerek gökyüzüne baktı.

O bakınca, her gün gördüğüm gökyüzü bile farklı bir hal alacak kadar güzelleşiyordu ve gözlerindeki tutukuyla eğilmiş onu çeken beni fark edince, gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve eğildi.

Eğildiğinde önüne düşen saçlarıyla kalabalığın arasından bana baktığında, çoktan olduğum yerde donmuştum ve o bana doğru koşmadan önce çalgıcılara el salladığında, yeni yeni doğrulmuştum.

Neşeyle koşuşunu gördüğümde başımı olumsuz anlamda sallayarak güldüm ve yanıma geldiğinde sık nefesler alan kızı izledim.

"Sanırım seni fotoğrafçım yapacağım."

Gülerek kameramı elimden aldı ve fotoğraflara bakarken, koşmaktan hızlıca inip kalkan göğüsüne baktım.

"Bence en güzeli bu" Diyerek seçtiği fotoğrafla kameramı bana uzattığında, onu izleyen bedenim cümlesiyle afalladı.

İtalya'daki insanların son derece samimi olması ve hekesle bu denli rahat sohbet etmeleri her zaman beni sinirlendirmiş, buralı olmadığım için bu durumu yabancılamama sebep olmuştu. Fakat bu güzel kız, İtalya'daki insanlara güvendiği için benle rahat rahat konuşuyorsa, onun için buralı biri gibi olabilirdim.

Gözlerimi ondan ayırmaya çalıştım ve kameramı alıp seçtiği fotoğrafa baktım.

Dudaklarımı yaladım ve cevapladım. "Üstünde çalışabiliriz."

Güzel kaşları çatıldı. "Filtrelerden hoşlanmam."

Yanlış anlaşılmanın şaşkınlığıyla kaşlarım kalktı ve ona bakarak konuşamayacağımı bildiğimden fotoğrafa bakarak konuştum. "Filtrelerden bahsetmiyorum, boyuntunda düzenleme yapabiliriz. Yan bir fotoğraf ama dik daha hoş olabilir yani..."

Sözümü kesti. "Tanrım! Çok haklısın."

Abartı tepkisine kıkırdadım ve bozulduğumu zannedip özür dileyişini ona hayranlıkla bakarak dinledim. "Ben... genelde fotoğraflarımı düzenlemeyi teklif ediyorlar yani o yüzden,"

Başını eğdi ve parmaklarıyla oynarken devam etti. "Özür dilerim."

Devamını getirmesine izin vermeden tamamladım. "Hayır, sorun yok"

Hevesle başını kaldırdı ve elimi tutup sordu. "Nereye gitmek istersin?"

Elimi tutması nefesimi keserken cevap vermek için dudaklarımı aralasam da, beni kalabalığın arasından sürüklemeye başladı ve konuşmama fırsat vermeden konuşmaya devam etti. "Seveceğin o kadar güzel yer biliyorum ki, bayılacaksın."

(Yazara meyveli yoğurt arası)

...

Geldiğimiz pizzacının dekorasyonu vintage bir temadan oluşuyordu ve oldukca şirin gözüküyordu.

Karşımdaki küçük kız, kendine vejeteryen pizza söylemişti ve hevesli gözlerini etrafta gezdirerek, sabırsızca bekliyordu.

Onun aksine, pizza yiyeceksem kesinlikle 4 etli pizza yerdim fakat ona uyum sağlamak için vejeteryen pizza istemiştim. Kendime dürüst olmam gerekirse, bence tatsız tuzsuz bir pizzaydı.

Konu açmak ve dikkatini bana çekmek adına sordum. "Vejeteryen misin?"

Gözlerini etrafta dolaşan garsonlardan ayırmadan, mırıldanarak cevapladı. "Hmhmm..."

Minik bedeninden çıkan mırıltıdan hemen sonra aniden başını bana çevirdi. "Sen?"

Dudaklarımı yalayarak düşündüğüm kısa saniyelerde, büyük mavi gözleri bana merakla bakıyordu ve büyülü halde acele cevap vermeme sebep oldu. "Evet."

Kocaman gülümsedi. "Sporcu falan mısın? Vücudun çok güzel."

Benim cevap vermeme fırsat tanımadan gözlerini yine benden çekti ve garsonun buraya doğru getirdiği pizzalara bakarak sporcuları övdü. "Spor yapan insanlar harika, keşke o kadar dayanıklı bir vücudum olsaydı."

Yutkundum ve son 2 dakika içinde ikinci yalanımı söyledim. "Evet, düzenli spor yapıyorum."

Garson pizzaları masaya bıraktıkdan sonra Jennie, açık kahverengi çift kişilik koltukda bağdaş kurdu ve garsona minnetter bakışlar attı. "Teşekkür ederim."

Garson italyanca rica ettikten sonra gitti ve Jennie kıkırdayarak pizzasıyla ilgilenmeye başladı.

Güzelce kesilmiş dilimlerden birini alıp kocaman bir ısırık aldı ve peçetlikten bir peçete alıp güzel dudaklarındaki kırmızı ruju hafifçe dağıtacak şekilde sildi.

Pizzamı yerken hayran bakışlarım onun üzerindeydi. Dudaklarını sildikten hemen sonra konuştu. "Buralı mısın?"

Pizzayı çiğnerken olumlu anlamda başımı salladı ve memnuniyetle güldü. "Bende."

Artık gözleri tamamen pizzadaydı. "Gerçekten çok iyi fotoğraf çekiyorsun...yani işin bu mu bilmiyorum ama burada kolay kolay öyle insanlar bulamıyorum."

Bitirdiği pizza diliminden sonra yeni bir dilim almadı ve her masanın duvar kenarında olan camdan duvarlardan, bizim masamızdaki cama çevirdi gözlerini ve konuşmaya devam etti. "Herkes buranın mükemmel yerlerini fotoğrafını çekiyor ama bunu sanat olarak yapabilen çok kişi yok."

Gözlerini bana çevirdi. "İstersen ben cumartesi günü, seninle burada tekrar görüşmek isterim."

...

Yazarken biraz kafam karıştı, uyuşmayan yerleri fark edersem zamanla düzenleyeceğim.

Piazza dei Miracoli || jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin