Yekta

43 19 0
                                    

"Benzersiz Yalnızlık"



2 hafta önce Min Yoongi'den;

Elimde ki tepsilerle birlikte zorlukla 7 numaralı masaya varınca,sipariş ettikleri yemekleri masaya koydum.

Tepsileri koyduktan sonra bakışlarım tam da o an,masada ki kişiyle çakıştı. Siyah iri gözleri bana çok farklı bakıyordu. Uzun saçlı erkekleri pek sevmezdim ama onda garip denilebilecek kadar iyi duruyordu. Rockçı bir kişiliği var demek isterdim ancak saçlarının arasında ki renkli boncuklar,rocktan çok daha farklıydı.

Gözlerimin içine bakarak gülümsediğinde hızla oradan uzaklaşmıştım. 'Ne bakıyorsun lan?' dememek için kendimi zor tutmuştum ve daha yeni girdiğim işimi kaybetmek istemezdim.

Herkes anasının karnından zengin olarak doğmadığı için mecbur çalışmak durumundaydım. Ailemin evinden ayrıldığım için babam,ceza olarak bana para göndermeyi kesmişti ve ben işte o an boka basmıştım.

Beni idare edebilecek bir ev bulsam da,hayatım sarpa sarmıştı. Günde 2 işte birden çalışıyordum, uyuma sürem 1 saat felandı ve benim gibi biri için bu dünyanın en zor işleri gibiydi. O yüzden eve genelde gitmezdim,gittiğim sayılı günlerde ise sadece uyurdum.

"3 numaraya çikolatalı pasta ve limonata."

Şefin dedikleriyle yeniden elime tepsiyi alarak 3 numaraya verdim. Hemen ardından ise boşalan 9 numaralı masayı silerek gelen müşteriyi karşıladım.

"Buyrun efendim,ne alırdınız?"

"Ne önerirsiniz?"

Sarı saçlı kız şımarıkça gülümsediğinde göz devirmeden edememiştim,kendi karar veremiyor muydu?

"Cheesecake öneririm."

2 kızda bir süre birbirlerine bakarak aynı anda bana döndüler. "O zaman 2 tane cheesecake ve yanında kola alalım."

"Pekala,hemen geliyor."

İstediklerini not ederek kağıdı şefe verdim. Sonra ise durmadan her garsonun yaptığı gibi masa sildim, tepsi getirip götürdüm,insanların ne istediklerini sordum. Zamanım durdurak bilmeden öylece geçti.

Tek sorunum ise 7 numarada ki garip görünümlü adamın sürekli bana bakmasıydı. Her hareketimi mutlaka izliyor,bakışlarını bir an olsun kaçırmıyordu. Para için bunun gibi insanlara katlanıyordum, yoksa bir dakika durmaz kafayı gömebilirdim.

Saat tam akşam 9'u bulduğunda sonunda mesaim bitmişti. Önümde ki önlüğü bir çırpıda çıkarıp dolaba koyduğumda bu monotonlukta boğulacaktım. 9 buçuk gibi başlayan işime yetişmem için neredeyse yarım saatim vardı ve benim kılımı kıpırdatacak gram halim yoktu. Tek isteğim gün sonuna kadar uyumak ve kalkmamaktı.

Telefonumu da cebime attığımda diğer garsonlara baş selamı vererek cafeden çıktım. Ana caddede ve işlek olan bir mekandı,oturmak için tek bir saniye bulamazdınız. Neyse ki maaşı iyiydi yoksa buna dayanmak çok fazla güç isterdi.

Gece olmasına rağmen sokaklar gündüzceymişçesine kalabalıktı. Herkesin barlara döküldüğünden adım kadar emindim. Asla gece hayatı olan bir adam olmamıştım çünkü zamanımı onlara ayıracak herhangi bir zaman dilimi bulamamıştım.

Ellerimi sweatimin ceplerine koyduğumda ağzıma sabah aldığım ama yiyemediğim lolipopu attım. Hem uykum vardı,hemde açtım. Bundan sonra ki işime yakın yerin etrafında bir yerlerde kendime yiyecek alabilirdim sanırım.

Ağzımın içinde lolipopu döndürerek öylece yürüyordum. Nereden bilebilirdim ki bunların başıma geleceğini?

Birisi elini omuzuma koyduğunda hemen arkamı dönüp refleksle kolunu büktüğümde acıyla tısladı.

Büyü✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin