lana del rey, burning desire
"i've got a burning desire
for you, baby
i've got a burning desire,
come on tell me boy"-
Pekala, kabullenmem gereken birkaç gerçek vardı.
Bunlardan ilki, Hwang Hyunjin denilen Fransız Tarihi öğretmenim tam bir kaçıktı. Tam anlamıyla bir kaçıktı. Sivri ve keskin bıçağını üzerimde ustaca kullanmayı seviyor, aynı şekilde bıçağını bana verip onun eline kesik atmamı istiyordu. Benimle delilercesine sevişiyor, öpüşüyor, kendi cehenneminde benimle birlikte yanıp kavruluyordu. Ama sevgilisi vardı.
Ondan fazlasıyla hoşlanıyordum ve haliyle bunun onda bir karşılığı olmasını istiyordum. Ama bunun olması fazla imkansızdı. Benden hoşlansa bile ailesinin sevgili olmasını ve evlenmesini uygun gördüğü kişi bir diğer öğretmenim olan Choi Eunha'ydı.
Biz hiç birbirimize göre değildik.
Ben sevdiğim adamdan çiçek almayı isterdim, beni her fırsatta öpüp koklamasını, bana çokça sarılmasını, kafamı dizine yaslandığımda saçlarımı okşamasını isterdim. Ama Hyunjin öyle birisi değildi. Kendi isteği dahilinde olmasa bile şu anda sevgili olduğu kadını benimle aldatıyordu. Ve ben bu hikayede yuva yıkan kişi oluyordum.
Evet, o ikisinin sevgili olduğunu bilmeden yanaşmıştım ilk başta Hyunjin'e. Ama sonrasında; ikisinin sevgili olduğunu öğrendiğim halde o partide o odaya gittim, o anlaşmayı imzaladım, o odaya girdim, onun cehennemine girdim ve onunla çok kez beraber oldum.
Bu çok ama çok yanlıştı. Her şey çok yanlıştı. Seçimlerimiz bizim geleceğimizi belirlerdi, her seçimimizde farklı bir kapı açılırdı ve geleceğimizi biz seçimlerimizle şekillendirirdik. Ben bu seçimlerimin yanlış olduğunu bildiğim halde en başta kendime yalan söylemiştim ve kendimi kandırmıştım. İlk başta bir sorun yoktu, aldatmak yanlış olsa da aldatılan ben değildim, benim açımdan her şey güzeldi. İstediğim Hyunjin'in bedeniydi ve ben onu elde etmiştim. Ama şu an düşündüğümde, artık benim tek istediğim şey onun bedeni değildi. Ben onun bedeniyle beraber kalbini, duygularını ve hislerini de istiyordum. Benim olsun, benim için atsın, benim için düşünsün, beni sevsin ve bana aşık olsun istiyordum.
Çok bencildim. Sadece benim olsun istiyordum ve onu paylaşmak istemiyordum. Benimle yattıktan sonra gidip gözlerim önünde sevgilisiyle öpüşmesini istemiyordum, sevgilisi de ben olmak istiyordum, her şeyi olmak...
Benimle olmadığı zamanlarda sevgilisine gidip aşk sözcükleri kullandığını, ona "aşkım" dediğini düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum ve bu düşünceler kafamda dolaşmaya başlayalı birkaç günden fazla oluyordu.
"Bu adam deli! Eline ne yapmış ve sen de izin vermişsin, inanamıyorum Jeongin!" demişti Felix kucağına çektiği elimdeki yarayı incelerken. "Bırak." dedim ve elimi ondan çekip kendi kucağıma koydum. "Sana ondan uzak durman gerektiğini söylemiştim kaç defa Jeong, neden beni dinlemedin cidden.." diye söylendiğinde tişörtümü çıkartmış ve hafifçe yana dönmüştüm. Sırtımdaki kamçı izlerini ve boynumdaki morlukları, kızarıkları da görmesi için.
Ağzı hafifçe aralandı. "Aman Tanrım... Bunları da o mu yaptı?" dediğinde tişörtümü geri giymiş ve ona dönmüştüm. "O yaptı, ama daha sonra krem de sürdü ve bana verdi kremi her gün sürmem için, yani iyileşiyor yavaş yavaş." dediğimde yutkundu. "Aranızdaki ilişkinin bu kadar şiddetli olduğunu bilmiyordum." demesiyle yüzümde buruk bir gülümseme oluşmuştu. "İkimiz de bundan zevk alıyoruz bu yüzden sorun yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hotter than hell 'hyunin
Fanfictioncehennem oldukça sıcaktı, lakin hwang hyunjin bir şeytandı ve kendisi cehennemden daha sıcaktı.