zayn & sia, dusk till dawn
"but you'll never be alone
i'll be with you from dusk till dawn
baby, i am right here
i'll hold you when things go wrong
i'll be with you from dusk till dawn
baby, i am right here"-
(yazar notu: medyadaki şarkıyı dinlerken okumanızı tavisye ediyorum, bu bölümü çok iyi anlatıyor)
Kendimi bildim bileli hırslı biriydim.
Bazen hırs, bir hayattaki en ihtiyacınız olan şey olurdu ve sizi hayatta on hatta on beş adım öne atardı. O gün Hyunjin'e yaklaşmam, hırsım sayesindeydi ve beni bu günlere getirdiği için hırsımla barışıktım. Ama bazen o hırsınız, sizin sonunuz olurdu. Size hiç yapmayacağınız şeyler yaptırırdı, aklınızı yitirmenizi sağlardı, sizi köşeye sıkıştırıp bütün hücrelerinizi ele geçirir, istediğini yaptırana kadar durmazdı, durmak bilmezdi.
Yaklaşık bir buçuk saat önce aldığım mesaj, beni bu zamana kadar çok adım öne götüren hırsıma yenilmemi sağlamıştı.
Biliyordum bunun olacağını, bir gün gelecekti ve bu yaşanacaktı. Sonsuza dek böyle süremezdi her şey. İllaki bir pürüz olmalıydı, illaki göz yaşı dökülmeyidi, illaki ayrılıklar olmalıydı. Her zaman mutlu olamazdık.
Daha yalnızca bir buçuk saat önce sevişmemizin ardından birbirimize sarılarak yattığımız yataktan kalkmış, telefonuma gelen mesajı görmüş, üzerime bir şeyler geçirip balkona atmıştım kendimi. Acınası hissediyordum, öyleydim de. Güçlü rolü yapıp ahkam kesen bir güçsüzdüm. Kabuğum güçlü duruyordu belki, ama bu gerçekleri ve o kabuğun altındaki kişiliğimi gizlese de değiştirmeye yetmiyordu.
Ben buydum işte. Korkak, acınası, güçsüz, aptal, her şeyi eline yüzüne bulaştıran salağın tekinden fazlası değildim.
Bu yüzden, sevdiğim adamdan ayrılmamı ve mesajdan ona bahsedersem kötü şeyler olacağını bana söyleyen bir mesaj için, bir buçuk saattir içim dışıma çıkana kadar ağlıyordum. Hyunjin'in ailesinin böyle bir şey yapacağını biliyordum, Hyunjin onların da beni sevdiğini söylese de içimden bir his bu klasik hikayeyi yaşayacağımızı söylemişti.
Haklı çıktı da.
Doğru olan, bu mesajdan Hyunjin'e bahsedip onun bu konuyu ailesiyle arasında konuşmasıydı. Ama her zaman doğru olan gibi duran şeyler, aslında doğru seçenek olmayabilirdi.
Benim elimde bir seçenek yoktu. Hyunjin benim evimdi, korktuğumda sarıldığım, ağladığımda göz yaşlarımı silen, düştüğümde kaldıran, üzüldüğümde teselli eden, beni seven ve sevdiğini çokça gösteren kişiydi. Hayatımda güvenebileceğim nadir insanlardan biriydi.
Basit bir şey yoktu aramızda, onunla ilgili hiçbir şey basit olamazdı zaten.
Hyunjin'in ailesine ne kadar önem verdiğini biliyordum. Her şeyden çok biliyordum bunu. Sırf ailesi istediği için, istememesine rağmen yirmi yedi yaşında bir adam olarak, ailesinin istediği kişiyle sevgili olmasından bile anlayabilirdik bunu.
Ben bencil biri değildim. Bencillik yaptığım zamanlar da oldu elbette ama hep yapmamak için çok çabaladım. Annesinin attığı mesajda, bana karşı çok ağır olan şeyler de yazıyordu. Ağırıma gitmişti tabii ama hiçbir şey, benden, Hyunjin'den ayrılmamı istemeleri kadar ağırıma gidemezdi. Belki de annesi haklıydı, bunca zaman ailesinin sözünden çıkmamış biri, sırf benim için ailesini çok sevmesine rağmen hiçe saymıştı. Ben ise korkağın tekiydim, bunları Hyunjin'e anlatamayacak kadar korkaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hotter than hell 'hyunin
Fanfictioncehennem oldukça sıcaktı, lakin hwang hyunjin bir şeytandı ve kendisi cehennemden daha sıcaktı.