6 - "Bu öğrencinize yardım etmeyecek misiniz, Monsieur?"

6.5K 520 784
                                    

chase atlantic, tidal wave

"flood it like a tidal wave
see i'm just tryna misbehave
i know it's hard when you know, you know better
just open up, let your body talk for ya like, ooh
flood it like a tidal wave"

-

Bok gibi hissediyordum.

Kelimenin tam anlamıyla bok gibi.

Aşağılanmış da hissediyordum aynı zamanda. Bana demişti ki, "Anlaşma anlaşmadır. Ona, seninle birlikte olduğum süre boyunca o anlamda dokunmayacağım.". Ama dün, benimle tuvalette seviştikten hemen sonra, gözlerim önünde öpüşmüşlerdi. Benimle dalga mı geçiyordu bu herif?

Üzülmemiş değildim, bana verdiği sözü tutmamıştı sonuçta. O halde benim de ona verdiğim sözü tutmama gerek yoktu değil mi? Şartlar eşitti, karşılıklıydı her şey. O, benim gözlerim önünde başka biriyle öpüşebiliyorsa ben de istediğimi yapabilirdim.

Ama yapmayacaktım.

Ben onun yaptığı hatayı yapmayacaktım çünkü bedenimde hala yaptığımız "sözleşmenin" izi dururken, onun yaptığı hataya düşmeyecektim. Bedenimde hala onun bıraktığı izler dururken, bir başkasının dokunmasına izin veremezdim.

Bu da aramızdaki en büyük farktı sanırım. O benimle yiyiştikten sonra hiçbir şey olmamış gibi sevgilisiyle öpüşebiliyordu.

"Jeong-ah, hadi çıkar artık ağzındaki baklayı. Geldiğinden beri tek kelime etmedin. Endişelenmeye başlıyorum." dedi Felix ve onun yatağında sırt üstü uzanan benim yanıma gelip yatağın ucuna oturdu. "Belki anlatırsan sana yardımcı olabilirim, hm?" diye devam edip uzamış mavi saçlarımı okşamaya başlamıştı. Şu an saçlarımı okşayan kişi Felix olmaya da bilirdi. Ama bu hayalden bile uzaktı benim için. Çünkü ben onun için sadece yattığı biriydim. Gözünde gram değerim var mıydı acaba? İstemsizce çok duygusal bakıyordum olaylara. Aramızdaki şeye başlarken, ikimiz de biliyorduk bunun sadece cinsel bir ilişki olduğunu. Ama istemeden de olsa düşünmeden alamıyordum kendimi. Saçlarını çekiştirmek yerine okşadığımı...

"Sadece üzgün hissediyorum Felix. Bana dediklerinden sonra yine günün sonunda onun kollarına gitmesini, onu öpmesini düşünmek, görmek istemiyorum." dedim ve iç geçirdim. Kimden bahsettiğimi, neyi kastettiğimi biliyordu o. "Jeongin.. Sen bu adamı sadece cinsel anlamda arzulamıyor olmayasın?" dediğinde kaşlarımı çatıp yatakta oturur pozisyona geçtim ve Felix'in tam karşısına oturdum.

"Nasıl yani?" dedim neyi anlatmak istediğini bildiğim halde. "Onun hakkında arzuladığın tek şey seks olsaydı şu an bu halde olur muydun sence bebeğim, hm?"

Alaycı bir şekilde güldüm. "Saçmalama Felix. Öyle bir şey yok." dedim ve geçiştirdim onu. O da üzerime gitmedi haliyle. Ona karşı o şekilde duygular beslediğimi sanmıyordum, sadece bana verdiği sözü tutmamıştı ve istemsizce kırılmıştım işte. Hepsi buydu.

"Neyse ben eve gideyim artık, yarın okulda görüşürüz." dedim ve yataktan kalktım.

...

Telefonuma yaklaşık yarım saat önce gelen "okula gelir gelmez odamda ol" mesajı sayesinde kendimi gördüğüm ilk tuvalete atmıştım. Yüzüme birkaç avuç su çarptım ve aynada birkaç saniye kendime baktım. Sözünü tutup sözleşmeye uymayan birinin, en azından dediklerini yapmak istemiyordum. Bana mantıklı bir açıklama yapma kadar, ki açıklama yapıp yapmayacağı da büyük bir soru işaretiydi kafamda.

Ona karşı geldim ve sırtımdaki çantamla beraber ilk dersimin olduğu amfiye ilerlemeye başladım. Şanslıydım ki ilk dersim onunla değildi. Ayrıca beni odasına çağırdığına göre ilk dersi boş olmalıydı.

hotter than hell 'hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin