Cahıraş

50 21 37
                                    

"Yürek burkan acı"



"Ne işiniz var burada?" Zar zor çıkan sesimle Hoseok ile Hye Su'ya döndüm.  Burada ne işleri vardı? Hoseok'un dediği onca söz yetmiyor muydu zaten?

Hye Su, sinirle bana bakıyordu. Ondan korkmuyordum ancak Hoseok'un bana baktığı şekil, kırılmıştım. Beni affetmesi için her şeyi yapabilirdim.

Alayla güldü Hoseok, "Bizden özür dileyeceksin ve gerçekleri Hye Su'ya anlatacaksın."

Yoongi beni arkasına aldı ve Hoseok'a doğru döndü. "Alisa kimseden özür dilenecek bir harekette bulunmadı. Sevgilimin evini terk edin aksi halde olacaklardan ben sorumlu değilim."

Ikisinin de eli yumruk olmuştu, benim yüzümden kavga edeceklerdi. Yoongi'nin arkasından çıkarak ortalarına girdim. "Keşke biraz da beni anlamaya çalışsan Hoseok." Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. "Özür dilememi istiyorsun?" Alayla güldüm, kimse şu andan itibaren bana özür dilettiremezdi.

"Asla özür dilemeyeceğim. Ve sen Hye Su,kocan seni benle aldatmaya devam edecek. Asla gerçekleri bilmeyeceksin, bunun farkındalığıyla yaşa tatlım."

Odama doğru ilerleyecek iken Hye Su saçımdan tutarak çekmeye başladı. Bana karşı çıkacak kadar canına susamıştı heralde?

Ağzımdan tek bir acı nidası çıkmadı, onu kolundan tutar tutmaz kolunu büktüm. Kimse bana,özellikle de Hye Su karışamazdı. Buna izin vermezdim.

"Eline dikkat et Hye Su, yoksa dikkat ettirmesini bilirim."

"Zavallısın Alisa,sen beni aptal mı sanıyorsun? Kocama iftira atarak ona sahip olamazsın."

Kolunun acıması adına biraz daha büktüm. Hoseok beni durdurmaya çalışıyordu ancak izin vermiyordum. "Kocanı artık bıraktım bebeğim,bilirsin onun gibilerle fazla takılmam. Benim artık sevgilim var."

Yoongi'ye doğru döndüm ve elinden sıkıca tuttum. "Ilişkime karışan olursa acımam."

Sonra ise Min Seo'nun onları evden çıkarması ile masaya oturmuştuk. Sabah sabah aksiyon kotamızı onlar sayesinde doldurmuştuk, fazlasına gerek yoktu.

"Siz sevgili misiniz?"

İlk önce onlara demem lazımdı ancak Hye Su sağolsun diyememiştim. "Kahvaltıya o yüzden çağırmıştım zaten. Min Yoongi,sevgilim. Aynı zamanda komşumuz."

Jackson gülümsedi gözlerimin içine bakarak. En iyi o biliyordu acılarımı. Hoseok en yakın arkadaşım olarak görebilirdi kendini zamanında ama benim tek en yakın arkadaşım Jackson olmuştu. Beni en iyi anlayan oydu çünkü.

"Ben Min Seo,tanıştığımıza memmun oldum."

"Bende Jackson."

İkisiyle de el sıkıştıktan sonra kahvaltıya başladık. Genel olarak fazla kahvaltı hazırlamadığım için tepkilerini merak ediyordum. Bakışlarımı üçününde gözlerinde gezdirdim. Beğeni nidaları çıkıyordu ağızlardan.

"Nasıl olmuş?"

"Normal bir kahvaltı nasıl olursa öyle olmuş Alisa."

"Ya Min Yoongi! Bu kadar kaba olamazsın."

Omuz silkti ve omletten koca bir ısırık aldı. "Güzel olduğunu söylememe gerek yok Alisa,senin elinin değdiği her iş güzelleşir."

İşte bunu beklemiyordum,aniden sırıtmaya başlayınca kafamı deve kuşu gibi toprağa gömmek istemiştim. Tanrım! Ciddi anlamda utanıyordum şu an.

Neyse ki yüzü pancar gibi kızaran insanlardan değildim,o yüzden utanmamı içimde yaşayarak yemeye devam ettim.

Böyle geçti işte sabahım,Hoseok'un kötüleştirmesinin ardından Yoongi'nin güzelleştirilmesiyleydi. Hoşnut olmadığım denilemezdi ancak yinede mutluydum.

Büyü✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin