"Kalbinden Feryatlı"
Bir insan hayatında en fazla ne kadar hata yapar? Ne kadar bencilce davranarak milyonlarca kez üzülebilir?
Diğerlerini bilmiyorum ama kendi hayatımın en büyük malı olduğum, büyük bir gerçekti.
Bencildim,kendimi düşünürdüm. Yararıma olmayacak bir işe adımımı atmazdım. Kim öyle değildi ki? Bu devirde hala gerçekten iyilik yapan var mıydı? Hah...güldürmeyin beni.
Tüm dünya bencil iken ben saf olamazdım,böyle olmak zorunda kalmıştım.
Bana hem yıkım veren hem de nefes veren adam bu sefer beni fena halde yıkmıştı,ayağa kalkamıyordum. Bundan önce tökezlerdim ama mutlaka ayağa kalkardım. Aldığım yara ne olursa olsun,sonucunda hep ayağa kalkardım ancak şimdi öyle değildi.
Dudaklarının arasından çıkan o lanet sözler beni depremin en büyüğüne sürüklemişti.
Ben bir oyun kurgulamıştım ve karşılığında ise bilmeden kurgulanmış oyun tuzağına düşmüştüm. Buna inanacak ne yapmıştım cidden ben?
Bir yuva yıkmıştım bencilliğim için ama hala o kız için üzülemiyordum. Benim sevdiğimi elimden almıştı! Üzülmeyi hakediyordu!
Güçlü olmak istiyordum,güçlü olmak,güçlü görünmek,hiç bir şey olmamış gibi gülümsemek, olayları görmezden gelmek...ama olmuyordu.
İçimde ki yangın bitmek bilmeksizin içine odun atılıyordu,daha fazla harmanlanıyordum. Kendimi tutamıyordum.
Sinirimden gözümden bir kaç yaş damla geldiğinde ciddi anlamda ölmek istedim. O hayatıma girdiği an ben bitmiştim,oysa ki ondan önce yaşamım çok daha iyiydi. Herkes, onun kendisine iyi geldiğini söylerdi çünkü hep pozitifti,neşe saçardı, asla karamsar olmazdı. Ama bana göre öyle değildi işte. Yanımda olduğu her vakit öldüm ben,cehennem azabı yaşadım. Aldığım her nefes benim için ölüme bir adım daha yakınlaşmak demekti.
Buna da razı geldim, onun için ruhen ölmeyi tercih ettim. Kendimden vazgeçtim, kafayı yiyecek duruma geldim ama kırılan yine ben oldum bu işin sonunda.
İmkansıza aşık olmak buydu işte, hasretiniz her gün artardı ama özleminizi asla gideremezdiniz. Kalbinizin içinde hep ukte kalırdı bu.
Hayatın kuralıydı zaten bu; sen kimi seversen sev,o seni sevmeyecek. Gerçek aşk diye bir kavram yoktu. Yalancı aşıklar vardı. Gerçek aşıklar asla kavuşamazlar.
Ona doğru koştum, koşarken her adımımda düştüm,hepsinde yara aldım. Kan içinde kaldım. Koştukça nefesim tükendi ve en sonunda koşmaktan yorulunca bayıldım. İşte o bayıldığım noktada bilmeden öldüm. Kendi sonumu hazırladım, bile bile.
Çünkü olacakları biliyordum. Buna rağmen o yola çıktım ben.
Kim daha cesurdu?
Ona her şeyi yalanda olsa söylediğim Hye Su'nun gerçeği öğrenmeden evi terk etmesi mi? Yoksa Hoseok yerine sürekli yara almayı göze alan ben mi?
İlişki fedakarlık isterdi ve ben bunu yıllarca yapmıştım. Şimdi ise karşılığını istiyordum ama bu olay artık rayından çıkmıştı. Bencilliğe dönüşmüştü.
"Ne düşünüyorsun derin derin?"
Aslında bencillik öyle kötü bir tabir değildi. İnsanın kendi iyiliğini istemesi ne zamandan beri bencillik olmuştu?
"Duymuyorsun anlaşılan."
Omuzuma biri dokununca refleksle onun elini döndürerek arkama döndüm. Bir tür koruma iç güdüsüydu.
"Elimi bırak! Ah-kolum!"
Acı inleyişiyle beraber Yoongi'nin kolunu bıraktım. Onun burada ne işi vardı? Beni mi takip etmişti?
