Meyus

87 27 67
                                    

"Umutsuz"



Beraber çıktığımız otel odasından sonra eczaneye doğru gitmeye başladık. Korunup korunmadığımızı bilmiyorduk ve onun için ilaç almalıydık. Anne olmak için daha çok gençtim, tatlı bir bebek özelikle de Hoseok ile bana ait olan bir bebek çok iyi olabilirdi ama hazır değildim.

Şoför koltuğunun yanında ki koltuğa oturdum. “Lütfen benden nefret etme Alisa.”

İstesem de ondan nefret edemezdim, tek nefret ettiğim konu bendim. Ben ve kalbim. “Bu ikimizin hatasıydı Hoseok, tek suçlu olarak kendini görme lütfen. Emin ol bende ne yapacağımı bilmiyorum.”

Onun eşinin yüzüne hangi yüzle bakacaktım bilmiyorum. Tatlı bir kızdı, erkek olsam bende ondan hoşlanırdım. Düşünceliydi her zaman, aynı Hoseok gibi. Bir çok ortak özellikleri vardı birbirine benzeyen. Bazen en çokta bunu kıskanırdım aslında, Hoseok ile ortak özelliğim dahi yoktu. Nefes almak ortak özelliğe giriyorsa bir tek o vardı sanırım.

Elini elimin üzerine koydu. Heyecanlandım, o bir kaç saniyede nevrim döndü adeta. Tam da şu an zamanı durduramaz mıyız acaba? Hep bu zaman da kalmak istiyorum.

"Ben artık evli biriyim Alisa, tamam seni kaybetmek istemiyorum ama ortada bile istemeye aldattığım ve çok sevdiğim bir karım var. Bir süre, en azından şu olayı aklımdan atmak için birbirimizden uzak dursak olur mu?”

“Hani bu olayı unutuyorduk?! Hani beni bırakmayacaktın!”

Ellerim titriyordu, gözyaşlarım sadece tek bir cümlesiyle akmaya başladı. Böyleydi işte hayat, sen çok seviyorum dersin o inadına sizi mahvetmek için elinden geleni yapar.

“Unutamıyorum anlasana!”

“Beni eczaneye götürdükten sonra bırak Hoseok, benim de kendimi toplamam lazım. Sırf senin pisliğin sonucu beni ağlatıyorsun ve sana ihtiyacım olduğu bu süreçte beni tek başıma bırakıyorsun. Teşekkür ederim, keşke seninle hiç tanışmasaydım.”

Kullandığı arabayı aniden durdurarak bana baktı. Nefes nefese kalmış halimle gözlerinin içine baktım. Beni anlasın istiyordum, gözlerimin içinde ki bu alevi görüp beni anlasın istiyordum. Çok şey istiyordum biliyorum ama elimde değildi işte.

“Keşke Alisa, keşke seninle tanışmasaydım. Şimdi bu lanet ânı yaşıyor olmayacaktık ve ben karımı aldatmış olmayacaktım.”

Kahroldum o an, beni istemediğini söylüyordu. Mecazen, öylesine söylediğim o kelimeyi o çok istiyordu. Neyim eksikti benim o kadından? Benim neyim eksikti ki bunca yıl beni görmeyip onu sevmişti?

“Biz 10 yıldır beraberiz Hoseok,o kadın ise 3 yıl. Arada ki farkı anlayabiliyorsun değil mi?”

"Ama arada ki bağ farklı. Ben onu seviyorum, sen ise sadece arkadaşımsın."

Nefret ediyorum onunla arkadaş kalmaktan. Duygularımdan, kendimden, beni arkadaş olarak gördüğü kalbinden...nefret ediyordum.

“Tek istediğin bu muydu yani? Hatırlatırım 15 yaşımızda bizde sevgili olmuştuk. Belki ergence geliyor kulağa ama beni sevdiğini biliyordum. Gerçek duygulardı onlar. Ayrıldık, eminim ki ayrılmasaydık şu an biz evleniyor olabilirdik.”

“O bir hataydı. Hayatımda yaptığım tek hatamdı.”

“Senden nefret ediyorum Jung Hoseok, lütfen beni bir daha arama.”
Arabadan ineceğim an kolumu tuttu. “Annen, seni bana emanet etti. Gidemezsin.”

“Benim birileri tarafından bakılmaya ihtiyacım yok! Hem sen sana emanet edilen kişiyle yattın hatırlatayım. Bununla kalmayıp kalbini kırdın. “

“Özür dilerim Alisa, kendimi kaybettim işte bir an. Ne dediğimi dahi bilmiyorum.”

“Kırık bir vazoyu özür dileyerek tamir edemezsin."

Ve ardından hızlıca oradan ayrıldım. Ondan nefret etmeme rağmen ona aşkla atan kalbimden nefret ediyordum.

15 yaşında iken onunla çıktığım o 2 haftaya geri dönmek ve sadece beni sevdiği o 2 haftada kalmak istiyordum.
Senden tiksiniyorum Hoseok, en çokta beni sevmediğin her an.

...

Kendi küçük evime doğru girerken bir yandan da hem günlük rutinim olan hem de bugüne ithafen Hoseok'a sövüyordum. Aklım almıyordu olanlara karşı.

Onu en iyi ben tanırdım, her hareketini ezbere bilirdim. Ortak yönümüz dahi olmasa bile biz anlaşıyorduk işte, bu yetmez miydi?

Peki,neden hala onu seviyordu?

Suratımın asılmasını engelleyemedim, ne olursa olsun beni her türlü üzebiliyordu lanet herif.

"Hoşgeldin bebeğim."

Elinde ki çilekle beni karşılayan Jackson'a karşılık ona sarıldım. "N'oldu sana? Kim üzdü benim bebeğimi?"

Dudaklarımı büzdüm,ona karşı ister istemez hep böyle oluyordum. Ağlamak istemesem bile ne olduğunu sorunca birden ağlıyordum işte. İçimi açabildiğim sayılı kişilerdendi.

"Ben...ben biriyle yattım."

Elinde ki çilekler yere düştü ve şaşkınca bana baktı. Sanırım bunu tahmin etmiyordu.

"Sormaya korkuyorum ama kiminle?"

"Jung Hoseok."

Veee bir bölümün daha sonuna geldik. Bir sonra ki bölümde görüşürük <3

Sizleri seviyorum♡

Büyü✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin