Vuslatın gönlü

50 22 65
                                    

"Kavuşamayanların aşkı"



Delirecektim,evet evet birazdan ciddi anlamda delirecektim.

Hangi kafayla ona Yoongi demiştim kesinlikle bilmiyordum,bir anda ağzımdan çıkmıştı ve Hoseok şu an aramızı yapmak için uğraşıyordu.

Sevdiğim adam, beni başka biriyle sevgili yapmaya çalışıyordu.

Neresinden bakarsam bakayım, iki ucu boklu değnekti. Eğer Yoongi'nin yanına gitmeye kalkışırsa olaylar uzardı. Yoongi'yi daha nerdeyse 2 kere görmüştüm ve büyük ihtimal ona aşığım saçmalıklarına da inanmazdı. Ayrıca ona hala almam gereken bir telefon vardı.

Asansörde elinde telefon var diye görmüştüm ancak yinede ayıp olmaması adına almam gerekirdi.

Diğer ihtimalim ise tüm olayları Yoongi'ye anlatmaktı. Nasıl güvenerek içimi açacaktım bilmiyordum ve kafam biraz karışmıştı.

"Hoseok,birazdan müşterilerden biri gelir,bence artık gitmen gerek ha?"

"Son bir soru sormama izin ver."

"Tamam pekala,sor."

"Bu Yoongi,bugün sabah seni aldığımda evinden çıktığın şahıs mıydı?"

"O değildi,başka bir Yoongi. İnternetten tanıştık,evet evet sanaldan öylece konuştuk."

Onun yanına gitme ihtimali vardı,o yüzden yalan şu an daha iyi seçecekti.

"İnternetten tanıştığın birinden nasıl hoşlanabilirsin Alisa? Seni tanıyorum, sen doğru düzgün sosyal medya bile kullanmazsın."

Bazen beni bu kadar iyi tanımasından nefret ediyordum. "Yoongi beni değiştirdi,artık kullanıyorum."

Dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi ve saçlarını geriye doğru attı. Beklemiyordu sanırım bunu.

"Şimdiden o kişiyi sevmedim Alisa, seni değiştirecek biriyle değil seni kusurunla bile sevecek biriyle sevgili olmalısın."

Sözleri kalbime işleyecek kadar güzeldi,o kelebek hissini yaşıyordum. Hoştu,garip hissediyordum ama hoşuma gitmişti.

"Bu konuyu daha fazla konuşmayalım Hoseok."

Konuyu kapatmak adına böyle bir şey demiştim yoksa bu konu uzardı. Korumacı bir tavrı vardı ve eminim ki konuşursam bu işi kurcalayacaktı. Bu da benim işime gelmezdi.

Yanağımdan makas alarak saçlarımı karıştırdı."O halde ben gidiyorum Alisa,iyi çalışmalar."

Ve ortada kalbi pır pır atan beni bıraktığında mutluydum,en azından şimdilik.

...

"Tanrı aşkına! Siz nasıl profesyonel bir dövüşçü olabilirsiniz?!"

Bugünün siniri ve onların beceriksizliği de eklenince çileden çıkmış bir duruma düşmüştüm. Nasıl profesyonel bir dövüşçü havada tekme atamazdı?

"2 saat koşu ve 3 saatta dövüş antremanı,başlayın."

Spor salonumuz genel olarak tüm dallara açık bir yerdi. Tüm hocalar tüm konularda bilgili olduğu için tercih edilen bir mekandık.

Dövüş ve vücut çalıştırmadan ben sorumluydum.

Gözucuyla kızların hepsine bakarak alayla güldüm. Sinirlerim gittikçe artıyordu. Bunlar mıydı ülkelerine ödül getirecek olanlar?!

Saçlarımı geriye attığımda terlemiş bedenim beni rahatsız ediyordu. Onların eğitim zamanı bitmeden banyo edemezdim.

"Koçunuzla konuşup diyetinizi değiştirmesini isteyeceğim. Et yemeden güçlü kalamazsınız."

Onaylama nidalarıyla mırıldanıp koşmalarına devam ettiler. Bende o ara herhangi bir koşu aletine çıkarak onlarla koşmaya başladım. Kulaklığımı da taktığımda ise hazırdım.

Derin bir nefes verip koşmaya başladım. Sinirimi böyle yatıştırmayı düşünüyordum.

Hoseok'a kırgındım. Gerçi kim olsa kırılırdı. Onu sevdiğimi anlayamayacak kadar kördü,ya da belki de görmezden geliyordu. Görmezden gelirse unutacağımı mı sanıyordu?

O geceyi bir şekil ona unutturmuş olabilirdim ama hala benim zihnimdeydi. Dokunuşları...inleyişleri...yüz ifadesi...bana söylediği güzel sözler...

Sadece o gece bana öyle güzel davranmıştı,dokunuşlarında ki inceliklerinde kaybolmuştum.

Ondan başkasını istemiyordum. İmkansızın ötesindeydi bu isteğim.

Koşu aletinin hızını arttırıp düşüncelerimden arınmak istedim. Ne kadar çok koşarsam,o kadar yorulurdum ve o da aklıma gelmezdi.

Şarkının verdiği gazla şu an iyi gidiyordum umarım gelecekte bir gün Hoseok'u en azından öpme şansını elde edebilirdim.

Yüzsüz bir istekti ama ben sadece hayallerinde yaşayan bir hayalperesttim. Hayallerimde onu yaşatıyordum.

...

"Çok çalıştınız. Fightink kızlar! Başarılar diliyorum size."

Saatleri dolan kızlar giderken onları yolcu ediyordum. 4 kişi olmalarının yanısıra ne kadar onlara sövsem de, güveniyordum. Aylardır buraya geliyorlardı ve artık çalışmalarının meyvesini almalıydılar.

Kendimi zar zor soyunma kabinine attığımda üzerime yapışan terli kıyafetlerimi çıkardım. Hayatımda nefret ettiğim tek bir şey varsa o da kesinlikle terlemek olabilirdi. Kötü kokuyordum ve yapış yapıştı.

Duş kabinine girdiğim an hızla soğuk suyu ayarladım. Zaten koşarken yeteri kadar ısınmıştım.

Aniden bedenime değen soğuk su, irkitse de bir kaç saniye sonra hemen alıştım.

Biraz suyun altında durduktan sonra ıslanan saçlarıma şampuan döktüm. Her günün ardından burada duş aldığım için kendi eşyalarımı dahi getiriyordum.

Hızlıca kendimi duruladıktan sonra duştan çıktım.

Kızlardan sonra daha 5 kişi vardı. Yorulmaktan yorulmuştum artık.

...

"Jackson-ah!"

Eve gelmemin üzerinden 10 dakika geçmişti ve gelir gelmez Jackson'a kendime masaj yaptırıyordum.

Sabah,kanayan elim kabuk bağlamıştı ama tekme atmaktan ağrıyan bacağım için aynı şeyi diyemeyecektim. Fazla ağrıyordu.

Bir anda çalan kapı ile derin bir nefes verdim. Anlaşılan Min Seo asla rahat bırakmayacaktı.

"Ben bakarım kapıya."

Koltuğa biraz daha yayılıp gözlerimi kapattım. Jackson bana masaj yaparken uyumayı düşünüyordum. Şu an mayışmıştım bile.

"Biz geldik!"

Ve gelen Hoseok ile Hye Su'yu görmemle ayağa kalkmam saniyelerimi almamıştı.

Kitaba ekşin katasım var biraz ehuhuhehe çok pis şeyler yapacağım.

Hye Su olanları öğrenirse ne olur sizce? Bi de hamile haliyle

Düşürmezse iyidir.

Spoi de verdiğime göre ben kaçar.

Bir sonra ki bölümde görüşürük<3

Sizleri seviyorum♡

Büyü✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin