Mehlika ve münzevi

83 27 3
                                    

"Güzel yüzlü ve Yalnız."



Jackson'a olayları anlatmamın üzerine şu an sadece bana öylece bakıyordu.

Ben bile olayları tam kavrayamaz iken onun böyle şaşırması çok normaldi. İmkansız iki insan yatmıştı resmen. Biri evli, diğeri evli bir adama aşık olan aptal. Berbat bir ikiliydi.

O güzel yüzlü melek kalpli biriydi, ben ise hayatında yalnız olan biri.

"Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsun peki?"

Bilmediğim, düşünemediğim tek konu buydu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Onun bana davranış şekline göre ne yapacağımı belirleyebilirdim ama bugün araba da bana dedikleri kalbimi kırmıştı.

"Bilmiyorum Jackson."

Bir anda elini şıklattı ve buldum der gibi bana bakmaya başladı. "Buldum!"

"Ne buldun?"

"Hani bu Hoseok sana keşke seni unutsaydım dedi ya unutmasını sağlayabiliriz."

Yok artık! O kadar ileri boyutta olan bir şeyi yapabileceğimizi sanmıyordum. Hem teknoloji o kadar gelişmiş miydi?

"Anlayamıyorum seni Jackson,daha açık konuşur musun?"

"Min Gyu'ya gideceğiz."

...

2 saatlik yol sonrası kendimizi ormanın derinliklerinde bulmuştuk. Korkunç ve ürkünçtü. Hani şu fantastik filmlerde cadıların yaşadığı ormanlar olur ya,ona benziyordu.

Jackson'dan destek almak istercesine onun elini tuttum. Benim aksime o korkmuş görünmüyordu, eminim ki buraya milyonlarca kez gelmişti. Zira eski sevgilisi olan adamı çok seviyordu.

"Onu unutabildin mi?" Belki de biraz da ondan feyiz almam gerekiyordu. Jackson,çok saygı duyulasıca bir adamdı. Bazen ona ben bile hayran kalıyordum. Nasıl Min Gyu gibi biriyle çıkmıştı bilmiyorum ama sonuçta kalpti bu. Ona da konuyordu, ona da.

Min Gyu,cinlere inanan. Onlarla konuştuğunu iddia eden, ritüeller, dualar yaparak istediğini yapan. Doğaüstü varlıkların sahibi olduğunu söyleyerek kendisini herkesten üstün görürdü. Bana göre bu koca bir saçmalıktı ama bazılarına göre bu meslek bile sayılabilirdi.

Tabii saçma bulduğum bu lanet şeye de kendi ayaklarımla gidiyordum. O adamdan,Jackson'u üzdüğü için ölesiye nefret ediyordum. Kimse benim en yakın arkadaşımı üzemezdi. Zaten oraya gidince ona gününü gösterecektim,Jackson ona bir şey yapmayayım diye bana yerini söylememişti ama artık yapabilirdim. Kimse beni tutamazdı.

Zaten buraya sırf Hoseok'a olanları unutturmak için saçma bir dua ya da ritüel yapmak için gelecek değildim ya

Önce Jackson'un bana bahsettiği evi gördüm sonra ise evin etrafında ki yapraksız ağaçları. Ciddi anlamda korkmaya başlamıştım,içimin korkudan titrediğini hissedebiliyordum.

Sonra ise o evin içine girdik. Girmekle girmemek arasında tereddüt etmiştim ama sonuçta o kadar 2 saat yol gelmiştik,buna değen bir sonuç çıkarmalıydık.

Benim yüzümden Jackson onu tekrar hatırlamıştı,yine işte olanlar benim yüzümden oluyordu. Belki de yine geceleri ağlamaya başlayacaktı, yine içine kapanacak ve benden soğuyacaktı.

Derin bir nefes verdim bu ürkünç yerde,kapı açıktı ve biz girer girmez arkamızda kapanmıştı.

Etrafımda sanki birilerinin varlığını hissediyordum,şey gibi bir histi; sanki yabancı biri size bakıyordu.

Büyü✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin