"O tehlikeli."
"Bize yardım edebilecek tek kişi o."
"Düşmanımızın oğlu bize nasıl yardım edebilir?!"
"Tam olarak düşmanımızın oğlu olduğu için yardım edecek."
"Babasına asla ihanet etmez! O tam bir ana kuzusu!" Diye çıkıştı Lia.
"Eder." Kendinden emin olduğu her halinden belliydi. Lia onun bu haline sinir oluyordu.
"Kesin karşımda tartışmayı. Babasına ihanet edeceģini sana düşündüren de ne?"
Patronunun sorusuyla kafasını ona çevirdi."Bunun bende kalması daha iyi olur efendim."
"Tehdit ediceksin." Lia emindi. Kaçırdıkları çocuk intaçının tekiydi. Onu ikna etmenin tek yolu tehditti.
"Hayır tehdit etmiycem kendi iradesiyle kabul edecek."
"Tek bir şansın var git ve ona sor. Eğer teklifini reddederse onu Lia öldürecek."
"İzin verdiğiniz için teşekkür ederim efendim."
Patronunun yanından ayrılıp kaçırdığı çocuğun yanına gitti. Öylece ölmesine izin verebileceği biri değildi.
"Sana iki seçenek veriyorum-"
"İlgilenmiyorum."
"Sadece dinle aptal. Ya ölürsün yada babandan intikamını alırsın."
"Eğer ondan intikam alırsam onu öldürürüm ve o ölürse şirket ne bana ne de Yeri'ye kalır doğrudan babamın arkadaşına geçer,kardeşimin sefalet içerisinde yaşamasına göz yumamam. Şirketi arkadaşı alirsa beni orda tutmaz,okul parasını çıkartamam."
"Kardeşini düşünüyorsan onu nasıl babanın eline bırakabiliyosun? Sen öldüğünde Yeri'ye sana davrandığı gibi davranıcak. Ama sen bilirsin. Patrona söylemeliyim kabul etmediğini." Tam kapıya ulaşmış çıkıyordu ki esmerin sesini duydu. Içinden bunun için şükrediyordu. Onun ölmesini asla istemiyordu.
"Bekle!.."
Arkasını dönüp tek kaşını kaldırmıştı. Şuan gayet havalı gözüküyordu.
"Kardeşimi korumam lazım... Başka carem yok."
"Umarım ellerini çözmem için bana yalan söylemiyorsundur?"
"Kurtulmak için öldürülmeyide seçebilirdim. Dediklerin doğru. Eğer öz oğluna bunları yapabiliyorsa üvey kızına beterini yapar."
Yüzüne insanı gıcık eden bir sırıtış kondu. İçinde çılgınca dans ediyordu minik bir fil. Ölmek zorunda değildi.
"Kabul edeceğini biliyordum."
Odadan çıkıp patronu ve Lia'nın yanına gitti. Yüzündeki itici gülümsemeyi hala silmemişti. Lia'nın vereceği tepkiyi tahmin edebiliyordu ve onun haksız çıkmasını seviyordu.
"Onu nasıl öldürmeliyim acab-"
"Planı ona anlatayım mı patron?"
"Bi dakika kabul etti mi?!"
"Evet kabul etti. Sana söylemiştim,babasına ihanet etmeye tamamen hazır. Ustelik ana kuzusu falanda değil."
O itici gülümseme Lia'yı sinirlendirmişti. Haz etmediği birine muhtaçlardı. Sonuçta babasını ondan iyi bilemezlerdi. Gene karşılaşmıştı onunla.
"Ona planı anlat ve fikrini sor. Tüm teknolojik aletlerini zaten almıştın umarım?"
"Telefonu gelirken yere düştü ve kırıldı. Üstünde dinleme cihazı veya kamera olmadığına eminim. Eğer varsa bile sinyal bozucular var. Sadece bizim ekiptekilerin kullandığı telefonlardan ayarlıyorum. Bizden başka kimseyle iletişime geçemez."
"İşte bu yüzden yardımcımızsın. Planı tamamen anlatma ona güvenmiyorum."
"Nasıl isterseniz."
Lia'ya göz kırpıp yeni ajanlarının yanına gitti. Sadece kendi ajanların kullandığı telefonuda ayarlaması için birilerini görevlendirdi.
"Şimdi bana bizi babana söylemiyeceğine dair söz vermelisin."
"Bana güvenmiyor musun?"
"Sadece kendimizi güvenceye almalıyım- şey ismin neydi?"
"Ciddi misin düşmanının oğlunu tanımıyor musun?" Onu düşmanının oğlu olarak görmüyordu.
"İsim hafızam berbat." Ve bu cümle tamamen yalandı. Tabikide ismini biliyordu. Ama onunla sıfırdan tanışmayı seviyordu.
"Namjoon."
"Tatlı bir ismin var Namjoon. Ama takma bi isim bulmalısın. Baban seninle çalıştığımızı bilmemeli değilmi? Sevgili ajanımız." Göz kırpmıştı karşısındaki tatlı çocuğa.
"Merak etme J-hope ben profesyonel bir ajanım." Oda itici bir şekilde gülümsemeye başladı. Tabi bu gülümsemenin Hoseok'a tatlı geldiğini bilmiyordu.
"İsim hafızan iyi galiba?"
"Evet hafızam iyidir. Bir insanın ismini ve karakterini bir kere öğrendikten sonra unutmam. Ve tabi yüzünüde unutmam. Jeon kardeşler beni bu yüzden öldürmeni istedi."
"Göründüğün kadar masum değilsin."
"Göründüğün kadar neşeli ve aptal değilsin."
"Hoseok, herkes sizi bekliyo aptal, çöz şu veledin ellerini ve gelin artık."
"Aynı yaştayız bayan Hyejin."
"Peki bu umrumda mı sence?" İçinden sorgulamıyorda değildi ajanların isimlerini nerden bildiğini.
"Neyi bekliyosunuz hala,gelsenize! Şu aptalıda getirin artık!"
"Kabasın Lia kalbim kırıldı sevgilim"
"Düzeltme eski sevgilin* ve siktir git Namjoon sana muhtâç olmasak seni öldürmüştüm."
"Çat diye kırıldı bak." Yüzüne sahte bir üzüntü yerleştirdi. O sırada Hoseok çoktan ellerini çözmüştü.
"Yürü bakalım tatlı çocuk."
"Ben uçmayı planlıyodum sen söylemeseydin(!)"
"İşinde çok atılgansın bebeğim böyle devam."
Namjoon bebeğim lafını duyunca Lia ile senkronize bir şekilde kusuyormuş gibi yaptı.
"Bebeğim ne lan ben sevgilime bile bebeğim demedim."
"Evet demedi. Cidden bebeğim ne be? Ne kadar iğrenç."
꧁꧂
Bölümleri şimdilik bilerek kısa tutuyorum daha sonraki bölümleri uzun yapmaya çalışıcam.
İmla ve mantık hatalarımı maruz görün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑌𝑎𝑟𝑑𝚤𝑚 𝐸𝑡
FanfictionOn tılsımdan sadece üçünün sahipleri belliydi. Önemli tılsımı ele geçirmek için uğraşan mafyalar'a yardım ediyordu Namjoon. Babasına ihanet ediyor olsada babasının iyi şeyler yapmadığını biliyordu. Mafyalara yardım ederken ordaki bir ajanın çocuk...