"İyi vurmuşsun hyung,yanağım çok acıyo..."
"Peki sana ne demeli? Çenemin yamulduğunu hissettim bir an. O nasıl vurmak yiğidim Taekwando da siyah kuşak mısın sen?"
"Senin yerinde babam olduğunu hayal edip tüm sinirimi çıkarttım... Özür dilerim hyung kendime engel olamadım..."
Yeri onları ayırdıktan sonra korumalar ve hizmetçiler iki Kim'i hastaneye gitme konusunda ikna etmeye çalıştılar fakat Kim Yerinin gazabına uğradılar. Şimdide ağbilerini almış kendi başına pansuman yapıyordu onlara. Herşeyi başlatan binadaydılar. Jeonların binasında.
"Numaradan kavga etmeniz gerekiyordu ama siz birbirinize hiç acımamışsınız mübarek."
Söylene söylene pamuğu değiştirdi. Seokjin'in kaşındaki kanama durmak bilmiyordu. Sinirlenip öyle sert bastırmıştı ki pamuğu Seokjin'in ağzında bir inleme kaçıvermişti.
"Yaraya o kadar sert dokunulur mu cani kız? Öldürmek mi istiyosun sen beni?!"
"Yok oppa seni değil,Namu oppamı öldürücem. Neyle vurdun lan sen? Küfrettiğimin kanaması bir türlü durmuyor! Böyle kanama mı olur? Yetişmesem kan kaybından gidicek ağbim. İki ağbinizin olması gerçekten kötü birşeymiş! Ben biriyle başa çıkamıyodum iki oldular ya!"
Mahcup olmaları gerekirken Yeri'nin atarına gülmeye başladı ağbileri. Sinirlendiğinde yüzünün aldığı haller eğlenceliydi.
"Birde gülüyolar,şunlara bak!"
O sırada Seokjin'in inlemesini duyan Jaebeom aniden yanlarında belirmişti. Pax'ı sakinleştirip gelmesi gerekiyordu. Gördüğü yüzlerle şoke olmuştu. Yüreği ağzına geldi. Hemen Seokjin'in yanına oturup yüzünü elleri arasına aldı.
"Aman tanrım! Seokjin bu yüzünün hali ne? Ne oldu sana? Off kaşın çok kötü olmuş..."
"Hyung,burda ne işin var? Pax'dan ayrılmaman gerektiğini söylemiştim."
"Biliyorum fakat gelmem gerekiyordu. Lux beni buraya gelmem konusunda uyardı."
Hoseokda yanlarına gelmişti. Elinde Quod'u tutuyordu. Fakat tılsım yerinde durmuyor,ısrarla sahibine gitmeye çalışıyordu. Yanlarına iyice yaklaşınca tılsımı bıraktı. Özgür kaldığı an sahibine fırladı tılsım yani Seokjin'e. Hoseok,ilk yardım çantasından pamuk ve oksijenli su alıp Yeri'nin yarım bıraktığı yaraları temizlemeye başladı çikolatasının yüzünden.
"Tılsımınız size gelmek için çok çırpındı Bay Kim. Onu zor tuttum."
Yıllar sonra kavuştuğu tılsımını görünce gözleri saniyelik olarak mavileşti. Büyük bir şefkat ve mutlulukla tılsımını boynuna taktı. Kulaklarına okyanusların,denizlerin,göllerin ve nehirlerin sesleri doluştu. İçindeki canlıların neşeli seslerini çok net duyabiliyordu. Kalbine bir huzur hakim oldu. Bir türlü durmayan kanaması tılsımını taktığında durdu. Sanki hiç yara almamış gibi sahibini iyileştirdi Quod.
"Eee oppa,benim tılsımım nerde? Hani benim bebeğim?"
Ni-ki ve Taehyung yan yana geliyorlardı. Yeri'nin bebeği Solo'su Ni-ki'nin elindeydi. Sanki elinde minik bir kuş tutuyormuş gibi bir nezaketle tutuyordu tılsımı. İki eliyle bir kutucuk oluşturmuştu Solo için.
"Ben kendim getirmek istedim. Tılsımın sadece benim ona dokunmama izin verdi zaten."
Ni-ki ile çoğu kez karşılaşmış ve sohbet etmişlerdi. Sürekli okul çıkışında denk gelirlerdi. Niye orda beklediğini hep merak ederdi Yeri. Bunun cevabını öğrenmek üzereydi belkide. Yani,ağbileri izin verirse...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑌𝑎𝑟𝑑𝚤𝑚 𝐸𝑡
FanfictionOn tılsımdan sadece üçünün sahipleri belliydi. Önemli tılsımı ele geçirmek için uğraşan mafyalar'a yardım ediyordu Namjoon. Babasına ihanet ediyor olsada babasının iyi şeyler yapmadığını biliyordu. Mafyalara yardım ederken ordaki bir ajanın çocuk...