hotter than hell 'hyunin

10 - "Bu yaşadığım en güzel zıtlık."

plvtinum, champagne and sunshine

"rough sex on the bedroom floor
hop in the shower, she begging
for more
do not disturb on the hotel door
waking the neighbours"

-

Okul gezisi olayı birden bire nereden çıkmıştı bilmiyordum ama tahmin etmesi zor değildi, bölümümüzün vizeleri yeni bitmişti ve okul yönetimi bu aptal geziyle kafa dağıtabileceğimizi düşünüyorlardı.

İlkbaharın başlarındaydık ve hava çok güzeldi. Okulca, daha doğrusu bölümce -bölümümüz çok kalabalık değildi- bölümümüzle alakalı bir tarihi yer gezme temalı geziye gelmiştik. Fransızların çok önceden ülkemize bıraktığı tarihi eserleri inceleyecek ve oraları gezecektik. Bizi getirdikleri geziye bakın cidden! İşin iyi tarafı ise il değiştirdiğimiz için ve gezi üç günlük olduğu için üç gün boyunca otelde kalacak olmamızdı. Hava daha havuza girilecek kadar sıcak değildi ama kapalı havuz vardı ve zaman bulursam girmek isterdim.

Bu gezi hakkında bir iyi bir de kötü haberim vardı. İyi olan öğretmenlerimizden birkaçının daha bizimle geziye gelmiş olmasıydı. Ve bu öğretmenlerin içinde beni defalarca kez altında ağlatana kadar beceren Hwang Hyunjin'de vardı.

Kötü olan ise biricik sevgilisi Eunha'da geziye gelmişti ve ikisi aynı odada kalıyorlardı. Bu da iyi haberimin üzerine gölge düşürmeye yetiyordu.

"Şu siktiğimin kıçını kaldır ve eşyalarını dolaba yerleştir Jeong. Birazdan öğle yemeğine ineceğiz." dedi Felix ve bir kıyafetini daha otel odamızdaki dolaba yerleştirdi. Yatıyor pozisyonda olduğum tek kişilik yatakta doğruldum ve oturur hale geldim. "Düşünüyorum sadece." diye mırıldandım huzursuzca.

Felix muhtemelen son kıyafetini de yerleştirdiğinde kafasını, halihazırda kendisine bakıyor olan bana çevirdi. "Ben de kaplumbağaları düşünüyorum bazen. Sürekli çok yavaş hareket etmek zorundalar, çok kötü değil mi sence de?" demesiyle göz devirdim, benimle alay ediyordu.

"Ben ciddiyim Lix." dememle yüzündeki alaycı bakış silinmişti. "Hwang'ı düşünüyorsun?" dedi sorgular gibi. "Çok mu belli ediyorum?" dedim emin konuştuğu için. "Hayır, sadece seni tanıyorum."

Derin bir iç geçirdim. İkisinin aynı odada, aynı yatakta yattıklarını düşünmek beni içten içe yiyip bitiriyordu. Bunu yapmakta haklıydı da, ama atladığı bir şey vardı. Ben onunla sevgili olan kişi değildim. Ve onun sevgilisiyle aynı odada, aynı yatakta kalmaya her şeyden çok hakkı vardı. Ben ise kendi kendime kıskandığımla kalıyordum işte.

"Sevgilisiyle aynı odada kalması, yan yana yatması çok normal. Boşuna kıskanıyorum." diyerek tekrardan iç geçirdim kendi kendime. "Bunu yapmam çok yanlış. Ama en yakın arkadaşımı böyle görmeye dayanamıyorum." dedi Felix kendini ikna etmek istermiş gibi ve yanıma gelip yatağımın ucuna oturdu. "Şimdi öğle yemeğine inecektir ikisi de, sen Monsieur Hwang'a mesaj at ve erkenden odasına çıkmasını sağla. Ben Eunha'yı bir süreliğine oyalarım, işin bitince mesaj atarsın bana."

Felix'in dedikleriyle beraber ağzım şaşkınlıkla aralanmıştı. "Sen dünyanın en iyi arkadaşısın." deyip ona sarıldım. "Senin yüzünden cennete gidemeyeceğim aptal." dediğinde ona doladığım kollarımı geri çekmiş ve yüzüne bakmıştım. "Cennete zaten gayleri aldıklarını sanmıyorum." dedim ve ayağa kalkıp valizime ilerledim.

"Ne giymeliyim ki Felix?"

...

Felix ile beraber otelin restaurantına inmiş, tabaklarımıza biraz yemek alıp oturacak yer bakıyorduk ki Bayan Eunha'nın sesini işitmiştim. "Ah Yang Jeongin ve Lee Felix, başka yer yok gibi duruyor. Buraya oturmak ister misiniz?"