"Ne işin var burada?"
Beni duymamazlıktan geldi ve yanıma oturdu. Beni burada bulması imkansızdı,burası tercih edilen bir mekan asla olmamıştı. Okyanusa bakan taşlarla dolu bir yerdi.
Kimse yoktu...sadece okyanusun hırçın dalga sesleri vardı etrafta. Korkunçtu ama ancak bu ürkünçlük beni kendimi aşağıya atmaktan durduruyordu.
İyice yerleştiğinde bana doğru döndü. "Telefon paramı almaya geldim."
"Ne?"
"Duydun işte,paramı ver."
"Şu an sana para verebilecek bir durumda gibi mi gözüküyorum?"
Elini çenesinin altına koydu ve beni baştan aşağı süzdü. "Ağlamış birine göre güzel gözüküyorsun."
"Tanrı aşkına ne diyorsun sen?"
"Of...sadece seni merak ettiğim için geldim işte. Konu bulamayınca da oradan girdim."
"Neden beni merak ediyorsun?"
Ben merak edilecek biri değildim,özellikle de beni tanımayan komşum Yoongi için.
"Vicdanım işte. Gelmeyecektim ama vicdanım rahat durmayınca geldim. Yanlış anlama yani, seni merak ettiğimden değil vicdanımı susturmak adına."
"İyi,şimdi git o zaman."
"Vicdanım diyor ki,o kız neler olduğunu anlatıp rahatlamazsa bende seni rahat bırakmam."
"Deli felan olabilir misin acaba?"
"Hayır,değilim. Vicdanım çok vicdanlı."
"Tanrı aşkına artık susar mısın? Dediklerinden gram anlamıyorum. Şimdi bana her şeyi baştan anlat."
"Pekala. Yine sizin evden sesler gelince,kapınıza geldim ancak bu sefer bağırışma sesleri vardı. Kapıya vurdum ama açan olmadı. Sen evden koşarak çıktın,hemde yanımdan geçtiğin halde beni görmedin. Bende peşine takılıp geldim işte."
Beni,merak eden birisi de varmış, vay be.
"Evet artık anlatacak mısın?"
"Hayır,anlatamam. Tanımıyorum bile seni."
"Yeniden tanışalım,en düzgün şekilde."
Elini uzattı,"Ben Min Yoongi."
Sanki hiç ağlamamış ve üzülmemiş gibi uzattığı elini tutarak burukça konuştum. "Bende Martin Alisa."
"Yabancı mısın?"
"Baba tarafı."
"Iyiymiş."
Sonra sustuk,kimseden ses çıkmadı. Saçlarımız rüzgarın sihirli kollarında uçuştu,o keskin deniz kokusunun hırçın dalgalarını soluduk.
En güçsüz anımda kimseyi yanımda istemezdim,tabumu kırmıştı. İyi hissediyordum ama bu olmuş olan olayları geçirmeye yetmiyordu.
"Eeee artık anlatacak mısın?"
"Aşık oldum."
"Bu kadar mı?"
"Evli ve karısını seven bir adama aşık oldum."
Güldü,ortada komik bir olay yoktu ama o bana güldü. "Sanırım benzer kaderleri yaşıyoruz,bende evli bir adama aşık olan bir kadını sevdim."
ABOOOOOO FEEELSSSSSSS
Kitaba Hoseok diye girdim Yoongi olarak cikicam heralde iliskileri cok guzel gidiyor beee
ucundan bi feels geldi,bunlar olsa kalbimiz kökten gidecek heralde.
Yoongi Alisa diyenler ↪
Siktir et Yoongi'yi kiz feminist olsun Hoseok'tan da kurtulsun diyenler↪
Hoseok'a devam ederek aşk acısı çekmeye devam etsin diyenler↪
Hic bir sey olmasın mutlu olsunlar diyenler↪
Bir sonra ki bölümde görüşürük<3
Sizleri seviyorum♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyü✔
FanfictionBu hayatta çok hatalar yaptım. Kendi hayatım için, annem, babam için, arkadaşlarım için. Gerektiğinde acı çektim, çekmeyi de bilirim. Yaşadığım yenilgilerden sonra tekrar ayağa kalkmasını bildim hep. Benim yaşadığım en büyük acı ise aynı kişiye s...