the weeknd, take my breath
"it's like a dream what she feels with me
she loves to be on the edge
her fantasy is okay with me
then suddenly, baby says
take my breath away
and make it last forever, babe
do it now or never, babe"-
"Hyunjin, nasıl gözüküyorum?" dedim kravatımı düzelttikten sonra. O bana, ailesinin katı olduğunu ve yemeklere çok özen verdiklerini söylemesiyle birlikte, en azından birimizin ailesi yanımızda olsun diye düşünerek özenmiştim giysilerime ve düz siyah bir takım, içine de beyaz bir gömlek giyerek siyah bir kravat takmıştım.
Hyunjin bu halime bakıp gülümsedi ve hafifçe üzerime doğru eğilmeye başladı. Ben beni öpeceğini düşünerek gözlerimi kapattığımda dudaklarım üzerinde baskı hissetmemiş ve gözlerimi yavaşça aralamıştım.
"Çok güzel oldun mon ange blanc*." dedikten sonra yanaklarımı sıktı ve kendi takımını düzeltmek için giyinme odasındaki boydan olan aynaya doğru ilerledi. O da benim gibi siyah bir takım giymişken, içindeki gömleği de siyah giymişti ve kravat yerine bir yaka iğnesi takmıştı. Ben ise onun aksine çok gergindim.
(*beyaz meleğim)Beraber evden çıktık ve arabaya bindik. Ben ise arabada giderken bile gergindim, bu bana dünü hatırlattı ve dudaklarımı dişlemeye başladım gerginlikle.
"Fazla geriliyorsun bebeğim, biraz rahat ol lütfen. Ailem seni sevecek, eminim. Ben önceden onlara telefonda durumu açıkladım zaten, yani bize tepkili olmayacaklar. Sadece tanışmak istiyordu onlar da." diyerek açıklama yapması beni biraz olsun rahatlatmıştı ama yine de ya beni sevmezlerse diye düşündüğümden gerilmeden edemiyordum işte.
Nasıl rahat olabilirdim ki böyle bir durumda?
Araba aniden durduğunda yapılan frenle, kemerim takılı olmasına rağmen biraz öne doğru sarsılmıştım ki Hyunjin'in kolunu, öne doğru çok gitmemem için önüme koyduğunu fark etmiştim. "Neden durduk? Bir sorun mu var?"
"Karşı şeritte bir köpek var. Yatıyor sanırım ama yaralı olabilir, yolun ortasında ezilecek bu gidişle, hava da kararıyor zaten. Hemen geleceğim bekle beni." diyerek ayağa kalkmış ve arabadan inmiş, etraftan araba gelmediğinden emin olduğunda karşıya geçmişti.
Bir dakika kadar sonra ben de peşinden gitmeyi düşünmüştüm ki o sırada elinde küçük bir köpekle bu tarafa gelen Hyunjin'i görüp arabada onu beklemeye karar vermiştim. Elindeki minik köpekle arabaya bindi ve köpeği kucağıma bıraktı. "Yaralı değil sanırım. Biraz üşümüş ve ıslanmış, veteriner bulmamız gerekiyor ama haftasonu açık var mıdır bilmiyorum. Telefonundan bakar mısın?" dediğinde kucağımdaki sevimli köpeğe bakıyordum.
"Merhaba ufaklık." dedim ona ve hafifçe başını okşadım.
Hyunjin arabayı tekrar çalıştırdıktan sonra bir yandan bir elimle köpeği okşarken diğer yandan telefonumdan açık veteriner nerede var diye bakıyordum. "Yemeğe geç kalmayalım köpeği götüreceğiz diye?" dediğimde kafasını iki yana salladı. "Sorun yok, anlayışla karşılarlar. Küçücük köpeği bu halde bırakacak halimiz yok ya."
Bu kadar hayvansever biri olduğunu az çok biliyordum ama gözlerimle görmek beni biraz duygulandırmıştı.
Telefonumdan yakınlarda bir veteriner buldum ve konumunu açıp telefonu ona uzattım. "Beş dakika gözüküyor." dedim ve o konuma bakarak arabayı ona göre sürmeye başlayınca kucağımdaki köpeği sevmeye başladım tekrar. "Üşüdün mü sen? Kıyamam ben sana ama. Merak etme şimdi veterinere gideceğiz, iyileştirecekler seni." diye köpekle konuştuğum sırada Hyunjin bu halime yan gözle bize bakarak gülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hotter than hell 'hyunin
Fanficcehennem oldukça sıcaktı, lakin hwang hyunjin bir şeytandı ve kendisi cehennemden daha sıcaktı.